Aydınlanma Dönemi

01 April 2020
Meltem ONAY

Ege Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nden mezun oldu. Adnan Menderes Üniversitesi-İşletme Bölümü’nden doktora unvanını aldı. Celal Bayar Üniversitesi’nde, Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2019 yılında, aynı üniversiteden emekli oldu. Şu anda Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi’nde rektör yardımcısı olarak görev yapmaktadır. 2020 yılında, tarıma olan hassasiyeti nedeniyle, Cemre Hareketi: Sürdürülebilir Tarım-Gıda Platformu’nu kurdu. Bu platform aracılığı ile ülkemizde, tarımda dijitalleşme ve döngüsel ekonomi uyumlu kooperatifçiliğin yaygınlaştırılması konusunda çalışmalarına devam etmektedir.

Aydınlanma Dönemi

  • 01 April 2020
  • 793 Görüntülenme
  • YORUM

İnsan hayatında, “aydınlanma dönemi” diye bir dönem varmış, bunu biliyor musunuz? Ben, böyle bir dönemin olduğunu, şu günlerde “gün be gün” yaşıyorum. Geçen sene emekli olduktan sonra, birden karşıma gelen bir teklif ile yaşamımım yön değiştirdiğine karar vermiştim. Sanki, o güne kapılıp orda kalacak gibiydim. Meğerse, kalmak için değil de, hareket etmek içinmiş. Bunu zaman için de yaşadıkların ile anlayabiliyorsun.

 

 

Kıbrıs-Lefkoşe’den ilk teklif geldiğinde, kalbimin hızla çarptığını fark etmiştim. Meğerse “kalp çarpması” ne kadar önemliymiş, insanın kendinde neleri sevip sevmediğini anlamasına yarayan çok önemli bir işaretmiş. Yıllar boyunca bir eğitmen olarak üniversitelerde çalışınca, iki büyük akışkanlığın oluyor. Birincisi; gençler diğeri ise eğitim. Bu ikisi birleşince de yapmak istediğin hedefin ortaya çıkıveriyor. Bu nedenle, Kıbrıs’a gitme kararı bana hiç ani bir hayat dönüşümü olarak gelmedi. Ancak aradan geçen süreç için de kendi kendime sorular sormaya başladığımda, “doğru bir karar mıydı?” sözleri, rahatsızlık yaratmaya başladı duygularımda ve kalbimde… Halbuki, ne kadar doğru olduğuna emindim. Yaşam da böyle işte, yaptığını doğru zannediyorsun, ama zaman sana yapmaya çalıştığın işin başka bir yönünü gösteriyor.

 

 

Geçen dönem içinde, git-gel yaptım Kıbrıs’a, güzel bir maceraydı diyebilirim. Yeni simalar, Kuzey Afrika’dan gelen üniversite öğrencileri, yeni başladığın iş hayatında kurumsallaşmamış ilkeler, kim bilir belki de arkandan kuyunu kazan kişiler seni alıp da uzaklaştırıveriyor kurduğun hayallerinden çok uzaklara… Diğer yandan, emek verdiğin başka işler, projeler seninle birlikte gidiyor. Bu projelerin neler olduğuna bakıyorsun, hangileri senin kendi hayallerin ile ilgili, hangileri vakit ayrılmaya değer. Hangi kişiler, gerçekten konuşmak istediğin kişiler. Kimler senin iş ortağın, kimler sözünün eri, neler ve niçinler.

 

 

Bütün bunları yazarken, film şeridi gözünün önünden geçiveriyor. Halbuki çok uzun bir zaman olmamış, belki 8 ay, haydi biraz daha geriye gidelim 1 dolu dolu yıl. Neden bu kadar uzun sürdüğünü düşünüyor ki insanoğlu? Çok mu zor geçti diyorsun? Yanıtını veriyorsun ki “hayır”. Peki o zaman, nedir seni karamsar yapan? Ya da mutsuz olmana neden olan? Soruları severim kendimi bildi bileli. Soruları hele ki kendime sorduğumda, çok da güzel yanıtlar alırım. Bu yanıtlar, beni daha da içeriye yani kendimi keşfetmeye götürür. Aydınlanıveririm birden, tekrardan coşuveririm hayata karşı. Sevdiklerime ve yapacaklarıma karşı…

