Bundan Sonra Her Şey Değişecek, Ama Nasıl?

01 June 2020
Meltem ONAY

Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden mezun oldu. Adnan Menderes Üniversitesi-İşletme Bölümü’nden doktora unvanını aldı. Celal Bayar Üniversitesi’nde, Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2019 yılında, aynı üniversiteden emekli oldu. Şu anda Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 2020 yılında, tarıma olan hassasiyeti nedeniyle, Cemre Hareketi: Sürdürülebilir Tarım-Gıda Platformu’nu kurdu. Bu platform aracılığı ile ülkemizde, tarımda dijitalleşme ve döngüsel ekonomi uyumlu kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması konusunda çalışmalarına devam etmektedir.

Bundan Sonra Her Şey Değişecek, Ama Nasıl?

  • 01 June 2020
  • 1048 Görüntülenme
  • YORUM

Kovid-19 salgınının etkileri ile Türkiye ve dünya ekonomisi hiç görülmemiş bir şekilde, şu günlerde mücadele içine girdiler. 13 Nisan 2020 itibariyle 185 ülkede 1,87 milyona yakın tanısı konmuş vaka, 116 bine yakın ölüm, 440 bin iyileşme, eve kapanmış milyonlarca insan, belirsizlik ve trilyonlarca Doları bulan ağır ekonomik kayıp ile karşı karşıyayız. Kovid-19 sonrası bambaşka bir dünya bizi bekliyor.

Çok çabuk bulaşan ve hızla yayılan bir virüsün ve henüz tedavisi bulunmayan bir hastalığın varlığında, kimin taşıyıcı olduğu bilinemeyeceği için, ekonomik ve sosyal hayatın global olarak normale dönüp dönemeyeceği de belirsiz. Toplumsal refah maksimizasyonu için sağlık ve ekonomi birbirinden ayrılmaz parçalardır. Salgının tıbbi boyutu kadar dünya ekonomileri üzerinde oluşturduğu riskler, bugünlerin en çok konuşulan gündem maddelerinden biridir.

 

Kovid-19 ve Sektörel Etkileri

Ekonomideki toplam üretim başlıca hizmetler, sanayi, inşaat ve tarım sektöründe gerçekleşmektedir. Kovid-19 kaynaklı ekonomik yavaşlama bütün sektörleri aynı şekilde etkilememektedir. Bazı sektörler ciddi bir şekilde yavaşlayıp kayba uğrarken, bazı sektörler de artış gözlenecektir. Örneğin; havayolu ulaşım, kara ulaşımı, eğlence ve otelcilik gibi turizme dayalı birçok sektör ciddi hasara uğrarken, temizlik malzemeleri, maske yapım, online alışveriş, uzaktan eğitim sistemi gibi sektörlerde artış olacaktır.

Ayrıca, herkesin bildiği gibi, her bir sektörün, ekonomi üzerindekinde etkisi de doğal olarak aynı değil. Her sektör, ekonomiye GSMH’deki yüzde payları ve ekonomik büyümeye verdikleri katkı oranında bu krizden etkilenecekler. En kritik sektör “hizmet” sektörüdür. Kovid-19 nedeniyle Türk ekonomisinin ne kadar yavaşladığını ve kaybının ne oranda olduğunu bilebilmek şu an için çok erkendir.

 

McKinsey&Company, 140’tan fazla ülkede görülen salgın ile ilgili iki farklı senaryo ortaya koydu. Bunlardan bir tanesi iyimser senaryo: orta vadede iyileşme. Karantina uygulamaları, seyahatlerin kısıtlanması ve fiziksel izolasyon önlemleri bireysel ve kurumsal harcamalarda keskin bir düşüş yaratacak ve ekonomi de ikinci çeyrek dönem sonuna dek durgunluk yaşayacak ve bu üçüncü çeyrek sonuna dek kendini gösterecek. Bu durumda tüketiciler evde kalmaya devam ederken, şirketler gelir kaybedecek, yatırımlar yavaşlayacak ve istihdam oranlarında azalmalar yaşanacak. Düşük faiz oranlarının korunmasıyla birinci çeyrek döneminde para politikalarındaki iyileşmeler olumlu ancak sınırlı etki yaratacak. İkinci ve üçüncü çeyrek döneminde ekonomik kaybın önüne ancak geçilebilecek. Bu senaryoda Avrupa ve Amerika’da ekonominin iyileşmesi dördüncü çeyrek döneminde beklenirken, 2020 yılı küresel GSYİH’de yıl başındaki beklentilerin altında bir büyüme görülebilecek.

