Lâl Dalay, 11 Eylül 1996 yılında İzmir’de dünyaya geldi. 2014 yılında Tevfik Fikret Anadolu Lisesi’nin bitirdi, lise döneminde Fransızca ve İngilizce eğitimi aldı. 2019 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nü birincilik ile bitiren Lâl Dalay, şu anda yüksek lisans eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde devam etmektedir.
İç Mimaride Eskiye Dönüş - Gotik Çağ
Tarihte insanlar, her konuda, hep bir yenilik arayışı içinde olmuşlardır. Bunun sebebi, sorunlara çözüm üretmek için bir yöntem geliştirmek olarak görülebilir. Mimaride ve tasarım dallarında da yenilik arayışı, yeni dönemlerin ve stillerin başlamasını sağlamıştır. İnsanlar yüzyıllardan beri her çaresiz kalışlarında ve yeni bir şey yaratamaz hale gelişlerinde, eskiye dönüp bakarlar.
Sanayi devriminin gündeme gelmesiyle de bilinen Viktorya döneminde; insanlar büyük bir yokluk ve açlık çekmişlerdir. Bu dönemin getirdiği sanayileşmiş yapıyı reddeden çeşitli grupların ortaya çıkması, kaçınılmaz bir sonuç olmuştur. Bu gruplardan bazıları çareyi Rönesans çağlarına dönmekte bulacaklarını savunmuş, bazıları çözümün yunan mimarisinde olduğunu bazıları ise gotik çağda olduğunu düşünmüşlerdir. Özetle, her grup çözümü başka bir geri dönüşte bulmuştur.
Ben bu yazımda sizlere Gotik çağdan, Viktorya dönemindeki geri dönüşteki ele alınışından ve günümüzde yaşadığımız alanlara nasıl uyarlanabileceğinden bahsedeceğim.
İlk olarak, Gotik mimariyi diğer dönemlerden ayıran özellikler, kendini oldukça belli ederler. Bu yapılar, sivri kemer sistemiyle oluşturulmuş “Portal” adı verilen kocaman girişleri, Büyük renkli camlarla süslü yuvarlak, gül şeklini anımsatan pencereleri ile öne çıkan yüksek yapılardır.
Fakat bu mükemmel uyumu yaratan mimari elemanların en önemli özelliği, sadece dekoratif özellikte olmayıp, aynı zamanda yapıyı ayakta tutan sistemler oluşlarıdır. Bu sayede geniş iç alanlar yaratılır ve yüksek yapılar inşa edilir.
Örneğin; gotik çağın başlangıcında taştan yapılma büyük duvarların üzerinde, pek de büyük bir açıklık yaratamazlarken, ilerleyen dönemlerde oyma taşlardan yapılan dekoratif ayrımlar ile görkemli bir pencereyi küçük parçalara bölerek hem duvarda geniş bir açıklık yaratılmasını sağlamış, hem de Gotik mimarinin en önemli dekoratif özelliklerinden birini yaratmayı başarmışlardır.
Başka bir belirgin özellik ise Gotik çağda iç mekanlarda çok fazla eşyanın bulunmamasıdır. Bunun ana sebeplerinden biri, kalelerinde yaşayan lordların çok fazla yer değiştiriyor olmasıdır. Bu sebeple, bu dönemdeki eşyaların; bir yandan dönemin mimarisini yansıtırken, öte yandan taşınmaya elverişli olması gerekmekteydi. Örneğin; sandalyelerin alt kısımları sandık görevi görecek yapıda, sırt kısmı ise oldukça yüksek, mimariyi anımsatacak yapıdaydı.
Viktorya dönemindeki Gotik çağa dönüş isteğiyle oluşan iç mekanlar ise; Gotik kılıfı geçirilmiş modern, endüstriyel mekanlar olarak adlandırılabilir. Bunun sebebi üstünden yıllar geçtikten ve yeni şeyler keşfedildikten sonra geriye dönmenin o kadar da kolay olmaması olabilir.
Sanayi devriminin ardından ev eşyaları artık herkesin evinde bulunabilecek ucuzlukta olmaya başlamıştır ve özel tasarım ürünler olmaktan çıkmıştır. Bunun yanı sıra, Gotik çağda bulunmayan kumaş kaplama tekniği ve rahatlığa verilen önemde artmıştır. Yani artık her şey eskisi gibi değildir.
Bu dönemde daha önce de bazılarını belirttiğim en temel özellikler iç mekan dekorasyonunda kullanılmıştır; fakat bu ana özellikler anlamlarını yitirerek sadece dekoratif amaçla kullanılmışlardır.
Eskiden binayı ayakta tutmak için kullanılması zorunlu olan bu yöntemler artık teknolojinin de gelişmesi ile gereklilikten çıkıp süs amaçlı kullanılmışlardır. Aynı zamanda eşya sayısı artmış, Gotik stilde görülen sandalyeler, rahatlık ön plana alınarak kumaşla kaplanmaya başlamıştır.
Günümüzde ise Gotik çağın en müthiş özelliklerinden olan vitray camlar ile iç mekanlarımızda renkli ışık oyunları yaratarak belki de kendimizi modern dünyadan uzaklara götürecek masalsı atmosferler oluşturabiliriz.
Tabii ki Viktorya döneminde de yaşandığı gibi, hayatımızdaki tüm yenilikleri yok sayarak yaşamamız mümkün değildir. Fakat kendimizden eklentiler yaparak iç mekanlara yani bir stil getirebiliriz ve Gotik ile modern hayatın özelliklerini birleştirebiliriz.
01.03.2017