Merhaba!

30 November 2016
K. Ulaş BİRANT

Yard. Doç. Dr. Kökten Ulaş BİRANT 1977, İzmir doğumludur. Liseyi Bornova Anadolu Lisesi'nde bitiren Dr. Birant, Dokuz Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini tamamlayarak görev yapmaya başladı. Profesyonel hayatında yazılım mühendisliği, proje yönetimi ve halkla ilişkiler konularında çalışmakta, çeşitli sivil toplum örgütlerinde faal görevler üstlenmekte ve Özel Sahne Tozu Tiyatrosu Actor Club bünyesinde sahneye çıkmaktadır.

Merhaba!

  • 30 November 2016
  • 1156 Görüntülenme
  • YORUM

 

Merhaba!

Öncelikle beni okuduğunuz için teşekkürler... İnsan kendini çok yalnız hissediyor  bir yazı yazmaya çalışırken. Tek başınıza yazıyorsunuz ve en önemli hislerden birisi şu; “Ben burada ne yapıyorum?” Bu hissi de ortadan kaldırmanın en iyi yolu, sizi birilerinin okuduğunu, yani dinlediğini düşünmek.

Aslında yeni dünyanın teknoloji ile birlikte getirdiği avantajların bir karşılığı da bu. “Ben burada ne yapıyorum?” Teknoloji ile birlikte artık “fazla”, “uzak”, “heyecanlı”, “dostane”, “karlı” ve bunlara benzer tüm sıfatların anlamları değişti. Artık gelişen teknoloji ile birlikte, eskiden “fazla” dediğimiz hiçbir şeyin “gerçekten” fazla olmadığını görmeye başladık. Eskiden yazdığınız bir mektup ile sadece bir kişiye ulaşabilirken, şimdi yazdığınız bir blog yazısı ile binlerce kişiye ulaşabiliyorsunuz. Yazdığınızı gazetede basmanız; binlerce kişiye ulaşmanız, gazetenin okuyucu kitlesine ulaşmanız, belirli bir profile hitap etmeniz anlamına gelirken, şu anda bir sosyal medya mesajı milyonlarca insana, binlerce profile ulaşabiliyor. Böylece ulaşabilme durumu geçmiş yıllara göre çok farklı bir boyut kazanıyor. “Çok” insana ulaşmak dediğimizde de, “çok” kelimesi bambaşka bir anlam, bambaşka bir içerik kazanıyor.

Elbette bu avantajlı durumun dezavantajlar getiren bir sorumluluğu da var. Bir gazeteye yazmaktaysanız, yazarlık eğitimi, tecrübesi, kontrol mekanizmaları, basımı ve elbette dağıtımı bulunmaktaydı. Ancak artık herhangi bir mesajın ne bilgisinin doğruluğu, ne yazım şeklinin doğruluğu, ne de yayınlanmasının doğruluğunu incelemek, denetlemek mümkün değil. Size ulaşmayı isteyen, sizin aktarımlarınıza ulaşmayı isteyen herkesin ulaşabileceği bir mecra var. Bunun için yollarınız sınırsız olmasa da, eskisi kadar sınırlı değil. Ayrıca herkesin her bilgiye hızla erişebildiği bir ortamda, yazdıklarınızın doğruluğuna okurları inandırmak ve belki de yazmaya devam etmek çok zor.  Çünkü artık herkes yazabiliyor. O zaman rekabet artıyor. Herkes yazabiliyorsa, kimi okuyabiliriz? Veya herkes yazacaksa, kim okuyacak? Ve daha da önemlisi; Neden okuyacak?

İşte bu sorular çerçevesinde yeni bir maceraya başlıyoruz. Madem ki bu bir giriş yazısı, ilerleyen aylarda burada neler bulacaksınız, bununla başlayalım. Temel olarak konumuz, yeni teknolojiler üzerine olacak. Yeni teknolojilerin gelişim fikri, hayatımıza kattıkları ve nereye doğru yol aldıkları konusunu tartışacağız. Konularımız; genellikle o ayın güncel, haberlere konu olmuş başlıkları, gelişmeleri olabileceği gibi bir süredir tartışılan başlıklar da olabilecek. Elbette konuları tek boyutuyla değerlendirmeyip, çıkış noktaları, gelişmeleri, farklı anlamları, yönetimsel ve felsefi karşılıklarının da üzerinde çalışacağız.

Bunun dışında yenilikler konuşacağız. Gelişen teknolojinin ve değişen yaşam tarzının getirdiği yönetim değişikliklerini, davranış değişikliklerini, yeni organizasyonları, yeni düşünce şekillerini, gelişmenin nedeni olmuş veya sonucu olmuş fikirleri konuşacağız.

Kısacası ileride olanların bildikleri, güncel olanların duydukları, heyecanlıların bilmesi gereken konuların felsefesini ve somut değerlerini ortaya koyacağız. Umuyorum ki, uzun soluklu bir maceranın ilk adımını atıyoruz. Ve elbette tüm diğer adımlarımızın en zorunu atmış bulunuyoruz...

Bir başka deyişle ve kısaca;

Merhaba... 

Yrd. Doç. Dr. Kökten Ulaş BİRANT

 

K. Ulaş BİRANT

11.12.2016


Yorumlar

Yorum Yap

500