Mevsimlik Kadın İşçilerin Dramatik Hayat Hikâyeleri

01 November 2020
Meltem ONAY

Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden mezun oldu. Adnan Menderes Üniversitesi-İşletme Bölümü’nden doktora unvanını aldı. Celal Bayar Üniversitesi’nde, Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2019 yılında, aynı üniversiteden emekli oldu. Şu anda Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 2020 yılında, tarıma olan hassasiyeti nedeniyle, Cemre Hareketi: Sürdürülebilir Tarım-Gıda Platformu’nu kurdu. Bu platform aracılığı ile ülkemizde, tarımda dijitalleşme ve döngüsel ekonomi uyumlu kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması konusunda çalışmalarına devam etmektedir.

Mevsimlik Kadın İşçilerin Dramatik Hayat Hikâyeleri

  • 01 November 2020
  • 969 Görüntülenme
  • YORUM

Geçtiğimiz yıl içerisinde, Bornova’da bir tarım sohbetine katılmıştım. Yanımda oturan, şimdiye kadar tanımamış olduğum bir hanım ile sohbet etmeye başladım. Sohbet konumuz oldukça ilginçti. Mevsimlik kadın işçiler, onların tarlalarda kaldıkları süre içinde yaşadıkları sağlık sorunları ve işverenleri tarafından kendilerine sunulan zorunlu yaşam şekilleri…

 

Bu konular benim için çok yabancıydı ve hiçbir şey bilmiyordum. Yıllardır arabadan geçerken, tarlalarda çalışan “mevsimlik işçileri” görürdüm ve belki de 40 derece sıcakta nasıl çalıştıklarını düşünür üzülürdüm ama bu hanımın bana anlattığı bazı dikkat çekici sorunları dinledikten sonra, “mevsimlik kadın işçilerin” durumu ve yaşadıkları “genital enfeksiyon” sorunlarının aslında onların değil de işverenlerinin sorumluluğunda olup da nasıl bu kadar bencil ve sorumsuz olabildiklerini araştırmaya başladım.

 

Dünya genelinde tarımda çalışan işçi sayısının 1,3 milyar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de TÜİK Hane Halkı İş Gücü İstatistikleri Ağustos 2020 raporuna göre, ülke genelinde istihdamın %22,1’i tarımla uğraşmaktadır. Yani yaklaşık 5 milyon 815 kişi tarımda istihdam edilmektedir. Tarımda istihdam edilenlerin yaklaşık %50’sinin “mevsimlik tarım işçisi” olduğu konusunda genel bir öngörü bulunmaktadır. Bu durumda, tarımda çalışan iş gücü içindeki 2 milyonun üzerinde kişinin mevsimlik gezici ve geçici tarım işçisi olarak çalıştığı söylenebilir. Peki, tarımda mevsimlik işçilikte kadınların toplumsal konumu nedir?

 

 

Türkiye’de tarımda mevsimlik işçiliğin ortaya çıkmasının bazı nedenleri bulunmaktadır. Bunlar arasında; tarımsal yapıların dönüşümü, tarımda metalaşmanın yaygınlaşması, küçük köylünün mülksüzleşmesi, emeğin mekânsal hareketliliği (göçler) bulunmaktadır.

 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Orta Anadolu Bölgeleri’nden yüzbinlerce gezici ve/veya tarım işçisi aileleri ile birlikte özellikle pamuk, fındık, çay, tütün, üzüm, havuç ve şekerpancarı tarımının yoğun olduğu Çukurova, İç Anadolu Bölgeleri’nde, bu bitkilerin çapa, sulama ve hasat zamanlarında yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Tarımda topraksız/mülksüz olma açısından bakıldığında kadının ve erkeğin de konumu aynı. Yani kadın ve erkek için mevsimlik tarım işçisi olmanın nesnel koşulları benzer. Her ikisi de geçimlerini sağlamak için ücret karşılığı geçici olarak çalışıyorlar. Yani kadının emeği de erkeğin emeği de bu anlamda metalaşmış emek türünde gözüküyor.

 

Demografik özelliklere göre bir ayrım yapıldığında ise tarım işçi kadınlarının eğitim seviyeleri çok düşük ve önemli bir kısmı da okula gitmemiş. Kadınların büyük çoğunluğu için tarım işçiliği, bir meslek. Hatta tarım işçiliği, onlar için kuşaktan kuşağa aktarılan bir meslek aynı zamanda.

