Lâl Dalay, 11 Eylül 1996 yılında İzmir’de dünyaya geldi. 2014 yılında Tevfik Fikret Anadolu Lisesi’nin bitirdi, lise döneminde Fransızca ve İngilizce eğitimi aldı. 2019 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nü birincilik ile bitiren Lâl Dalay, şu anda yüksek lisans eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde devam etmektedir.
Kapıların Endüstriyel Çağda Günden Güne Değişimi
- 31 May 2018
- 922 Görüntülenme
- YORUM
Kapıların Endüstriyel Çağda Günden Güne Değişimi
Geçmişten günümüze baktığımızda her çağ, günümüzün mimarisine faklı şeyler katmış ve var olan mimari elemanların değişmesinde rol oynamıştır. 18. Yüzyıl sonunda başlayan sanayi devrimi ve bunun takibinde yaşanan endüstriyel çağ da yeni keşifler, modernleşen ve günümüzdeki haline yaklaşan şehir yaşamı ile günümüz mimarisine bu şekilde katkı sağlamıştır.
Kapı ve pencereler, kentleşme öncesi çağlardan beri benzer amaçlarla kullanılmıştır. Fakat boyutları, tipolojileri, malzemeleri ve yerleri değişikliğe uğramıştır. Bu değişimlerde hava koşullarının, coğrafya değişiminin ve sanayi devrimi gibi akımların rolü büyüktür.
İnsan faktörü her zaman mimari elemanların değişiminde etkili olmuştur. Bu dönemdeki kapı, pencere gibi açıklıkların diğer dönemlere kıyasla bu kadar değişikliğe uğramasın sebebi de yine insan faktörüdür.
Sanayi devrimi ile seri üretim başladıktan sonra, asansörler ve elektrik gibi yeni teknolojiler keşfedilmiş ve insanlar, şehre göç etmeye başlamıştır. Aynı dönemde şehre göç ile birlikte şehrin artan nüfusu, varlıklı sınıfın kenti terk edip banliyö bölgesine taşınmasına yol açmıştır. Bu sebeple mimari açıdan incelenecek iki farklı bölge oluşmuştur. Tüm bu değişikliklerin mimaride de değişikliğe sebep olması ise kaçınılmaz bir durum olmuştur. İnsanlar kalabalıklaşan kent hayatında konutlaşma çözümleri aramış ve her arayışta ortaya farklı tipolojiler çıkmıştır.
Bu farklı konut tiplerini incelediğimizde, genel olarak evlerin cephelerinin daha da daraldığını gözlemliyoruz. Çünkü; şehir, gitgide kalabalıklaşıyor ve kısıtlı alana daha çok insan nasıl sığdırılır kaygısı yaşanıyordu.
Bu dönemin ilk tipoloji örneği olan, kentlerde inşa edilen ve sırt sırta konumlandırılan apartman benzeri konutlardı. Bu tipolojideki açıklıkları incelediğimizde, diğer dönemlerden farklı olarak binanın sadece bir girişi vardı. Giriş cephesine yerleştirilen pencereler dışında iç mekânlarda çapraz havalandırma mümkün değildi.
İkinci olarak, “Tenementler” bu döneme ait başka bir konut türüydü. Bu tipolojide de yine diğerine benzer olarak sadece bir giriş olduğunu görüyoruz ama bu sefer dar bir koridordan alana giriş sağlanıyordu ve bu hol, diğer örneklerde daha da darlaşmaya devam ediyordu. Bu dönemde evin faklı cephelerinde pencereler olması bir lüks niteliğindeydi.
Bu çağda New York tipi Tenementlere baktığımızda, planların organizasyonu avlu alanını en aza indirgemeye odaklıydı. Bu sebeple binanın iki yanında hava şaftları açılıp o alanlara pencere konumlandırılarak iç mekânları havalandırma çözümleri ortaya çıktı. Bu dönemde temiz hava eksikliği, çok büyük bir sorundu çünkü küçük bir odada tüm aile birlikte yaşıyordu ve hastalıklar havasızlık nedeniyle kolay bulaşıyordu.
Diğer tarafta, banliyöye taşınan varlıklı sınıf, sanayi devrimi başlamadan önceki şehir evi tipolojisine benzeyen iki katlı binaları inşa etmeye başladı. Ön cephelerin bu tipolojilerindeki yapılarına baktığımızda, her misafir odasına yerleştirilen bir “cumba” görülüyordu. Bu tipolojide yer sorunu olmadığı için kapılar ve pencereler şehirdekilerden daha büyüktü.
Pencerelerin sadece hava sirkülasyonundan daha fazla amacı vardır, arka cephedeki açıklıklar çoğunlukla bir bahçe alanına bakıyor ve bazı durumlarda evin birden fazla girişi olabiliyordu. Ayrıca kadının evde kalması ve erkeğin işe, şehir tarafına gitmesiyle birlikte ev ve kadınların ilişkisi artamaya başladı. Pencere üreticileri, pencerelerini reklamlarında kadın için ideal bir pencere olarak tanıtıyor ve bunu bir reklama çeviriyordu
Sanayi Devrimi ile yapılan kapı ve pencerelerin modeli de sanayileşmişti. Metalin farklı türleri, cam çeşitleri ve farklı üretim teknikleri kullanılmaya başlanmıştı. Artık camlar bombeli yapılabiliyor ve insanlar istedikleri kapı ve pencere tiplerini katalogdan seçebiliyordu.
Sonuç olarak, sanayi dönemindeki açıklıkları incelediğimizde, kentlerdeki artan nüfusun konut tipolojileri için farklı çözüm ihtiyaçları doğurduğu ve açıklıkların şehirlerde daha dar ve sınırlı olmasına rağmen, banliyöde, lüks malzeme ve seri üretim teknolojileri açısından değişmeye devam ettiğini görüyorduk.
Lâl DALAY
01.06.2018