Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden mezun oldu. Adnan Menderes Üniversitesi-İşletme Bölümü’nden doktora unvanını aldı. Celal Bayar Üniversitesi’nde, Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2019 yılında, aynı üniversiteden emekli oldu. Şu anda Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 2020 yılında, tarıma olan hassasiyeti nedeniyle, Cemre Hareketi: Sürdürülebilir Tarım-Gıda Platformu’nu kurdu. Bu platform aracılığı ile ülkemizde, tarımda dijitalleşme ve döngüsel ekonomi uyumlu kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması konusunda çalışmalarına devam etmektedir.
Sosyal Girişimci Olmak ve “Kuluçka Merkezleri”nden Yararlanmak Mümkün mü?
Sosyal girişimci kavramını çok sık duymuşuzdur. Sosyal girişimci; kâr etmeyi amaçlayan ancak elde ettiği kârı, topluma fayda üretmek için kullanan girişimci tipidir. Hepimizin bildiği gibi, şirketler kâr elde etmek ve bu kârı ortaklarına dağıtmak için kurulurlar. Genellikle topluma faydalı işler, ya devlet tarafından ya da sivil toplum kuruluşları tarafından yapılır. Şirketler her ne kadar topluma faydalı işler için üretimde bulunsalar da bu tür işleri “sosyal sorumluluk” çerçevesinde yapmayı tercih ederler. Sosyal girişimcilik bu nedenle “ezber bozan” bir melez modeldir. Sosyal girişimcilik; toplumsal sorunların çözümünde, serbest piyasa esaslı yöntemleri benimseyen bir yaklaşımdır. Kâr ve toplumsal faydayı birleştirir.
Girişimcilik genellikle; fırsatları fark etme, mevcut sorunların çözümlerini bulup, söz konusu alanda risk alarak yatırım demektir. Sosyal girişimcilikte ise kapistalist yöntemleri bir araç olarak kullanma ve toplum sorunlarını çözme esastır. Sosyal girişimciler, elde ettikleri kârı yine sosyal amaçlara yönlendirirler ki; toplumsal değişimi yaratabilirler. Kâr elde etmek; sürdürülebilir ve kalıcı olmak için bir koşuldur. Sosyal girişimciler bu nedenle, hedeflerini kısa vadeli değil, uzun vadeli toplumsal etkileri artırmaya yönelik olarak belirlerler.
Sosyal girişimcilerin ana hedefleri arasında; dezavantajlı kesimlerin yoksunluklarını gidermek, çevrenin korunması, insan hakları ihlaliyle mücade, yok olan dillerin ve toplulukların yaşatılmasına kadar birçok alanda etkinlikler göstermektir. Üstelik pek çok karmaşık sorunun çözümünde gösterdikleri başarılarıyla da, özel sektör şirketlerine “rol modeli” olurlar. Sosyal girişimciler, sorun çözme, iş birliği yetenekleri, sorumluluk alma ve gönüllük ruhlarıyla özel sektör şirketlerine ilham verirler.
Sosyal girişimciler; parlak zekaları, içten gelen motivasyonları, vizyonları, çalışkanlıkları ve başarma tutkuları ile iyimserlik aşılayarak, toplumu cesaretlendirirler. Daha da önemlisi, bir yandan acil toplumsal sorunlara kalıcı çözümler getirirken, diğer yandan bu hareketlerin parçası olsun/olmasın herkese “Dünyayı değiştirebileceğiz.” ilhamını vererek, fark yaratabilirler. Dünyada bu konuda öncü ve örnek sosyal girişimciler arasında olan Bangladeşli Grameen Bank kurucusu Muhammad Yunus ile üçüncü dünya ülkelerindeki ölümcül hastalıkları durdurmak amacıyla vakıf kuran Bill Gates verilebilir.
