Kendinizi Yansıtan Mekân Tasarım Önerileri

31 August 2018
Lâl DALAY

Lâl Dalay, 11 Eylül 1996 yılında İzmir’de dünyaya geldi. 2014 yılında Tevfik Fikret Anadolu Lisesi’nin bitirdi, lise döneminde Fransızca ve İngilizce eğitimi aldı. 2019 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nü birincilik ile bitiren Lâl Dalay, şu anda yüksek lisans eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde devam etmektedir.

Kendinizi Yansıtan Mekân Tasarım Önerileri

  • 31 August 2018
  • 1033 Görüntülenme
  • YORUM


Kendinizi Yansıtan Mekân Tasarım Önerileri



 İçinde bulunduğumuz yaşam alanlarımızın bizleri yansıtıyor olması, bize içinde kendimizi rahat hissettiğimiz mekânlar sağlar. Neyin bizi mutlu edip bizi yansıttığını en iyi kendimiz biliriz. Bu sebeple dekorasyona başlamadan önce kendinize birkaç soru sormanız gerekir.

 

“En sevdiğiniz şeyler nelerdir?” “Hangi renkleri kendinize yakın hissediyorsunuz?” “Nerede oturmaktan ve vakit geçirmekten hoşlanıyorsunuz?” 


Bunlar kendinize sorabileceğiniz sorulara birkaç örnek olabilir. Bu soruların cevapları size temel bir yön verir ve bu sayede kararlarınızı daha rahat verebilirsiniz. 





Kimi insan için mutfak en çok vakit geçirdiği yer iken, başka biri için çalışma odası evin en çok kullandığı odası olabilir. Bu gibi durumlarda bu çok kullanılan bölgelerde yaşam alanları oluşturmak gereklidir.


İç mekânlarımızda kullanılan renklerin üzerimizdeki etkisi o kadar büyüktür ki; bizim o anki ruh halimizi, psikolojimizi ve davranışlarımızı direkt olarak etkileyebilirler. Kendimize ait alanlar oluştururken bunun önemini unutmamak gerekir. Her rengin ve renk grubunun üzerimizdeki etkisi ve bize verdiği mesajlar farklıdır. Örneğin kırmızı renkle dekore edilmiş bir oda, bize agresif bir ruh hali verebilir. Buna karşın mavi ve tonları, bize soğuk bir atmosfer sağlar ve bu sebeple özellikle soğuk ülkelerde ve kuzey yöne bakan odalarda kullanılması, alanı daha da soğuk hissettirip sizi hüzünlendiren bir atmosfer yaratabilir. Bunun yerine bu gibi odalarda; kırmızı, turuncu, sarı gibi güneşi anımsatan renkler içinizi ısıtıp sıcak, samimi bir atmosfer yaratabilir. Bu bilgiler doğrultusunda çalışma odanız için farklı, yatak odanız için farklı renk paletleri seçebilirsiniz.





Eğer evinizde bir çalışma odası tasarlıyorsanız veya ofisinizde değişiklik arayışındaysanız, renklerin çalışma alanlarındaki etkisi hakkında bilginiz olması şart.

Mesela kırmızı renk, kan akışını hızlandırması ve iştahı açması sebepleriyle özellikle gıda firmalarında tercih edilir. Ciddi ve kurumsal ofislerdense tasarım ofisleri için daha uygun bir tercihtir. 




Kahverengi tonları ise, samimi bir ortam yaratır. Bu sebeple, çalışma alanları ve bekleme salonlarında tercih edilir. Toplantı odalarında ise ciddiyet sağlanması amacıyla kullanımı pek tercih edilmez. Bunun yanı sıra, toplantı alanlarında beyaz kullanımı, temiz ve güvenilir bir izlenim vermek için kullanılabilir.

Gün ışığının enerji verici ve motive edici etkisi ise tasarımınızda bir başka atlanmaması gereken etmendir. Eğer şansınız varsa, çalışma alanlarını güneş alan bölgelerde konumlandırmak ve tuvalet, geçiş alanları, depo alanları gibi fazla zaman geçirilmeyecek alanları daha güneş almayan yerlerde konumlandırmak size alanınızı organize ederken yardımcı olabilir. Tavan pencereleri, asma katlar, cam yüzeyler, size ışığı içeriye almanız konusunda yardımcı olabilir.





Değişikliklere açık olmanız,  aradığınız iç mekâna sahip olmanız için önemlidir. Yaşam alanlarınızda değişiklikler yaparken birçok akımdan yararlanabilirsiniz.

Örneğin; Asya kültürünün Feng Shui felsefesi size iyi bir kılavuz olabilir. Bu felsefeye göre, iç mekânlarda huzurlu atmosferi yakalamanın bir yolu da, suyun eşsiz ferahlık hissini odanıza taşımaktan geçiyor ve akan bir suyun sesi odanızın içinde pozitif bir atmosfer yaratıyor. Mesela, odanızın ya da koridorlarınızın bir köşesine dekoratif su havuzları yerleştirerek bu dinginliği kolayca sağlayabilirsiniz.





Bir başka iç mimari akımı olan “minimalist tasarım” ise belki de hep aradığınız yaşam alanını yaratmanız için gerekenlere uygun bir tasarımdır. Temelde denge üstüne kurulu olan minimalizm; “İç mekânlarınızda ne kadar denge sağlarsanız o kadar rahat hareket edebilirsiniz.” felsefesine uygundur. İlk olarak eşyalarınızı yarıya indirmekle buna başlayabilirsiniz. Ne kadar az eşya, o kadar az dağınıklık. Bunu unutmayın… Klasik büyük avizeler, işlemeli renkli halılar, bu dekorasyon felsefesinde çok dikkatli kullanılmalı ve mümkünse en az sayıda olmalılardır. Göz yormayan, sade bir iç mekân yaratmak için, bazı eşyalarınızı gözden çıkarmak önemlidir.


İç mekânınızda değişiklikler yaparken, “sizin” bu mekânı kullanacağınızı unutmayın ve kendi sevdiğiniz, en rahat kullanabileceğiniz şekilde kararlar verin.



Lâl DALAY

01.09.2018


Yorumlar

Yorum Yap

500