İkinci senaryo ise oldukça kötümser: uzun vadeli iyileşmeyi öngörüyor. Virüsün yıl boyunca mevsim şartlarından etkilenmeden varlığını sürdürmesi. Bu durumda Afrika, Okyanusya ve bazı Asya ülkelerinde de salgının yayılabileceği ve ancak genç nüfusta ölüm oranlarının çok daha düşük olacağı tahmin ediliyor. Bu koşullarda tüketici talepleri yıl boyunca düşük kalacak. Bu senaryoya göre küresel ekonominin küçük ve orta ölçekli şirketleri çok daha derinden etkileyeceği oldukça açık.

 

Kovid-19 Döneminde Şirketler Nasıl Yönetilmeli?

Harvard Business Review’de yayınlanan makaleye göre, işletmeler on bir temel noktaya odaklanmak zorunda. İstihbaratlarını güncel bazda güncellemek zorundalar. Abartmadan, yanlış bilgilerden kaçınmaları gerekiyor. Çalışanlarına, net bilgiyi doğru ve net bir şekilde vermek durumdalar. Uzman görüşlerini ve öngörüleri dikkate almaları gerekiyor. Şirket içindeki bürokrasiyi iyi yönetmeleri olmazsa olmaz şartlardan birisi. Küçük güvenilir ekipler oluşturarak, bu ekiplerin hızlı, taktiksel karar alma yetkilerini onlara sunmaları gerekiyor. Politika geliştirirken, yılmazlık prensiplerinden yararlanmak çok önemli. Verimlilik, sürprizlerin olmadığı stabil bir dünyada gerçekleşir. Dinamik ve belirsizlik ortamlarında yönetimin ana hedefi, yılmamaktır. Krizlerle baş edebilmenin bazı karakteristik özellikleri vardır.

Yedekler: İlave üretim kapasitesini kullanarak tedarik zincirindeki dalgalanmaları yönetmek için pozitif bir çözümdür

Çeşitlilik: Tedarikte çoklu yaklaşımlar benimsenerek daha az verimli görülse de kriz ortamlarında esneklik ve dayanıklılık sağlanabilir.

Modülerlik: Yüksek derece entegre sistemler bu günlerde verimli olabilir ancak bu sistemler sıkıntıya düşüldüğünde tıkanabilir. Buna karşın modüler sistem daha büyük oranda yılmazlık sağlayabilir.

Evrimleşme: Sistem optimizasyon ve en üst seviyede performans amaçlayarak kurgulanırken bir yandan da evrimleşme, yani yeni fırsatlara, sıkıntılara ve bilgilere göre değişim gösterebilme becerisine önem verilmelidir. Geriye bakarak, dersler çıkarılmalıdır.

Sağduyu: Kovid-19’a dair gelişmelerin sonuçlarını veya gelişim sürecini tahmin etmek şu an mümkün değil. Ancak olası olumsuz senaryolara hazırlıklı olmak gerek. Durumsal stratejileri şimdiden hazırlamakta fayda olacaktır.

Bütünleşme: Şirketler endüstriyel, ekonomik ve sosyal sistemlerin bir parçasıdır. Bu sistemler de ciddi stres altındadır. Tedarik sistemine ve ekosistemlerine holistik-bütüncül bakamayan işletmeler bu olumsuzluklardan daha çok etkileneceklerdir. Bir şirket diğer paydaşlarını hiç düşünmeden ve onlara zarar verecek bir şekilde çözüm geliştirdiğinde, güvensizlik oluşacak ve bu da uzun vadede ilişkilere zarar verecektir.

Krizler bitecek mi? Artık bir sonraki krizlere hazırlanma dönemi. Sadece entelektüel hazırlık yetmiyor. Riskler birkaç gün içinde değişiyor. Bir konuyu çok iyi anlayabilirsiniz ancak kapasitenizi doğru değerlendirmeniz de mümkün olabilecek.

Öğrenimlerinizin üzerinde düşünmek ve değişen dünyaya hazır olmak gerekiyor.

 

Kovid-19’un Yeni Çalışma Hayatına Etkileri

Danışmanlık hizmeti sunan, uluslararası firma olan Deloitte’in konuyla ilgili yaptığı bir araştırmasında, şirketler acil bir şekilde Kübler-Ross değişim modelini uygulamaya geçmeliler şekilde bir çarpıcı bir açıklaması var. Elisabeth Kübler-Ross, her değişimin sıra ile şok-reddetme-öfkenme-depresyon-kabul etme ve entegresyon süreci yaşadığını belirtiyor.

Corona virüs salgınının ilk dört basamağı hızla geçmeleri adına şirketlerin önlem almaları, kurum içi iletişimi güçlendirmeleri ve çalışanlarına yanlarında olduklarını söyleme zamanı.

Sonuçta, Entegrasyon sürecini en olumlu şekilde atlatabilen şirketler ancak ayakta kalabilecekler ve devamlılıklarını koruyabilecekler. Bu asla artık unutulmamalıdır.

 

Meltem Onay


Yorumlar

Yorum Yap

500