Sosyal girişimciler sadece problem alanlarında değil, aynı zamanda kültür ve sanat konularında da etkindirler. Robert Redford’un kurduğu Sundance Lab. ve Sundance Film Festivali, kültürel alandaki sosyal girişimciliğe örnektir. Bu hareket “daha insancıl” filmlerin üretilmesine ve görünürlük kazanmasına katkıda bulunmuştur. Sosyal girişimciler; gerçekleştirdikleri “inovatif” uygulamalarla kimi zaman, devlet politikalarını da değiştirmekte rol almaktadırlar. AIDS hastaları için evde bakım, okuldaki desrslere katılmayan çocuklar için özel eğitim olanakları gibi projeler bir çok ülkede standart kamu uygulamasına dönüşmüş uygulamalardır.
Dünyada sosyal girişimcilik örnekleri nelerdir?
Willy Foote Meksika’da vanilya üreten çiftçilerin kredi olanaklarına ve diğer pazarlara ulaşamadığını fark etmiştir. Sara Horowitz bir avukat olarak sağlık sigortasından yararlanamamış ve bunun üzerine diğer serbest meslek sahiplerinin de aynı sorunları yaşadığını keşfetmiştir. Linda Rottenberg neden Latin Amerikalı girişimcilerin de uluslararası şirketler kuramadığı konusuna odaklanmıştır. Belli başlı başarılı sosyal girişimci çalışmaları arasında; Ashoka, J-PAL, Sogla, Akut, Charity Water bulunmaktadır. Bu kuruluşlar genellikle kentsel dönüşüm ve kentsel yaşam kalitesini arttırak; yoksullukla mücedelede, değişimin ve dönüşümün aracı olarak üniversitelerle, kadın girişimciliği ve mikrofinans ve mesleki gelişim konusunda ciddi çalışmalar yapmaktadırlar.
Peki biz neredeyiz, ülkemizde neler yapılıyor, sosyal girişimcilik kuluçka merkezlerinde hangi konular üzerinde çalışmalar yapılıyor?
Her ne kadar ülkemizde bu konuda çalışmalar istenilen düzeyde olmasa da, çok başarılı örnekler bizleri heyecanlandırıyor ve umutlandırıyor. Her bir kurumun çalışma alanı birbirinden farklı. Belki de bu nedenle, ses getiren projelerin etkisini yakın bir zamanda toplumun pek çok kesiminde görülebilme şansı yüksek olabilecek.
Bilgi Üniversitesi’nin Sosyal Kuluçka Merkezi’ndeki temel hak mücadelesinde, özellikle üzerinde durdukları konular arasında. Sokak protestoları; mahalle inisiyatif ağları, kentsel dönüşüm karşıtı hareketler, hak temelli öz örgütlenmeler, kamu temelli yurttaş hareketleri ve forumları bulunmakta ve merkez “Sivil Toplum Kuruluşları” ile yakın temas içindeler... Merkezde çalışanlar, kurumsal ihtiyaçlarını belirleyerek onların “yetkinliklerini” artırmaya çalışıyorlar. Kuluçka Merkezi’nin, ilgi alanına giren, çözüm bulmaya çalıştıkları konular arasında; dikkat çekici iki faaliyet bulunmakta; bunlardan birisi Suriyeli çocukların eğitim hakları ile ilgili, bir diğeri ise gönüllü üniversite öğrencileri ile çocuklara “toplumsal cinsiyet eşitsizliğini” çeşitli oyunlarla aktarmaya çalışıyorlar. Bu oyunlar aynı zamanda, öğrencilerin nasıl strateji geliştireceklerini ve nasıl proje yapmaları gerektiğine dair eğitimleri kapsıyor.
