Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden mezun oldu. Adnan Menderes Üniversitesi-İşletme Bölümü’nden doktora unvanını aldı. Celal Bayar Üniversitesi’nde, Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2019 yılında, aynı üniversiteden emekli oldu. Şu anda Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 2020 yılında, tarıma olan hassasiyeti nedeniyle, Cemre Hareketi: Sürdürülebilir Tarım-Gıda Platformu’nu kurdu. Bu platform aracılığı ile ülkemizde, tarımda dijitalleşme ve döngüsel ekonomi uyumlu kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması konusunda çalışmalarına devam etmektedir.
Yerel Ekonomilerin Kalkınmasında
Tüketici Kooperatifleri ve Gıda Toplulukları
İnsan beslenmesi açısından stratejik bir sektör olan tarım sektörü, ülke ekonomisi açısından önemlidir. Türkiye 2020 yılı Gayri Safi Milli Hasıla’nın %7’si tarım sektörü tarafından karşılanmaktadır. Tarım sektöründeki istihdamın, Türkiye’nin toplam istihdam içindeki payı da yaklaşık 5’te 1’dir. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin güçlenmesi, tarım sektörünün güçlenmesiyle paralellik göstermektedir.
Türkiye’de tarımsal ürünlerin pazarlanmasında farklı uzunlukta kanallar mevcut olup ürünler son tüketiciye ulaşana kadar bu kanallardan geçmektedirler. Küçük tarım işletmeleri için ürünlerin hasadı, depolanması ve pazara taşınma işlemleri ekstra maliyet unsurudur. Ürünlerin satılmaması veya depolanmaması durumunda üreticilerin zarar etmesi çok olağan bir durumdur. Neden? Bunun birkaç nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; üreticiler pazara hâkim değillerdir yani bu pazarda kontrol ya büyük işletmelerin ya da aracıların elindedir. İkincisi üreticiler pazarlama konusunda teknik ve mali bilgi yetersizliklerinden dolayı, genellikle öz tüketime yönelik olarak üretim faaliyetlerini sürdürmekte, ürün satış aşamasında fiyat sahibi olamamaktadırlar ve doğal olarak da aracıların belirlediği fiyatlar üzerinden ürünlerini satmak zorunda bırakılmaktadırlar.
Kırsal Alanlarda Kooperatifçilik
Kooperatifçilik, kırsal alandaki yoksulluğu gidermede önemli bir araç olarak düşünülebilir. Ayrıca üreticinin pazarda daha etkin bir konumda olabilmesinde kooperatifçilik faaliyetleri oldukça önemlidir. Kooperatifler kanalıyla gerçekleştirilen pazarlama faaliyetleri sadece üreticinin değil tüketicinin de menfaatlerini korur.
Kooperatifler neden kurulur?
Kooperatifler, insanların ihtiyaçlarını az bir maliyetle karşılamak amacıyla kurulan kâr amacı gütmeyen karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle kurulan tüzel kişiliklerdir. Dolayısı ile hem kırsalda kalkınmada hem de meslek dayanışmasında önemli rol oynamaktadırlar. Ülkemizde çeşitli kooperatif türleri bulunmaktadır. Özellikle tarım sektöründe dikkati çeken kooperatifler arasında “Tarım Kalkınma Kooperatifleri” bulunmaktadır. Bunun en önemli nedeni, küçük çiftçilerin ürettikleri ürünleri değerlendirmeleri, uygun fiyatlarla doğrudan tüketiciye satmaları, girdi maliyetlerini düşürmeleri açısından önemli girişimlerdir. Ülkemizde 2020 yılı verilerine göre, tarımsal kooperatif sayısı 9917, bunların ortak sayısı 2,5 milyondur. Tarım satış kooperatifleri ile bu sayı 12000, ortak sayısı olarak da 4 milyona çıkmaktadır. Bu sayı oldukça fazla gözükmesine rağmen, kooperatiflerin kendilerinden beklenen işlevleri yerine getirmesi açısından oldukça yetersizdirler. Bu oldukça üzücü bir durumdur, çeşitli nedenleri olsa bile, tarım ülkesi olan Türkiye’de, kooperatifçiliğin yenilenmesi ve eski gücüne ulaşabilmesi için tüm Türk halkı olarak bu kooperatiflerimize destek vermemiz gerekmektedir.
Ülkemizde üretici kooperatifleri gibi “Tüketici Kooperatiflerimiz” de bulunmaktadır. Tüketici kooperatiflerinin kuruluş amacı da benzer tüketim ihtiyaç ve ilkeleri olan bir grup insanın bir araya gelerek, doğrudan üreticiden alım yapması ve sonra da ürünü ortaklara dağıtması ilkesine dayanır. Kısacası, üretici ve tüketici kooperatiflerin birbirlerini destekleyen bir yapıda işler hâle gelmesi zorunludur. Tarımsal kalkınmanın reçetesi; üreticinin maliyetlerini düşürme girişimleri ile tüketicinin ise uygun fiyatla/güvenli gıdaya erişmesi ile mümkün olabilecektir.
Tüketici Kooperatiflerinden Ne Bekliyoruz?
Tarımda, üretici kooperatiflerini desteklemek için şüphesiz tüketicilerin ne beklediğini bilmek önemlidir. Eğer tüketici kooperatifleri bu beklentiyi daha çok önceden gözlemleyebilirlerse, tarımdaki döngüde kolaylıkla sürdürülebilir hâle gelecektir.