 

 

Ne demiştim, gençler ile uğraşacaktım. Ne demiştim eğitim bunun içinde olacaktı. İlgi alanım birden ne olmuştu? TARIM, o zaman genç çiftçilere, tarımı öğretmekten başka çare yoktu, bu bir akademi olacaktı ve ben gençlere tarım ile uğraşma kararı verdiler ise, bu yolculuklarında neler ile karşılaşacaklarına yönelik onlara bir “yol rehberi olabilirdim”. Etrafımdaki bütün bulutlar birden dağılmaya başladı. Başladım elimdeki beyaz kâğıda, neler yapacaklarımı çizmeye, hangi faktör ne ile ilişkili olacaktı. Benim karşıma hangi engeller çıkabilecekti? Ben projeyi tek başına yürütebilecek miydim? Ortaklarım kimler olacaktı, kime güvenecek ya da güvenmeyecektim?

 

 

Bu telaş kalbimi ve bedenimi sararken, aslında bir “girişimci” olduğumun farkına vardım. Aynı tarım işine girecek gençlerin durumundaydım sanki, ya da yeni atılım yapacak bir işletmenin yeni pazarlara açılma kararları aldıkları anı yaşıyordum. Aldığım eğitim “yönetim bilimiydi” ve ben hayatımı ve işimi yönetiyordum adım adım hiç tereddüt etmeden. Aydınlandık dedik ya, böyle bir tutum ve davranıştı “strateji”de… Çok önemli olan bu kavramı, hiç kimse tam olarak kavrayamamış olsa da işin yeni başındayken kendi işletmemim kendi işimin patronu olarak kendi stratejimi yazıyordum. Güçlü yanlarımı, zayıf yanlarımı, tehditleri ve fırsatları gözlemleyerek. Ne kadar ilginç bir durumdu, içimdeki fırtınalar. Git-geller ve değişimler. Kimler yaşıyor acaba bugünlerde bu duyguları diye düşündüm. Kim bilir belki de o kadar çok kişi bugünlerde hem çaresiz hem de umutlu olabiliyordu. Kederi ve zevki, acıyı ve tatlıyı bir anda yaşanabiliyorlar mıydı? Aydınlanma bu muydu? Kararsız iken, kararlı. Umutsuz iken umutlu olma hâli miydi bu?

 

 

Güldüm kendime, içimi kendime döktüğüm için. Kendi kendimin dostu oluvermiştim birden, kendim çalmış, kendim oynamıştım. Aldığım karara sevinmiş, kendim ile gurur duymuştum. Kaç zaman önce acaba kendim ile gurur duyduğumu düşündüm. O kadar eskilere gidiverdim birden. Yıllar önce, İstanbul’da Marmara Etap Otel’de bir projeyi sunmak için bir akademisyen hocam ile buraya gelmiştik. Hatırladığım kadarıyla 15-20 kişiye projemizi anlatacaktık. Toplantı başlamadan pencereden dışarı bakmıştım. Büyük bir otelin en üst katındaydık, İstanbul gece karanlığında ışıl ışıl gözlerimin önündeydi. Kendime şunu söylemiştim: “Hey Meltem, nereden nereye. Çık gel Muğla’dan, şimdi neredesin?” ne kadar mutlu olduğumu dün gibi hatırlıyorum. İçmeden sarhoştum sanki, o gün ne yapacağıma karar vermiştim. Aynı bugün ne yapacağıma karar verdiğim gibi.

 

 

Çok düşünmemek gerekiyordu artık, aydınlanan pencereden bir kez daha bakıp, yola çıkmak gerekiyordu. Geriye yıllar sonra baktığında, aynı İstanbul’da kendime dediğim söz gibi, bugünü hatırlayıp, yıllar önce demiştim diyebilmek için. İnsanın kendinin kendine verdiği söz önemlidir, bunu sık sık sizlerin de yapmanız dileğiyle…

 

Meltem Onay


Yorumlar

Yorum Yap

500