Ashoka Vakfı; Bill Drayton tarafından 1980 yılında Washington, D.C.’de kurulan, sosyal girişimcileri destekleyen ve toplumda pozitif etki yaratan becerilerin yaygınlaşması için çalışan bir sivil toplum kuruluşudur. İlk sosyal girişimcileri 1981 yılında Hindistan’da seçen Ashoka, dünyanın ilk ve en prestijli sosyal girişimci ağıdır. Ashoka adı, dünyanın en büyük sosyal girişimcilerinden biri olan Hint İmparatoru Ashoka’yı onurlandırılmak için seçilmiştir. M.Ö. 3. yy’da Hindistan’ın birleşmesinden sonra şiddetten vazgeçerek tarihin en hoşgörülü, küresel düşünen ve yaratıcı liderlerinden biri olan İmparator Ashoka ekonomik kalkınma ve sosyal refah alanlarında öncü yeniliklerde bulunmuştur. Yaratıcılığı, küresel düşünceli yaklaşımları ve hoşgörüsünden Ashoka sosyal yenilikçi örneklerinden bir ilk olarak tanınır. Sanskritçe bir kelime olan Ashoka “kederin yokluğu” anlamına gelmektedir.
Ashoka sosyal girişim ağının en öncü sosyal girişimcilerinden biri olan Bill Drayton, sosyal girişimciler için “balık tutmayı” öğretmekle yetinmeyip, “balık endüstrisini” kökten değiştirmeyi hedeflerler şeklinde bir tanımlamada bulunmuştur. Ashoka’da yapılan bütün faaliyetler; toplumsal sorunlara yenilikçi ve etkili çözümler üreterek, çocuklar için fark yaratan beceriler sağlatarak, artık yerinizde durmayın “Hızlanın, Fark Yaratın” mesajını vermektedirler. Vakfın çalışmalarına bazı örnekler vermek gerekirse;
Spor: Türkiye’nin dört köşesine yayılmış 200’den fazla kadın merkezi ile bağlantı kurularak, yüzlerce kadına istihdam sağlamanın ötesinde, onların da spor yapmalarına imkân sunulabiliyor.
Tarım: 1 milyon küçük çiftçiye mobil telefon/bilişim teknolojileri aracılığıyla daha “iyi tarım” yapma şekli anlatılarak, kırsal hayatın üretimde daha fazla katkıda bulunmasını sağlayabiliyorlar.
Tekstil: Yetersiz sağlık ve emniyet koşullarını sektörde yaygınlaştırmak, mesleki hastalıklar konusunda bilinçlendirme ve çocuk işçiliğini azaltma konusunda bir eylem planı yapılabiliyor.
Bağışçılık ve Yönetim Sistemi: 25 milyondan fazla insanı spor yoluyla fark yarattırarak “bağışçılığa” yönlendirebiliyorlar ve kuruluşların böylelikle “şeffaf ve hesap verebilir bir sistem” oluşturmasına katkıda bulunabiliyorlar.
Engelliler ve İnsan Hakları: Engelli ve dezavantajlı gruplar içinde bulunan kadın vatandaşlarımızın, sosyal yaşama tam ve eşit katılımına olanak sağlayan ve onların iş fikirlerini geliştirecek ortamlar ve eğitimler verdirerek, katılımcı olmalarını sağlıyorlar.
Medya Okuryazarlığı: Yalan haberlere karşı farkındalık uyandırarak, bireylerin doğrulama becerilerini artırarak, daha bilinçli vatandaş olmayı örgütleyebiliyorlar.
Kadın kooperatifçiliğini yaygınlaştırmak; bütün ülkede Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birliği’ni kurmak; nesli tükenen hayvancılığın yeniden canlanmasını sağlatmak, Cezaevlerinde bulunan kadın, erkek ve çocuklara eğitimler vererek, onların meslek edinmelerini sağlatmak, onarıcı tarım tekniklerini yerel ihtiyaçlar dahilinde yeniden tasarlayarak “yeni çiftçi modelleri” oluşturmak sadece bu projelerden bazıları…
Endeavor- İMECE:
Endeavor Derneği, 1997 yılında Peter Kellner ve Linda Rottenberg tarafından merkezi New York’da kurulan dünyanın dört bir yanından, farklı kültürlerden ve alt yapılardan gelen girişimci ve iş insanlarını ortak bir hedef için birleştiren, etkin girişimcileri destekleyen uluslararası bir ağdır. Türkiye ofisi 2006 yılının sonunda açılmış, bugüne kadar ağına 56 girişimci şirket almıştır.