Acaba, tüketici kooperatiflerinden alışveriş yapan tüketiciler, neden bu kooperatiflerden alışveriş yapmayı tercih ediyorlar? Tüketiciler, düzenli olarak kooperatif markalı ürünleri satın alıyorlar mı? Eğer almıyorlarsa, bunun bir nedeni var mı ya da almayı planlıyorlar mı? Tüketici kooperatifleri reklam ya da promosyon gibi satış artırıcı teknikler kullanıyorlar mı? Tüketiciyi bildik alışveriş mağazalarına gitmek yerine tüketici kooperatiflere yönlendirebilmek için, acaba buralarda ürün çeşitliliği ne miktarda? Kısacası, tüketicilerin kooperatif markalı ürün tüketme amaçlar ve tercihlerinde fark var mı?
Merak ettiğim bu soruların yanıtlarını bulmak için biraz araştırma yaptığımda, beni mutlu eden bazı bulgulara ulaştım. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, tüketiciler kooperatif markalı ürünleri diğer markalara göre daha uygun fiyatlı ve kaliteli olması nedeniyle tercih ediyorlarmış. Ancak bana göre en dikkat çekici yanıt, tüketiciler tüketici kooperatiflerinden alışveriş etme nedenlerini üretici ve kooperatifi desteklemek olduğunu söylemeleri… Bu da gösteriyor ki, tüketiciler ülkemizde, tarımın gelişiminde kime destek vereceğini oldukça iyi anlamış durumdalar. Markalı kooperatif ürünlerini kullanarak ve satın alarak sürdürülebilir tarıma şimdiden büyük veriyorlar.
Yeni Nesil Kooperatifçilik ve Gıda Toplulukları
Günümüzde çoğumuz nasıl yetiştiğini bilmediğimiz ve çoğunlukla büyük marketlerden aldığımız gıdalar ile besleniyoruz. 1970’li yılların başından itibaren endüstrileşme, tarımda yoğun kimyasal kullanımı, çevresel kirlenme ve biyoçeşitliliğin kaybı, artan şirket hegemonyası gibi nedenlerle ortaya çıkan olumsuzluklara karşı, tüketilen gıda ve gıdaya erişimde yeni modellerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu amaç doğrultusunda bir araya gelen gıda toplulukları, tüketiciye temiz ve adil gıdaya aracısız bir şekilde ulaştırmak amacıyla kurulmaya başladı. Yerel ve sürdürülebilir bir ekonomi modelini oluşturmayı amaçlayan gıda toplulukları, genellikle küçük ölçekli çiftçilerden oluşmaktadır. Karşılıklı üretim ve alım taahhüdüne dayalı, sürdürülebilir bir üretim ve dağıtım modeli olarak uygulanmaktadır.
Peki neden bu topluluklar oluşmaya başladı? Yeni nesil kooperatifçilik dediğimiz yeni modeller neden ortaya çıkmaya başladı?
Tarımda denetimsiz kimyasal ilaç kullanımından endişe duyan ve yedikleri konusunda tereddüt yaşayan tüketiciler, artık farklı arayışlar içinde. Tüketiciyi gıda ve tüketici kooperatiflerine yönelten iki önemli etken var. Bunlardan birincisi “pestisit” oranı konusundaki belirsizlik. İkincisi ise, artan gıda fiyatları. TUİK verilerine göre 2020’de gıda enflasyon oranı yüzde 16,51.
Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat’ın verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 50 milyon kilo pestisit satışı gerçekleşmiş.
Tarımda yaygın olarak kullanılan pestisit insan sağlığı için neden bir tehdit?
Bitki zararlılarından korunmak amacıyla bilinçsizce kullanılan pestisitle, insanlarda akut zehirlenmeye neden olması yanı sıra, uzun süre maruz kalındığında kronik hastalıklara neden olabiliyor. Tüketilen ürünler ki, bunlar her gün yediğimiz yiyecekler, sulama suyundan geçerek gıdamızı kirletiyorlar. Lösemi, prostat, akciğer, yumurtalık, meme, karaciğer, böbrek, bağırsak kanserine yakalanma ihtimalimizi güçlendiriyor. Ayrıca pestisitler insan sinir sistemine de zarar verebiliyor ve insanların depresyona girmelerini tetikliyor. Hayatımız için çok değerli çocuklarımız üzerinde de pestisit kalıntıları yoluyla yedirdiğimiz ürünler, onların nörolojik bozukluk arasında bulunan öğrenme ve dikkat eksikliği, duyusal eksiklikler veya gecikmiş gelişime neden olabiliyor.
Bu gerçeklerin farkına varan gıda topluluklarının ve markalı ürün üretmeye çalışan kooperatiflerin günümüzde bu kadar yaygınlaşmasının en önemli nedenler bunlar arasında…
Döngünün Sürdürülebilirliği
Tarımın sürdürülebilirliği kadar, gıda güvenliğinin sürdürülebilirliği için, bilinçli tüketici ve bilinçli üreticilerin artması gerekli ve zaruri. Bu nedenle tüketici ve üretici bu dönem de, el ele vermek zorunda. Tüketici ne kadar pestisit kalıntısı olmayan, çevreye duyarlı tarım uygulamalarının yapıldığı ürünleri tercih ettiği sürece, üretici de bu talepleri karşılamak için beklentilere yönelik ürün yetiştirmeye özen gösterecektir. Böyle bir ortamda her iki taraf da kazanacaktır. Her canlının sağlıklı ürünler ile beslenmeye hakkı vardır. Bu bir insanlık hakkıdır
Gıda topluluklarının ve tüketici kooperatiflerinin ekonomik olarak ayakta kalabilmeleri için, tüketici desteğine ihtiyacı vardır. Döngünün sürdürülebilirliği için de üreticinin de kendilerinden beklenen önerileri dikkate alarak tarım yapmaları gereklidir.
Kazanan kim mi olur? Şüphesiz hem üreticiler hem de tüketiciler….