Tatilde Çocukla Mutlu Olma Sanatı

28 February 2017
Reyhan TANSU ŞENAY

Reyhan Tansu Şenay, Marmara Üniversitesi Radyo TV Sinema bölümünü bitirdikten sonra uzun yıllar çeşitli televizyon kanallarındaki çalıştı ve daha sonra İzmir'deki bir gazetede muhabirlik, editörlük ve yurtdışı yayınları koordinatörlüğü yaptı. İnsan kaynakları ve çocuk gelişimi üzerine eğitimler aldı. Şu anda pazar günleri TRT Kent Radyo'da yayınlanan Sen Büyürken adlı çocuk gelişimi programını ve Anahtar adlı kişisel gelişim programını hazırlayıp sunmaktadır. Bir erkek ve bir kız çocuğu annesi olan Şenay, aynı zamanda kendisine ait yazılarını mutlubiz.com sitesinde paylaşmaktadır.

Tatilde Çocukla Mutlu Olma Sanatı

  • 28 February 2017
  • 881 Görüntülenme
  • YORUM

 

Tatilde Çocukla

Mutlu Olma Sanatı

İnsanın aklına, tatil deyince yaz, kum ve güneş üçlüsü geliyor. Çocuklar için doyasıya eğlenmek, ders çalışmamak, oynamak, gezmek ve arkadaşlarıyla bol bol vakit geçirmek… Buraya kadar güzel. Ama gerçek öyle değil tabii ki. Anne babaların iş yerleri yazın kapanmamasına rağmen, çocuklar sanki onların da işleri güçleri yokmuş gibi planlar yapıyorlar. Yaptıkları planların denize değil, suya düştüğünü görünce de kıyamet kopuyor. Anne çalışmıyor olsa bile çocuğu sıcakta nereye götüreceğini bilemiyor. Çocuğa kurs bulma telaşı maliyetli ancak alışveriş merkezine göre daha avantajlı.

 

Yazın hangi alışveriş merkezine giderseniz gidin, her köşede çığlık çığlık ağlayan bir çocuk görebilirsiniz. Cinnet getirmek üzere olan kadınlar, ne yapsa boş. Ne yemek ne sinema ne oyuncak ne de dondurma kalıyor vaatlerin arasında ama hepsi çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz. Yemek ısmarlıyorsunuz, yemeği yemiyor. Anne diyor ki dondurma yok o zaman. Sonra o yemeğin yarısı zor bela bitiyor. Bu arada çocuk, tüm masaları dolaşıp, üzerinde masa numaraları olan peçeteliklerin yerlerini değiştiriyor. O sırada onu gören diğer çocuklar da aynı oyuna katılmaya başlıyor. Garsonlar çaresiz, annelerin kimi bağırıyor, kimi cezaları vermeye başlıyor, kimi de umursamıyor. Güç bela yemekler yeniliyor, anne hesabı ödemeden çocuklar fırlıyor. Tutabilene aşk olsun… Anneler yine bağırış, çığrış. (Bizzat tanık olduğum gerçek bir olay. )

 

Sınırları Önceden Belirlemek

Çok çocuklu ailelerde durum daha da vahim… Kim ne ister krizi var. Yaş grupları farklı, seçenek çok, hepsini mutlu etmek mümkün değil. Tatilde yapılacaklar listesi değil de, yapılmayacaklar listesi yaparsak birinci sırada alışveriş merkezine ne için gittiğinizin adını koyun derim. Yemek ne yenilecek, sonra nereye gidilecek, ihtiyaçlarımıza göre hangi mağazalarda alışveriş yapılacak, en önemlisi de oyun yerine ya da oyuncak mağazasına gidilecek mi? Bu listeyi çocuklarınızla mutlaka alışveriş merkezine gitmeden belirleyebilirseniz krizleri önlemek mümkün. Bu uygulamanın içinde sınırlar da net olmalı.

“Oyuncak mağazasına girebilirsin ama sadece bir tane oyuncak seçebilirsin, ya da sadece oyuncaklara bakabilirsin, ya da oyuncakçıya girmeyeceğiz.” gibi… Anlaşmalarınızı yapmadan evden çıkmamak en iyisi. Ne yaparsak yapalım, sınırları zorlamak isteyen sevgili cin çocuklarımız var elbet... Onlar da sınırların kesin olup olmadığını sizi zorlayarak test edecekler. Sınıfta kalırsanız, geçmiş olsun. Çünkü tavizlerin ardı arkası kesilmeyecek. Benim en sevmediğim tatil mekânları yazın da, kışın da bu merkezler aslında. Bence çocukla alışveriş merkezinde nasıl mutlu olunur diye bir kullanma kılavuzu yapsalar hiç fena olmaz. 2 çocuklu bir anne olarak sıralamayı doğru yapmanın ve yaptığınız anlaşmaları uygulamanın en doğrusu olduğuna inanıyorum. Oyun yerine gidilecek ise, çocuk başı belirlediğiniz oyuncak hakkı bile belli olmalı. Sinemaya gidilecekse, patlamış mısır ve içeceği hesaba katmalısınız. Yemeğini yemediğinde dondurma yok o zaman gibi koşullu cümleleri söylemeden önce, neden böyle bir sorun yaşadığınızı bulmalısınız. Yemek mi kötü, çocuk tok mu, yemek yiyebileceğinden fazla mı? Ki bence genelde 1 porsiyon iskenderi 6 yaşında bir çocuğa yedirmek için çıldırıyorsanız bir daha düşünün derim.

 

Ne için buradayım?

Ne için orada olduğunuzu hatırlamak ise kriz çözücü bir anahtar. Ne için buradayım? Denize girerken çocuğunuzu sahilde yalnız bırakma lüksünüz yok artık. Ya da saatlerce mağaza mağaza dolaşmak... Bizler anne ve baba olarak bu seçimi kabul ederek işe başlamalıyız. Tatil hepimizin tatili olabilir ama bunu bir fırsata çevirmek görevi çocuğun değil, bizim işimiz. Her alışveriş merkezinde çocuklar için ücretsiz etkinlikler var. Saatlerine bakarak, planlama yaparsak kendimiz için de boş bir yarım saat ayarlayabiliriz. Denizde çocuğunuzla birlikte oynayabileceğiniz materyalleriniz olursa, hem siz hem de o eğlenebilir gibi… Yaz okulları, düşük ücretli kurslar, keşfedilecek yeni mekanlar, gezilecek birçok müze, bilmediğimiz bir semte gidip ajancılık oynamak bile bir tatil seçeneği olabilir. Ders çalışmak günde 1 saat ise, kitap okumak dilediği zaman diliminde günde sadece 10 sayfa olabilir. Çocuğunuzu üzmeden ve yıpranmadan bu tatili geçirmenin yolları var. Size ve çocuğunuza uygun olanları belirlerken sınırları çizmenin her koşulda mutluluğu, sağlığı ve huzuru beraberinde getireceğini unutmamak gerekiyor. Ve lütfen çocuklarımızın bu en güzel boş zamanlarını gereksiz doldurmaya çalışmayın. Bazen evde birlikte sıkılmak bile yaratıcılığın en çok gelişeceği zaman dilimi olabilir. Her dakika ne siz ne de o bir şey yapmak zorunda değilsiniz. Tatil, aslında zorunlu hissettiğiniz bir plana bağlı olmadan anın keyfini çıkarmaktır. Boşlukları gönlünüzce dolduracağınız ya da boş bırakacağınız günleriniz çoktan başladı. Tadını çıkarın…

 

Reyhan Tansu Şenay


Yorumlar

Yorum Yap

500