Çocukları Teknoloji Ağından Nasıl Kurtaracağız?

01 August 2020
Reyhan TANSU ŞENAY

Reyhan Tansu Şenay, Marmara Üniversitesi Radyo TV Sinema bölümünü bitirdikten sonra uzun yıllar çeşitli televizyon kanallarındaki çalıştı ve daha sonra İzmir'deki bir gazetede muhabirlik, editörlük ve yurtdışı yayınları koordinatörlüğü yaptı. İnsan kaynakları ve çocuk gelişimi üzerine eğitimler aldı. Şu anda pazar günleri TRT Kent Radyo'da yayınlanan Sen Büyürken adlı çocuk gelişimi programını ve Anahtar adlı kişisel gelişim programını hazırlayıp sunmaktadır. Bir erkek ve bir kız çocuğu annesi olan Şenay, aynı zamanda kendisine ait yazılarını mutlubiz.com sitesinde paylaşmaktadır.

Çocukları Teknoloji Ağından Nasıl Kurtaracağız?

  • 01 August 2020
  • 921 Görüntülenme
  • YORUM

Teknolojinin verimli kullanımını bilmiyorlar diye düşünerek, bahanelerimize bahane eklediğimiz çocuklar pandemi döneminde teknoloji ile her şeyi yapabileceklerini keşfederek, daha çok bağımlı oldular. Online dersler ile bale ve piyano dersi bile alan çocukların artık elinden düşmeyen telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar kapalı kalan hayatlarından dünyaya açılan pencere hâline geldi. Eskiden oğlumun çok fazla televizyon izlemesinden korkardım, şimdi ise çok fazla oyun oynamasından korkuyorum. Kızım ise arkadaşları ile konuşma bahanesiyle telefonuma el koyup, komik videolar abonesi hâline geldi. Tabii ki başrolde kediler ve köpekler var. Bunların bir sonu vardır, umudum ise tükendi. Bu sorunu tek yaşayan anne olmadığımı biliyorum. Ama bazı aileler pandemi nedeniyle nasılsa evden çıkmıyor bahanesiyle bu durumu normal kabul ediyor. Benim gibiler ise sürekli acaba yerine ne koyabilirim derdinde. Çünkü bağımlılığın değişmez kuralı ‘yerine koyma’ yöntemini uygulamazsan anında kaldığı yere geri dönüyor.

 

 

Bağımlıktan kurtulmanın çözümü nedir?

Uzmanlar pandemi döneminde ekran ve oyun bağımlılıklarının inanılmaz arttığını ve bunun sonuçlarının telafisinin pandemiden daha uzun sürebileceğini söylüyorlar. Olası sonuçları, kekemelik, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu, gece terörü, iletişim bozuklukları gibi uzun bir listeyi ortaya çıkarıyor. Bu liste uzadıkça uzuyor. Bizler ise bu uzayan listelerin içinde anksiyete yaşayıp, uzman psikolog modunda çözüm arıyoruz. Psikolog Sinem Demirel diyor ki, “Sınırlayın!” Oğluma diyorum ki günde kaç saat oynayacağına sen karar ver ve o karara bağlı kal. Ama diyor ki oyuna göre değişir. Adını bile telaffuz edemediğim bu oyunların ne olduğunu bilmeden sınırlama getirmenin mantıksız olduğuna karar verdim. 13 yaşındaki oğlumun bana söylediği oyuna göre ortalama oynama sürelerini sizler için yazdım. Diyeceksiniz ki anneye bak bu nasıl bir öneri? Çatışma değil, günün koşullarına göre adapte olma önerisi diyebilirsiniz. Ya da yerine koyacak şeyler yaratma çalışmalarından vazgeçmeden alışkanlıkları önce sınırlandırarak, sonra da kaldırarak sakinleşebiliriz diye düşünüyorum. İşte bazı oyunlar ve ortalama oyun süreleri;

 

 

Battle Royale oyunu 2 saat süre ile oynanabilir, PVP (takımlar arası oynan oyunlar), örnek CSGO ve Valorant, gibi oyunlarda bir raunt süresi ortalama 30 dakika olduğu için ortalama oynama süresi, 3 saat. FPS ve TPS hikâyeli oyunlarda oyun süresi 1 saat olmalı. Açık dünya oyunlarında GTA5, RDR2 gibi oyunlar ortalama 90 dakika sürüyor.

 

 

Asıl sorun online oyunlara sınırlama koymanın zorluğu. Bir anlaşma da yapsak, o süre bir şekilde aşılıyor. O zaman da yapılacak tek şey kalıyor. Çocuğun çözüm önerini kendi bulması ya da konuyla alakasız bir cezalandırma yapmak. Mesela yarın oyun yok yerine, o zaman arkadaşının doğum gününe gitmek yok gibi. Şu an fark ettim ki, bu tür cezalarda pandemiden dolayı bayağı sınırlı… Bu durumda çıkın çıkın gezin diyemeyeceğim ama yerine koyma çalışmalarında da çocuğunuzu ne kadar iyi tanıyorsanız o kadar yaratıcı çözümler üretebiliyorsunuz.

 

 

Sakin ve az insanın dışarıda olacağı saatleri seçerek, keşfetmediğiniz yerleri birlikte gezmek bir seçenek olabilir. Hazır yaz gelmişken sessiz sakin koyları ve sakin müzeleri gezebilirsiniz. Urla Sanat Sokağı, Özdere köyleri gibi sakin yerleri keşfetmenin tadını çıkarın. İşte bizim son keşfimiz Urla Sanat Sokağı’ndan bazı özel fotoğraflar…

Tatilde olduğunuzu unutmadan, teknolojinin sınırlarını da birlikte belirleyerek bağımlılık yerine eğlenceli zaman geçirme yöntemlerini size bırakıyorum.

Urla Sanat Sokağı

2010 yılı başlarında sanatseverlerle, sanatçıları bir araya getirmek için kurulan Urla Sanat Sokağı, pandemi nedeniyle şimdi daha sakin. Ancak farklı tatları sanat ile bir araya getiren, oldukça Alaçatı restoranları ve kafelerini andıran mekânları bile sizi farklı yolculuklara çıkarıyor. Özellikle ilgimi çeken tarihi eski binalarının satılık olmasıydı. Satılık bile olsa, güzellikleri ile büyüleyen mekânlar içinde kaybolmak isteyeceğiniz arka sokaklar tarihi ve estetiği ile sizi büyülüyor. Tavanlarında bile sanatsal resimler olan mekânlar, küçük kapılar, taş evler sanatçılar için doğal ilham alanı. Opera Binası, Devlet Tiyatrosu ve müzik akademisi şu an kapalı. Ama el emeği, göz nuru birçok ürün ve farklı sanatsal eserler sizi bekliyor.

Teknolojiden uzak kaçamaklar için tüm gezgin ruhların önerilerini bekliyorum.


Yorumlar

Yorum Yap

500