Endeavor Derneği, sürdürülebilir ekonomik kalkınma amacıyla seçilmiş etkin girişimcilere – ümit vaat eden yarının büyük işletme sahiplerine – ivme kazandırmak üzere yerel ve uluslararası fikir önderlerinden oluşan mentör, danışman ve yatırımcı ağı üzerinden maddi ve manevi destek sunmaktadır. Endeavor Derneği bir yandan en hızlı değer ve nitelikli istihdam fırsatları yaratan bu yenilikçi girişimcilere destek sunarken, diğer yandan sürekli geliştirdiği topluluğunun deneyim ve bilgi birikimlerini değerlendirerek yerel ekosistemleri geliştirme vizyonuyla farklı özendirme ve lobicilik çalışmalarında önderlik yapmaktadır.
Sosyal inovasyon ve girişimcilik konusunda ciddi çalışmalar yürüten merkezin, çok ciddi ortakları bulunmaktadır. Hiç bir kurum veya kişi, toplumsal meselere tek başına çözüm getirmesi mümkün değildir diye başlanan çalışmalar, Türkiye’nin her yerinde yeni oluşan merkezlere de destek vermektedirler. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Ashoka ve Social Innovation Exchange (SIX) gibi uluslararası güçlü ortaklar ile iş birliği yapan İMECE’nin “Türkiye Sosyal İnovasyon Ekosistem Haritası” ile Türkiye’de sosyal inovasyon ve girişimcilikle ilgilenen 130 kurum (41 destek mekanizması, 25 vakıf ve dernek, 25 şirket, devlete bağlı 20 kuruluş, 9 üniversite, 2 medya kuruluşu ve finansal kuruluşlar), bilgilere tek bir elden ulaşabilme imkÂnına kavuşmuştur ki; bu müthiş bir başarıdır.
İmece’nin kurucu ortağı Emre Zorlu, “Çözüm üreten ortamlar yaratmanın ilk koşulu, birden fazla ortağın katıldığı ortak değerler yaratan, sürdürülebilir sistemler kurmak” şeklinde ifade ettiği oluşuma, ATÖLYE ve s360 gibi işletmeler de destek vererek, kuruldukları günden bugüne kadar yaklaşık 10.000 bin kişiye dokunarak, onların hayatlarını değiştirdiler. Amaç; Türkiye’de sosyal meselere, kendi gelir modelini üreten bir bakış açısı getirerek, sosyal girişim hikayelerini çıkartmaktır.
İMECE’nin ilgilediği sosyal girişimcilik projeleri, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 17 küresel hedef üzerine odaklanılarak gerçekleştiriliyor. Bu hedefler arasında; yoksulluğa son; açlığa son; sağlıklı bireyler; nitelikli eğitim; toplumsal cinsiyet eşitsizliği; temiz su ve sıhhi koşullar; erişilebilir ve temiz enerji; insane yakışır iş ve ekonomik büyüme; sanayi, yenilikçlik ve altyapı; eşitsizliğin azaltılması; sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları; sorumlu tüketim ve üretim bulunmaktadır.
