Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden mezun oldu. Adnan Menderes Üniversitesi-İşletme Bölümü’nden doktora unvanını aldı. Celal Bayar Üniversitesi’nde, Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2019 yılında, aynı üniversiteden emekli oldu. Şu anda Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 2020 yılında, tarıma olan hassasiyeti nedeniyle, Cemre Hareketi: Sürdürülebilir Tarım-Gıda Platformu’nu kurdu. Bu platform aracılığı ile ülkemizde, tarımda dijitalleşme ve döngüsel ekonomi uyumlu kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması konusunda çalışmalarına devam etmektedir.
Sivil Toplum Kuruluşu, halkın bir araya gelerek oluşturmuş olduğu, belli bir amaç doğrultusunda daha iyi yaşam koşullarını hedefleyen yasal örgütlere verilen isimdir. Yasal olarak bu kuruluşların genel hedefleri, başkalarına yardım etmektir. Temsil ettiği kitlelerin temel haklarının yanında, ekonomik ve demokratik menfaatlerini savunur.
Ülkemizde ön plana çıkan sivil toplum kuruluşları arasında; sendikalar, dini kuruluşlar, düşünce kuruluşları, ticari kuruluşlar, meslek kuruluşları, kâr amacı gütmeyen vakıf ve dernekler, siyasi partiler, sanayi kuruluşları, gençlik dernekleri bulunmaktadır.
STK’lar gönüllük esasına göre faaliyet göstermektedirler. Devletin yetersiz kaldığı durumlarda, halkı bilgilendirmek, ikna ve eylem faaliyetlerinde de bulunarak öncü rol oynayabilmektedirler. Her bir sivil toplum kuruluşunun görevleri farklıdır. Ama temelde her bir kuruluşunun, ülke menfaatlerini gözeterek ve toplumun geleceği düşünerek çalışması beklenmektedir.
Neden, Sivil Toplum Kuruluşlarına İhtiyaç Var?
Sivil Toplum Kuruluşları, bulundukları etkinliklerle hem demokrasinin güçlenmesine, içselleştirilmesine hem de hükümet ve özel sektörün içinde bulunduğu sistemin çalışmasına destek vermektedirler. Ayrıca, kamu yönetiminin demokratik biçimde etkin ve verimli çalışmasına katkıda bulunmaları nedeniyle ihtiyaç bulunmaktadır.
Sivil Toplum Kuruluşları’nın bu katkıları içinde oynadığı en önemli rolleri arasında; gözetleyici olma, savunucu olma, hizmet sağlayıcılık, uzmanlık, kapasite yaratıcılığı, sessizliğin sesi, dayanışma destekleyicisi, standartları belirleme ve etkin yurttaş olma bulunmaktadır.
Türkiye’de, Sivil Toplum Anlayışı
Ülkemizde sivil toplumun durumunu ortaya koyan en kapsamlı araştırma STEP (Sivil Toplum Endeksi Projesi) TÜSEV (Türkiye Üçüncü Sektör vakfı) tarafından CIVICUS iş birliği ile hazırlanan “Türkiye’de Sivil Toplum: Bir Dönüm Noktası”dır. Bu araştırmada; vatandaşların topluma katılması, STK’ların organizasyon düzeyi, sivil toplum alanında benimsenen değerler, STK’ların sosyal ve siyasal alana etkisi, sivil toplumun içinde bulunduğu politik, sosyal, kültürel ortamlar değerlendirilmeye çalışılmıştır. Değerlendirme sonucu çıkan sonuçlar arasında:
-Bugün Türkiye’de 4,547’si vakıf, 86,031’i dernek olmak üzere 90,578 sivil toplum kuruluşu faaliyet göstermektedir. Bu rakama sendikalar, meslek odaları, kooperatifler de eklendiğinde yaklaşık bu sayı 150 000 civarındadır.
SORU: Bütün bu sivil toplum kuruluşları sizce, kuruluş amaçları dikkate alındığında ülkede ne ölçüde etkindirler? Değil ise NEDEN?
-Gençlerin siyasi katılımı oldukça düşüktür (%8). Buna paralel olarak Türkiye’de gençler boş zamanlarında toplumun geri kalanına nazaran çok az sayıda siyaset konuşmaktadırlar.
SORU: Gençler konuşmuyor ve ilgilenmiyorsa, kimler konuşmaktadır? Konuşan kişiler ne kadar sorunların çözümüne katkıda bulunmaktadırlar ve nasıl?
-Sivil toplum kuruluşlarına üyelik veya yönetim kurulu üyeliği temsilinde kadınların üyelerin sadece %10,4’ünü, yöneticilerin ise %14,4’ünü oluşturduğu görülmektedir.
