Yunus ŞAHİN 1991 yılında Tokat’ta doğmuştur. Lise öğrenimi için İzmir’e gelen Şahin, hayatının yarısını burada geçirmiş ve şehre aşık olmuş, İzmir’den kopamamıştır. Profesyonel olarak Bilişim Sektöründe hizmet veren Şahin, 2017 yılında Office701 CA & IT şirketini kurmuştur. Kendisi de Yazılım Uzmanı ünvanını taşımakta ve ekibiyle birlikte sektöre hizmet vermektedir. 2016 yılında öğrenci olarak Özel Sahne Tozu Tiyatrosuna katılmış, Eylül 2018’de Yeni Aktörler oyuncu kadrosunda yerini almıştır...
Bilim, Teknik, ATATÜRK!
- 31 October 2018
- 1088 Görüntülenme
- YORUM
“Dünyada her şey için; medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, tekniktir.”
Evet sevgili okuyucular, o içinde her şeyi barındıran ay geldi. Ama bizler için ayrı bir yeri var Kasım’ın. O her şeyden daha gerçek, o her şeyden daha acı siren sesinin kulaklarımızı deldiği, kalbimizi sızlattığı, o içimizde her şeyden daha çok köpüren özlem duygusunun buz gibi bir gerçekle burnumuzun direğini sızlattığı kasvetli ay…
Atatürk, herkesin olduğu gibi benim için de çok ayrı bir yerdedir. Özellikle iş hayatında onun hep tek bir sözünü hatırlatırım kendime; “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır.” Bu söz öyle bir sözdür ki; özellikle son zamanlarda içinde bulunduğumuz ekonomik bunalım döneminin sebeplerinin başında gelir bana göre. Evet yine bana göre; bu ülkede atamızın sözüne inat birçok kişi işini iyi yapmıyor. Bunun yerine, vatan sevgisini sosyal mecralarda gösterme gayreti içerisinde kendileri. Oysa tek bir şeyi; işlerini çok iyi yapsalar aslında başka hiçbir şeye gerek kalmayacak…
Sizlere Atatürk’ü anlatmaya gerek yok, biliyorum. Hepimiz onun bir askeri deha, bir öğretmen, bir ulu önder ve ülkesi neye ihtiyaç duyduysa, o kısa zamanda istenilenden fazlası olduğunu biliyoruz. Ancak O; sevgili Ahmet Naç’ın da dediği gibi her şeyden önce bir öğretmendi. Tek gayesi ise; çok zeki olduğunu bildiği halkına bilgiyi aktarmak, halkını eğitmekti…
“Tamam da kardeşim sana mı kaldı Atatürk’ü anlatmak. Yok mu teknolojide yeni haberler? Bize onlardan bahset.” demeyin sakın. Evet var. Ama bu büyük gelişmeler hep başkalarının ürettikleri teknolojiler. Oysa Atatürk demek; ilim demektir, bilim demektir, teknik yani teknoloji demektir! Şu ana kadar “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” sözünü kesinlikle duymuşsunuzdur. Ya da “Bir gün benim sözlerimle bilim ters düşerse bilimi seçin.” sözünü de duymuşsunuzdur. Atatürk’ün tekniğe verdiği önemi görmek için ise; açtırdığı fabrikalardaki çalışma sistemlerine bakmak yeterlidir. Kısa zamanda yaptığı devrimlere bakmak yeterlidir. Çünkü Atatürk, Osmanlı’nın neden kaybettiğini çok iyi biliyordu. Osmanlı, Avrupa’nın teknikteki yani teknolojideki gelişimine ayak uyduramamış, son zamanlarında bu tarz girişimlerde bulunmuş fakat başarılı olamamış ve kaçınılmaz sonunu getirmişti. Bunu çok iyi gören Atatürk, yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nde nelerin yapılması gerektiğini de çok iyi biliyordu. Gerek katıldığı organizasyonlardaki satır aralarında gerekse nutuklarında bilime, tekniğe defalarca kez değinmiş, milletine doğru yolu göstermeye çalışmıştır…
Böyle bir önderin milleti olarak bizler, bu yolu görebildik mi peki? Ya da anladık mı? Ne kadarını anladık? Ne kadarını yapabildik? Atatürk demek üretim demektir! Ne kadar ürettik, üretiyoruz? Maalesef ben bir iPhone kullanıcısıyım. Neden kendi iPhonelarımızı üretemiyoruz?
Google’ın sadece AdWords üzerinden ülkemizden kazandığı paraların haddi hesabı yok. Neden Google kadar başarılı bir arama motoru yapıp, o reklam paralarını ülkemizde tutamıyoruz? Bunlar en belirgin örnekler, daha niceleri var… Neden ülke ve millet olarak bunları istemiyoruz, neden isteyenleri desteklemiyoruz? Facebook’un değeri yüz milyarlarca dolar, Apple’ın sadece bu seneki cirosu yaklaşık doksan milyar dolar! Daha bir sürü teknoloji şirketi sayabilirim…
Bu çağ; Bilgi Çağı ve bilgiyi en başarılı şekilde işleyen, bilgiyi çok daha kıymetli kılan şey teknolojidir. Bilgiyi işleyebilmeliyiz! Teknoloji geliştirebilmeliyiz! Bakın geliştirmeliyiz demiyorum, geliştirebilmeliyiz! Çünkü buna mecburuz. Yoksa tarih tekerrür edecektir. Biz yine Avrupa’nın teknolojideki gelişimine ayak uyduramıyoruz. Böyle devam edersek, atamızın arzuladığı muasır medeniyetler seviyesine hiçbir zaman ulaşamayacağız…
Okuyalım, araştıralım, öğrenelim, öğrendiklerimizi paylaşalım, gelişelim, geliştirelim. Son olarak, en önemlisi de ÜRETELİM…Haydi! Atamızı sadece öldüğü gün değil, sadece bayramlarda değil, sadece siyasi malzemelerin içinde değil, onu hep içimizde hatırlayalım. Andımızı hatırlayalım. Gençliğe hitabesini yemin sayalım biz gençler. Atamıza, ülkemize, milletimize yeminimizi tutalım…
Yunus Şahin