2020 BM Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerine ulaşmak adına konvansiyonel sosyal yardımlar ve kalkınma destekleri gibi araçlardan yararlanarak daha hızlı ve inovatif çözümler bulmaya ihtiyaç oldukça fazladır. Ancak ülkemizde, sosyal girişimcilik konusu halen tam anlaşılmış durumda değildir. Sosyal girişimciler, yaptıkları işe ile geçimlerini sağlayamamaktadırlar. Sosyal girişimcilik yapmak isteyen kurum ve şirketler “fon bulma” konusunda zorlanmaktadırlar. Gençlerin iş hayatına atılmasıyla, sosyal girişimcilik konuları hızlı bir şekilde gündemi etkiler hale gelmiştir. Fikir aşamasından başlayarak, sosyal girişimciliğin desteklenmesi gerekmektedir. Sosyal girişimcilik alanında, başarı hikâyelerinin anlatıldığı ya da yol ve yöntem hakkında bilgi kaynaklarına erişim oldukça az olması, konunun ilham vericiliğini de etkilemektedir.
Bu önemli eksiklikleri hissederek çalışmalara başlayan İmece, Atölye, s360 ve SIX mentorları oluşturmuş oldukları “Hayal Gücü Merkezi”nde yedi aylık eğitim ve mentorluk sürecinin yanı sıra 120.000’er liralık hibe desteği alarak fikirlerin “sürdürülebilir iş modellerine” dönüşmesine fırsat sağlamaktadırlar.
İmece’nin, “University Innovation Fellows” iş birliği ile öğrencileri kampüslerinde “dönüşüm” yaratabilmeleri için güçlendirme çalışmalarına, Standford Üniversitesi- Hasso Plattner Tasarım Enstitüsü’de destek vermektedir. Öğrencilere, “Tasarım Odaklı Düşünme” sistemi ile “online eğitimler” alma şansı yaratılarak, yılda bir iki kez, Silikon Vadisi’nde bir buluşma ortamı sağlatarak, dünyanın farklı yerlerinden gelen öğrencilerle birlikte kampüsleri dönüştürmek üzere tasarladıkları projeleri geliştirmelerine olanak sağlanmaktadır.
KUSİF (Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu)
Sarıyer Belediyesi ve Koç Üniversitesi toplulukları arasında faydalı ağlar ve bağlar kurarak, iş birlikleri başarıyla yürütmektedirler. Sarıyer Belediyesi hudutları içerisinde yerel problemleri saha çalışmalarını izleyerek, ders programları ile destekleyen merkez, bir yandan kurum ve ilgililere eğitimler ve danışmanlık hizmetleri vererek, farkındalık yaratmaya ve çözüm odaklı projeler ile üniversite öğrencilerini de işin içine alarak, sosyal girişimciliğe destek vermektedir.
Son olarak, sosyal girişimciliğe destek veren, Boyner Vakfı, The Impact Hub (Amsterdam’dan San Francisco’ya 80’den fazla merkezde faaliyet gösteren 13000 üyeye sahip Global Ağ) gibi merkezler de, toplumu ileriye taşıyacak girişimleri, yenilikçileri ve liderleri güçlendirmek için çabalarına devam ediyorlar.
Sonuç nedir? Çok basit bir ifade ile: bir “fikrin var ise, gel” ama gelirken, yaptığın girişim hem kendi kuracağın işletme için orijinal ve farklı olurken, diğer yandan da ülkeye, topluma ve çevreye de katkıda bulunacak, değer katacak türden olmak zorunda… Startup’ların bile doğru konumlanmadığı ülkemizde, “sosyal girişimcilk” projeleri, ne ölçüde tam olarak alglanacak belli olmasa da kurulacak modeller ve uygulamalar ne kadar doğru, ölçülebilir, ve sürdürülebilir olursa, anlaşılması ve tekrarı da o kadar mümkün olabilecektir.
Ekonomik refah düzeyimizi geliştireceğine inandığımız “Girişimciler” için, bu nedenle çok daha hassas tavsiyelerde bulunmak yararlı olacaktır. Önerdiğiniz projenin, sürdürülebilirliğinden ne kadar eminsiniz? Değilseniz, biraz daha düşünmenizde fayda olacaktır…
Meltem Onay
01.09.2018