 

 

Mevsimlik tarım işçileri, sağlık güvencesinden yoksunlar, aylık gelirleri asgari ücretin altında ve bu kıt kaynakları büyük bir hane halkı ile paylaşmaktadırlar. Yemyeşil tarlaların içinde birer gölge gibi görünen kişilerin büyük çoğunluğu kadındır. Hatta genç kadınlar. Sıcaktan ve elbette tozdan korunmak için kadınlar, bütün vücutlarını sarıp sarmalamak zorundadırlar. Bu kadınlar her sabah saat 05.00’de kalkarlar, 07.00’de işbaşı yapmak zorundadırlar. Tarla onların iş yeridir ve en erken saat 18.00’e kadar çalışmak zorundadırlar. Gün içerisinde iki defa 15 dakikalık mola veren kadınlara yemek yemeleri için bir saatlik zaman tanınmaktadır.

Tarım işçileri “çavuşların” ya da “elçi” denilen dayıbaşları aracılığı ile iş bulurlar. Çavuşlar ücretlerini toprak sahibinden alırken, dayıbaşılar ise işçiden komisyon alırlar. Günlük 55 TL’lik yevmiye ile çalışan bir işçinin, iş bulduğu için 10 TL’yi dayıbaşına ödemesi gerekmektedir.

 

 

Oradan buraya bir sonbahar yaprağı gibi savrulan mevsimlik kadın işçilerin yolculuğu, sadece tarlada yaşanarak bitmemektedir. Bu kadınlar, aileleriyle standartları düşük mekânlarda barınarak aylarını geçirmek zorundadırlar aynı zamanda. Bir kısmı standartlara uymayan konutlarda, bir kısmı da devlete ait arazi üzerinde kurdukları çadır ve hamaklarda yaşarlar.

 

Mutfak, banyo, tuvalet gibi temel kullanım alanları dışarıdadır. Tuvalet ihtiyacı çadırın yakınındaki uygun bir alana belirli derinlikte çukur kazılarak ve bu çukurun etrafına naylon ve çadır bezi kapatılarak inşa edilir. Böyle bir ortam hijyen şartlarına hiç uygun değildir. Çeşitli bulaşıcı hastalıklar kadınları ve özellikle de çocukların sağlığı için riskler oluşturmaktadır. İçme suyu ve kullanma suyunun kontrolsüz olması da bir başka tehlikedir.

 

2016 yılında Yurdagül Yağmur ve lksen Orhan Ergin’in Malatya-Akçadağ ilçesinde “kayısı hasadı” sırasında yaptığı araştırma sonuçlarına göre, örneklem grubuna katılan kadınların büyük çoğunluğunun “genital enfeksiyon” sorunları yaşadıkları tespit edilmiştir. Genital enfeksiyonlar doğurganlık çağında sık yaşanan üreme sağlığı sorunlarındandır. Dünyada her yıl yaklaşık olarak 1 milyon kadın cinsel yolla geçiş göstermeyen üriner kanal enfeksiyonu, bakteriyal vajinozis gibi enfeksiyonlara maruz kalmaktadırlar. Mevsimlik tarım işçilerinin ortalama 4 aya kadar bir süre tarlalarda yaşadıkları göz önünde bulundurulduğunda, temel hijyen gereksinimlerini ve kişisel bakımlarını yerine getirme sorunları yaşamış olacakları kesindir.

 

 

Türkiye’de tarımın sorunlarına genel çözümler bulunamazken, mevsimlik kadın işçilerinin sorunlarına nasıl çözüm bulabileceğiz diyebilirsiniz. Ancak anne ve çocuk sağlığı, bir ülkenin temel politikaları arasında olmasını gerektiğini kabul ederek, tarım işiyle uğraşan ve mevsimlik kadın işçi kullanan tüm işverenlere belki buradan bazı ricalarda ve tavsiyelerde bulunabiliriz:

 

“Hasat zamanı süresince, kadının kendi doğası gereği ihtiyacı olan bazı temel gereksinimleri bulunmaktadır. Onlara verilecek sağlık hizmetinin planlanması, enfeksiyonların önlenmesi, hijyen uygulamalarının kontrolü gibi zaruri konulara verilen önem ve hassasiyet, kadın ve çocuk sağlığı açısından, bütün genetik ve karakteristik kodlarımıza yansıyacaktır.”

 

Meltem Onay


Yorumlar

Yorum Yap

500