Tasarım Takım Çantam

01 October 2019
Meltem ONAY

Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden mezun oldu. Adnan Menderes Üniversitesi-İşletme Bölümü’nden doktora unvanını aldı. Celal Bayar Üniversitesi’nde, Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2019 yılında, aynı üniversiteden emekli oldu. Şu anda Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 2020 yılında, tarıma olan hassasiyeti nedeniyle, Cemre Hareketi: Sürdürülebilir Tarım-Gıda Platformu’nu kurdu. Bu platform aracılığı ile ülkemizde, tarımda dijitalleşme ve döngüsel ekonomi uyumlu kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması konusunda çalışmalarına devam etmektedir.

Tasarım Takım Çantam

  • 01 October 2019
  • 848 Görüntülenme
  • YORUM

 

Geçtiğimiz yıl içinde, ülkemizde tarım konusunda güçlü adımlar atılmalı düşüncesini daha yüksek sesle söylemeye başladığım zaman, kendimin bu konularda yeterli olmadığımı fark ettim. Gönüllü olmak önemliydi evet; ancak bilinçli önerilerde bulunmak daha önemliydi. Eski bir Peyzaj Mimarı olarak konulara az da olsa hâkim de olsam, aradan geçen yıllar içerisinde konudan uzaklaşmış, farklı bir anabilim dalında uzmanlaştırmıştım. Bu nedenle çok acil bir şekilde güncel bilgilere ulaşmam gerekiyordu. Bu nedenle ilk önce, geçtiğimiz haziran ayında Bursa Belentepe’de bir çiftliğe giderek, Permakültür Tasarım Kursu’na katılmıştım. İki günlük seminer bana öncelikle, büyük bir farkındalık yaratmaya yetmişti. Ancak bu konuda bazı söylevlerde bulunacaksam, yeterli olmayacaktı. Ağustos ayı itibariyle, Bademler Köyü’nde aynı kursu 14 gün aldıktan sonra, tasarım takım çantamı donatabilme ve söz söyleyebilme yetilerine kavuşabildim. Şüphesiz bu almış olduğum yeni bilgiler yeterli olmayacaktı, bunun uygulamasını yapmam, konular ile ilgili daha çok kitaplar okumam, bilenler ile de sohbet etmem ve gönüllü çalışmam gerekiyordu.

 

 

Yüzyılın Ekolojisti ilan edilen Bill Morrison, 1960’larda, daha sonra David Holgren ile birlikte permakültür kavramını geliştirdi (Permanent=kalıcı, agriculture=tarım kelimelerinden türetilmiştir). Yeni ufuklar açan “Permakültür 1”, 1978’de yazıldı, bunu bir yıl sonra “Permakültür 2” takip etti. 1981’de ilk permakültür çalıştayının öğrencileri dünyada bir şeyleri değiştirmek üzere kolları sıvadı.

 

 

O zamandan beri, Mollison ve sayısız yardımcısı permakültür ilklerini dünyaya yaydılar, aynı esnada “sürdürülebilir” sistem geliştirerek bir ekolojik tasarım modeli geliştirdiler. Her birimiz biliyoruz ki, “küresel bir çöküntü” yaşıyoruz günümüzde. Peki bu durumda, ihtiyaçlarımızı toprak kaybetmeden nasıl karşılayabileceğiz? İstediklerimizi nasıl elde edebiliriz? Bu konulara odaklanmak durumundayız. Temiz hava, Temiz Su, Temiz Gıda, Makul Barınak ve ahenkli toplumu nasıl oluşturabiliriz?

 

 

Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; temel ihtiyaçlarını karşılayamayan toplumlarda, nüfus sayısı gün geçtikçe artıyor. Rahata kavuşan ülkelerde, doğurganlık sayısı oldukça az; bu bizlere önemli bir mesaj veriyor. Permakültürün mihenk taşı “etik”. Yani, toprak muhasebesi ile enerji muhasebesi.

