Lâl Dalay, 11 Eylül 1996 yılında İzmir’de dünyaya geldi. 2014 yılında Tevfik Fikret Anadolu Lisesi’nin bitirdi, lise döneminde Fransızca ve İngilizce eğitimi aldı. 2019 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nü birincilik ile bitiren Lâl Dalay, şu anda yüksek lisans eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde devam etmektedir.
Bauhaus, 1919'da Almanya’nın Weimar şehrinde, mimar Walter Gropius tarafından kurulan bir okuludur. Teorik eğitimin yanı sıra uygulamaya da öncelik veren bir eğitim sistemine sahiptir. Sanayi devrimi ile oluşan seri üretim anlayışına hem fonksiyonel hem de estetik ürünler ile ayak uydurmayı amaç edinmiştir. Bauhaus akımı; sanat ile zanaatı tek çatı altında toplamıştır. Resim, heykel gibi çeşitli sanat dalının yanı sıra; şehir planlama ve endüstriyel tasarım konularında da eğitim vermektedir. Aynı çatı altında çeşitli zanaatlara yer vererek öğretirken bir yandan öğrencilerinin çok yönlü ve sanatsal yeteneklerini de güçlendiren bir anlayışa sahiptir. Günümüzde tasarlanan modern çalışmaların ve mimari yapıtların çoğunluğu Bauhaus’un prensiplerini temel alır. Bauhaus anlayışının hâlâ devam etmesinin sebeplerinde biri ise seri üretime uygun “Herkes için tasarım” anlayışını amaç belirlemiş olması ve uluslararası bir dil oluşturmuş olmasıdır.
Bauhaus anlayışının sanattan günümüz mobilyalarına ve mimarisine her alanda izlerini sıklıkla görmekteyiz aslında. Açık mutfak anlayışından modern mobilyalarımıza, alışık olduğumuz tasarım standartlarının temelleri 100 yıl önce bu okulda atılmıştır. Bize şu anda normal gelen pek çok şey temeline bakıldığında Bauhaus hareketine dayanmaktadır. Weimar’da Haus am Horn evi, George Muche tarafından Bauhaus okulunun sergi evi olmak amacıyla tasarlamıştır. Özellikle mutfak tasarımında temizliği kolay yüzeyler yaratılmış ve kolay temizlenebilir malzemeler kullanılmaya dikkat edilmiştir. Raflar ve dolaplar ulaşılabilir yükseklikte konumlanmış ve günümüz mutfağına kadar bu anlayış süregelmiştir.
Bauhaus'un temel prensibi formun işlevi takip etmesi üzerine kurulmuştur. Bu sebeple tasarımlar genellikle güzellik kaygısındansa önce işleve, pratikliğe ve kullanışlılığa önem verilmiştir. Bauhaus tasarımları dönemin süsleme anlayışından arınmış, temiz çizgiler, pürüzsüz yüzeyler ve geometrik şekillerin kullanımı ile öne çıkmaktadır. Tasarım dilinin yanı sıra o zamanlar yeni ve devrim niteliğinde olan malzemeleri de kullanmışlardır. Boru şeklindeki alüminyum, cam, kontrplak ve plastik bu yeni malzemelerden bazılarıdır.
Tasarımcıların yeni malzemeye ve teknolojiye oldukça açık oldukları bu dönemde bazen de hiç beklenmeyen yerlerden ilham almışlardır. Örneğin bisiklet yapımında kullanılan alüminyum boruların mobilyada kullanımı bunlardan bir tanesidir. Bu malzeme Marcel Breuer’ın Wassily Chair'ı da dahil olmak üzere popüler Bauhaus tasarımlarında kullanılmış ve hafifliği ve şekil alabilir yapısı ile tasarımlara büyük bir yenilik kazandırmıştır. Mies van der Rohe tarafından tasarlanmış Barselona Sandalyesi ise bir başka ismi Bauhaus ile anılan ünlü mobilyadır ve benzer şekilde alüminyum boru ve deri malzemeler kullanılmıştır. Bu sandalye, Knoll mobilya firması tarafından hâlâ üretilmektedir ve genellikle günümüzde modern tasarımlı ofislerde yer almaktadır.
Bauhaus hareketinin, mobilya alanında belki de en önemli örneklerinden biri de, temiz çizgileri, modernist tasarım anlayışı ile ünlü Florence Knoll’dur. Knoll’un çalışmaları arasında tekstil, iç mimari tasarımlar, mekân planlama, mobilya tasarımı ve mimari yer almaktadır. Tasarım sürecinden bahsederken Knoll, “Tasarımları mimari parçalar olarak düşünürüm.” şeklinde kendini tasarım aşamasını açıklamıştır. Günümüzde hâlâ Knoll mobilya firması üretime devam etmektedir. Bu da Bauhaus anlayışının eskimeyen dilinin bir açıdan kanıtı niteliğindedir.
Bauhaus’un hem mimariye hem de iç mimariye etkisine baktığımızda ise sadeliği ve işlevselliği birleştiren tasarımlar görmekteyiz. Açık ev planı, açık mutfak anlayışı, geniş bant pencereler ve açıklıklar, çok amaçlı mekanlar, çatı bahçeleri ve pilotis adı verilen kolonların üzerinde yerden kaldırılmış yapılar Bauhaus ile başlayan modern mimarinin adeta birer sembolleridir.
Kısaca Bauhaus akımı, herkesin daha uygun fiyatlara iyi tasarımlara ulaşmasını ve fonksiyonelliğin ön planda olmasını amaçlamış ve bunu sanattan, mobilya tasarımına ve hatta şehir bölge tasarımına kadar çeşitli dallarda uygulamıştır.
Günümüzde Bauhaus anlayışı ile yapılan dekorasyonlarda sıklıkla beyaz, asal renk ve temel geometrik şekillerin hâkim olduğunu, bunların yanı sıra ise ünlü Bauhaus mobilyalarının yer aldığını görmekteyiz. Temizliğin ve titizliğin daha da gündemde olduğu bu dönemde modern tasarımcıların çoğunun temizlik hastalığı düzeyinde titiz olduğunu ve bezemesiz tasarımlar ve kolay temizlenebilir malzemeler ile tasarımlar yaparak hijyen düzeyini de arttırmayı amaçladıklarını da kesinlikle söyleyebiliriz. Siz de evinizde sadeleşmeye giderek, süsten uzak, temiz çizgilerin hâkim olduğu mekânlar yaratabilirsiniz.