Anneliğin Yeni Hali ve Yaratıcılık

30 April 2017
Melis BARÇIN

Melis Barçın, 1983 İzmir doğumludur. İngiliz Dili ve Edebiyatı'ndan mezun olduktan sonra, eğitimine Roma'da devam etmiştir. Çocukluğundan bu yana peşini bırakmayan hayal dünyası sayesinde yazmaya aşık bir blogger ve iki çocuk annesidir.

Anneliğin Yeni Hali ve Yaratıcılık

  • 30 April 2017
  • 989 Görüntülenme
  • YORUM

 

Anneliğin Yeni Hali ve Yaratıcılık

 

“İnsanlara hiçbir şeyin nasıl yapılması gerektiğini söylemeyin. Yapılmasını istediğiniz şeyin ne olduğunu söyleyin ve yaratıcılıkları ile sizi nasıl hayran bırakacaklarını görün”. G. S. Patton

 

 

Çocuklar okula gidince, beş senelik full time annelik hikayem derinden sarsıldı. İlk başlarda durumu kabullenmekte zorlandım. Çocukları okuldan erken almaya kalkıyordum, sabahları geç götürüyordum (ki hala arada yaparım), arada arayıp yokluyordum. Kendimce türlü türlü hilelere başvuruyordum. Birkaç ay önce artık çocukların büyüdüğünü sonunda kabul ettim. Evet, artık büyüdüler ve artık bu miniklerin annelerine o kadar da ihtiyaçları yok. Bu sefer hayatımda farklı bir döneme girdim. Kendimi yeni uğraşlar bulmam gerektiğine inandırdım. Kış başından beri sayısız hobi yaptım. Taşlar alıp bilezikler mi yapmadım, sabun işine girip evde kendimi tehlikeye mi atmadım, eve köpek almaya mı kalkışmadım, diyetler yapıp yapıp üzerine kilolar mı almadım... Neyse ki sonunda yazdığım çocuk kitaplarına çizim yapmayı denemeye karar verdim. Bu iş şimdilik tutmuş görünüyor. Hem yazı hem çocuklarla ilintili olunca, bu yeni hobime alışmam ve sürdürmem daha hızlı ve uzun soluklu oldu.

 

 

 

 

İlk başlarda öğlen yaptığım çizimleri akşamları çocuklara gösterdiğimde heyecanlı bakışlarıyla karşılaştım. Onlar da annelerine özenip okuldan gelince hemen boyaları alıp çizim yapmaya başladılar. Zamanla durumu abartıp bir ressamın elinde bulunmayacak kadar bir boya çeşidine sahip oldum. Guaj boya ile yaptım, akrilik denedim, kuru boya, sulu boya karakalem ne varsa hepsini denedim. Bu geniş yelpaze onları heyecanlandıran başka bir unsur oldu tabii. Bu çizim sevdamızı artık o kadar abarttık ki, dolabın üzerinde asacak yer kalmadı. Kağıtlar su gibi biterken, yaptığımız tabloları koyacak yer bulamamaya başladık. Babamız olan biteni şaşkın gözlerle izliyor, çocuklarının okula gitmesine yeni alışan anneyi rahatsız etmemek için pek ağzını açmıyordu.

 

 

Neyse ki bu yeni çizim sevdam hayırlı bir işe bağlandı. Artık çocuklarla yatmadan önce yeni bir aktivite yapmaya başladık. Her akşam onlara hazırladığım üç farklı karakter hakkında konuşmaya başladık. Çizdiğim karakterler kimi zaman üzgün, kimi zaman şaşırmış, utangaç değişik duygu duruma sahip çocuklar ya da hayvanlar oluyor. Hepsinin ayrı hikayesi var. Tabii bu hikayeler hakkında fikir yürütmek çocukların görevi. “Sizce bu karakterin adı ne?”, “Kaç yaşında olabilir?”, “Neden şaşırmış?”, “Niye üzgün?”, “Ne olmuş?”, “Neden otobüs durağında bekliyor?”, “Neden saçları dağılmış?”, “Niçin büyük bir bavulu var?”, “Nereye gidiyor?”, “Nereden geliyor?” gibi...

 

 

 

 

Sorular sorarak karakterler hakkında yeni hikayeler anlatmalarını istiyorum. Bazen çok yaratıcı hikayeler çıkıyor gecenin sonunda. Bazense günlük yaşamdan çok etkilenip hikayelerimiz kısır döngü içinde kalıyor. Bazen iç dünyaları hakkında fikir sahibi oluyorum. Ama her türlü bu aktivite ile her akşam onları çok heyecanlandırıyorum. Her akşam koşarak yataklarına gidiyorlar. E tabii bu da benim işime geliyor. :)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şimdi kendileri karakter çizmeye çalışarak odalarındaki pufa oturup bana sorular soruyorlar. Herkes sırayla oraya oturup bir süreliğine çizer, sonra da yorumcu oluyor. Her gece başka hikayelere yelken açıp bir süreliğine beyin fırtınası yapıyoruz. Bu aslında onları hem yaratıcı olmaya itiyor hem de her geçen gün gelişen düşünme becerilerinin kendileri bile farkında olmadan geliştiriyor.

 

Her gece dosyamdan çıkan ilk kağıdı heyecanla bekleyişleri benim için artık yeni bir heyecan. Uydurdukları hikayeler ise besin kaynağım… Bu oyunun sonuçlarını gördükçe yaratıcı oyunların çocuklara katkılarını merak edip araştırdım. Bu tarz çocuğu geliştiren oyunların onlara katkıları neler, haydi beraber bir göz atalım…

 

-Yaratıcılığı geliştiren oyunlar çocukları daha meraklı bireyler yapar.

-Yaratıcı çocuk enerjiktir, espritüeldir.

-Yaratıcı düşünmek hayatı sorgulamaya sevkeder. Doğrudan bilgileri ezberlemek yerine, bilgileri sorgular.

-Yaratıcı çocuk olaylar karşısında diğer çocuklara nazaran farklı bakış açısına sahiptir.

-Kurallara doğrudan uymak yerine sorgular, sıklıkla düzene uymak istemez.

-Problem çözme yetileri artar.

-Düşünme becerileri gelişir.

-Kendini ifade etme ve empati kurma yeteneği gelişir.

 

Yaptığımız şey yaratıcılıklarını geliştirmek için ufak bir aktivite. Aslında bu işe başladığımda aktivitenin onlar için bu kadar önemli hale geleceğinden ve onları böylesine geliştireceğinden bir haberdim. Şimdi anlıyorum ki, okul öncesi çocuklarda yaratıcılığı perçinleyen drama aslında onlara ne büyük katkılar sağlayacak bir ders.

 

Can sıkıntısından başladığım yeni maceram hiç ummadığım bir fayda sağladı hepimize. Bunun için mutluyum ve galiba anneliğin bu yeni halini artık kabul ettim. Her geçen gün dallanıp budaklanan, farklı şekillerde karşıma çıkan, bazen beni zorlayan, hala geliştirmeye, öğretmeye devam eden, çoğu zaman eğlendiren bu yeni annelik hali yavaş yavaş hoşuma gitmeye başladı bile diyebilirim… Sevgilerimle...

 

Görseller: freepik.com

 

Melis Barçın

 

 

 

04.05.2017

 

 


Yorumlar

Yorum Yap

500