 

 

Permakültür ilkeleri arasında; birinci koşul “dünyayı gözet”. İkincisi “insanı gözet”, üçüncüsü ile “ortamı ilk iki ilkeyle paylaştır” Bu üç ilke aslında hem kendimizi hem de çevremizi dikkate alarak hareket etmemizi söylüyor. Dünyayı gözet derken, hiç durmadan ihtiyaç fazlasını artırmak önemli. Bu gözetmeyi nasıl yapacağız, nereden bulabileceğiz bu bilgileri? Çok uzaklara gitmeye hiç gerek yok, çünkü bu bilgiler toplumdan topluma mitler, efsaneler ile bize aktarılıyor. Benim dışımdaki her kişi bolluk ve bereket içindeyse, bana zarar gelmez mantığı ile daha rahat hareket edebilme becerim oluyor, böylelikle bencil bir kişi olmaktan uzaklaşıp, daha paylaşımcı olabiliyoruz. Dünyayı gözetirken bize en doğru bilgiyi aslında “büyük hoca yani ormanlarımız” bize gösteriyor. Yaşayan sistemleri dikkatle gözlemlediğimizde doğanın dengesinin nasıl sağlanabileceğini, burada yaşayan canlıların birlikte nasıl başarıyla yaşadıklarını anlamayı bildiğimiz zaman sağlayabileceğiz. Doğada muazzam bir çeşitlilik var. Her şey, bir başka şeyle ilişkili. Hiçbir şey sonsuza kadar yaşamıyor.

 

 

Permakültür tasarım ilkelerinde; her öğe birden fazla temel işleve hizmet ediyor ve her temel işlev birden fazla öğe tarafından destekleniyor. Çok basit örnek vermek gerekirse, bir tavuğu ele alalım. Bunu bir tasarımın bir öğesi olarak düşünelim. Bir tavuğun ihtiyacı olan şeyler (girdiler) nelerdir? Kum, gıda, su, barınak, ışık, alan, temiz hava, başka tavuklar, tozlar. Tavuğun atıkları ise (çıktılar) yumurta, gübre, tüy, et, karbondioksit, metan. Eğer ki, bir üretim alanı oluşturacaksanız ve çiftliğinizde bir tavuk kümesi yapacaksanız, bu tavuğun bütün çıktılarını dikkate alarak tasarlayabilmemiz gerekiyor. Muhasebe yapmak bu nedenle çok önemli. Tasarımı doğru yaparsanız, iş ve zaman kayıplarını azaltabilirsiniz. Sürdürülebilir bir ortamı oluşturmak bizlere verimlilik ve kazanç sağlamanın yanında, evimizin önünden başlayacak olan ilk ekonomiyi yani ev disiplinini sağlamamıza yardımcı oluyor.

 

 

Sürdürülebilirlik; öyle yaşayalım ki, bizden sonrakiler de öyle yaşasınlar demektir. Bir sistem, ömrü boyunca bakımı için ve ömrünün sonunda yenilenmesi için gereken enerjiyi üretebiliyorsa sürdürülebilirdir. Bu da bize bütün konulara “bütüncül bir bakış açısı” ile bakmayı gösteriyor. Bu nedenle bütün öğeleri ve bunlar arasındaki örüntüleri iyi belirlemek zorundayız ki, gereksiz enerji kayıplarını azaltabilelim.

 

 

Permakültür tasarım eğitimi, bana şu anda yapmış olduğumuz ve gördüğümüz bütün yanlışların, sorunların arkasında, bilinçsiz uygulamaların olduğunu gösterdi. Çok geç kaldık mı diye kendime bazı soruları sormama imkân verdi.

 

Geç kaldık mı? “Evet” çok geç kaldık. Doğanın dengesini bozduk, başımıza gelen iklim değişikliklerinin en temel nedeni de bu tasarımı yapmadan işler yapmamız. Ama bir ümit var mı? “Evet” şüphesiz ki var. Bundan sonra yapılacak her organizasyonda, her üretim de “bütüncül” bakmayı eğer sağlayabilirsek, daha yaşanabilir bir dünyada yaşamak ve bundan sonraki nesillere bu ilkeleri sürdürmeleri için imkânlar yaratmamız mümkün.

 

 

Ben bu şekilde yaşamaya karar verdim, sizlere de tavsiyem bu olabilir. Bol güneşli yeni günler…

 

Meltem Onay


Yorumlar

Yorum Yap

500