SORU: Kadın katılımının olmadığı örgütlerde alınan kararlar, toplum sorunlarını çözmede ne kadar etkilidir? Etkili olunmadığını düşünüldüğünde, erkek egemen yapı, bu başarısız seyri değiştirmeyi hiç düşünmekte midir?
-Türkiye’de bağış oranları oldukça düşüktür.
SORU: Sivil toplum kuruluşları bir işletme değildir. Üyelerin verdiği aidatlar ile hedeflerine gerçekleştirmeye çalışan birimlerdir. Üyeler bu bilincin farkında olmadan mı, bir STK’ya üye olmaktadırlar?
-Vatandaşların sadece %14’ü kişisel sorunlarıyla, %13’ü mahallelerindeki sorunlarıyla ilgili dilekçe yazmakta, %9’u toplu yürüyüşe, %7’si boykot eylemlerine ve %3’ü internet eylemlerine katılmaktadırlar.
SORU: Vatandaş kendi haklarını ilgilendiren konulara çözüm bulmak için her hangi bir eylemde bulunmayıp, acaba sessizlik haklarını mı kullanmaktadırlar? O halde çözümü kimden beklemektedirler?
-Halkın sivil topluma güveni %51 düzeyindedir.
SORU: Sivil toplum kuruluşları ne gibi faaliyetler gerçekleştiriyorlar ki; vatandaşlar onlara güvenmektedirler?
Dünyada Sivil Toplum Kuruluşları
Cenevre Merkezli NGA Advisor, tüm dünyadaki en iyi 200 sivil toplum kuruluşları arasında bir değerlendirme yapmış ve “yaratıcılık, kattıkları değer, inovasyon, yönetim, sürdürülebilirlik ve şeffaflık” konuları dikkate alınarak “en iyiler listesinde” ilk 5 sivil toplum kuruluşu ödüllendirilmiştir. Bu kuruluşlar arasında:
-BRAC (Building Resources Across Communities): Bangladeş merkezli BRAC, pek çok farklı ülkede ayrımcılıktan uzak bir dünya hedefiyle araştırma, savunuculuk ve inovasyonlar üretiyor.
-MSF (Medecins Sans Frontieres-Sınır Tanımayan Doktorlar): Uluslararası tıbbi insani yardım kuruluşu olarak silahlı çatışma, salgın ve afet gibi durumlardan etkilenen ve sağlık hizmetlerine erişemeyen insanlara acil olarak yardım hizmeti veriyor.
-ASHOKA: Toplumsal sorunlara çözüm geliştiren sosyal girişimciliği destekleyen kurum, dünyanın ilk geniş sosyal girişim ağıdır.
SON SÖZ
Toplum içinde yaşanan sorunlar, tek bir kurumun çözebileceği çözümler olmayacaktır. Bu nedenle “çok-paydaşlı modeller” hem katılımcılığı hem de çözüm ortaklığı bilincini artıracaktır.
Hızla gelişen dünyanın, sorunları da hızla artmakta ve çözümsüz hale gelmektedir. İnsanların zaman mefrumu, artık yaşam şekillerinden dolayı sınırlıdır. Eğer ki, sivil toplum kuruluşları “sürdürülebilir hizmetler” doğrultusunda kurumsal bir faaliyet raporu sunamıyorlarsa, sadece “tabela kuruluş” olarak kalmaya mahkumdurlar.
Dünya tarihinde “devrimler”, halkların ayaklanması ile gerçekleşmiş ve etkili olmuştur. Sorunların çözümünde, her bir sivil toplum örgütüne farklı görevler düşecektir. Bu sorumluluğun bilincinde olan sivil toplum örgütlerine ihtiyacımız bulunmaktadır. Önemli olan bunları tespit etmek, koordine etmek ve seçilen hedef kitleyi yönlendirmek gerekmektedir.
Küçük Bir Örnek:
Ülkemizde şu günlerde “Kadın Kooperatifleri”, ne yazık ki, şu ya da bu nedenle inanılmayacak derece de artmaktadır. Keşke, bazı sivil toplum kuruluşları bunu bir sorumluluk olarak ele alsalar ve kendi bölgelerinde 5 kooperatif yönetim kurulu üyesine “kooperatifçilik eğitimleri” verdirerek, onların yönetsel, ekonomik ve finansal kararlarda daha bilinçli olarak üretim ve pazarlama yapmalarına katkıda bulunabilseler ve sürdürülebilir kooperatiflerin yapı taşını oluşturabilseler...
Kim kazanır böylelikle… Ülke, üyeler, toplum kazanır. Değil mi?