Yard. Doç. Dr. Kökten Ulaş BİRANT 1977, İzmir doğumludur. Liseyi Bornova Anadolu Lisesi'nde bitiren Dr. Birant, Dokuz Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini tamamlayarak görev yapmaya başladı. Profesyonel hayatında yazılım mühendisliği, proje yönetimi ve halkla ilişkiler konularında çalışmakta, çeşitli sivil toplum örgütlerinde faal görevler üstlenmekte ve Özel Sahne Tozu Tiyatrosu Actor Club bünyesinde sahneye çıkmaktadır.
Her Yerdeler...
Sosyal medyanın da yaygınlaşması ile çok duyulan bir söz var;
“Bilgilerimizi topluyorlar.”
Aslında çok karmaşık bir durum değil. Bu nedenle de herkesin bu konuda bir fikir geliştirmesi kolay oluyor. Bilgisayarımız (ve daha önemlisi sürekli cebimizde bulunan, adına nedense halen “telefon” dediğimiz küçük bilgisayarlar) yaptığımız çalışmalarla ilgili sürekli olarak bağlı bulunduğu ağlara veri yolluyor. Özellikle telefonumuzda bulunan birçok sensör, bulunduğumuz yerden, hareket hızımıza, kaçıncı katta bulunduğumuza kadar birçok veri toplayabiliyor. Bu bilgiyi de paylaşmasına izin verdiğimiz her yere gönderiyor.
Bu bilginin üzerine bizlerin bilerek ve isteyerek paylaştığı bilgi de eklenince insanın standart bilgi düzeyi ile anlayabileceği seviyenin üzerine çıkıyor, “komplo üretme” seviyesine varıyoruz. Doğal olarak “biraz bilgi” üzerine “düşük tecrübe” ve “fazlaca film” eklenince leziz mi leziz komplolarımız olabiliyor. Bunu destekleyecek birkaç tane örnek de yaşadık mı, bu da kreması oluyor. Elbette, burada örneklerin görülmesinde, “insanın aldığı bilgiyi yorumlamasının ancak kendi algı penceresi ile sınırlı olduğu” gerçeğini de mutlaka hesaba katmak gerekli.
Peki, bilgimizi toplamaları kötü bir şey mi?
Elbette. Birisinin her yaptığını not eder, her konuşmasını dinler, her hareketini takip ederseniz, eğer yasalarla korunan bir göreviniz yoksa, suçtur. Ayrıca yasal olmamasının yanında ahlaki olup olmadığı bile tartışılır.
Ancak burada 2 konu devreye girer.
Birincisi; bilgilerimiz bireysel olarak mı saklanıyor, yoksa bir istatistiğin parçası mı oluyoruz? Elbette bu durumda bile etik tartışması devreye girecektir. Ancak bireysel olarak verilerinizin saklanmadığı veya teknik terimi ile “profillenmediğiniz sürece” çok da sorun olmayabilir. Sonuçta elde edilen veriler insan doğasının anlaşılmasına (gerçi burada “müşteri” terimi daha uygun ama sonuçta müşteri de insan tanımı altındadır.) fayda sağlayacaksa, neden olmasın diyebiliriz. Yolda, okul harçlığını çıkartmak için çalışan anketör gence verdiğimiz bilgiden fazlasını vermiyorsak ve bir bilimsel çalışmaya destek sağlayacaksa, neden olmasın.
İkincisi; bilgilerimizi topluyorlar da, bunu bize rağmen mi yapıyorlar? İnternet veya mobil uygulama havuzundan birçok fayda sağlıyoruz. Elbette alınan her hizmetin bir ücreti, karşılığı olması gerekiyor. Elde ettiğimiz faydaları alırken sorgulamıyoruz. Ancak bedelini ödemeye gelince, etik değil mi? Peki etik olan ne? Bir hizmet almak, ancak öncesinde anlaşılmış bedeli ödeme sırası gelince bunu ödememek mi? Peki bu durumda hırsızlıktan ne farkı kalıyor?
Bilgilerimizi toplayan binlerce uygulama kullanıyoruz.
Facebook kullanıyorsunuz ve sürekli aynı cümle; “Facebook bilgilerimizi topluyor...”. Evet. Topluyor. Aklınıza gelen veya gelmeyen birkaç tanesini sıralayalım; “Sevdiğiniz (ve sevebileceğiniz) dizileri”, “Seyahat periyotlarınız (ve dolayısıyla ne zaman yeni bir seyahat planlayacağınızı)”, “Kimlerle arkadaş olduğunuzu (ve çevrenize etki potansiyelinizi)”, “Ne zaman (ve nereye) gittiğinizi”. (Hatta korkutucu ve yakın zamanda bir güncelleme ile düzeltildi ancak telefonunuzu kullanmıyorken bile yanında konuştuklarınızı (Dikkat ederseniz, telefonu kullanırken yaptığınız konuşmayı zaten takip edebiliyor.)). Korkutucu değil mi? Peki bunları yapması için biz izin vermiyor muyuz? Veya bu bilgilerle biz beslemiyor muyuz? Sevdiğiniz diziyi, gezi fotoğraflarınızı, “Ben sıkıldım”larınızı, “Burası çok cool”larınızı, siz paylaşmıyor musunuz? Öyleyse bunları paylaşırken iyi; ancak paylaştıklarınız bir istatistiğin parçası olunca kötü...
Aslında daha güzeli de var; Swarm – Foursquare. Bilmeyenler için kısaca açıklamış olalım; Cep telefonunuza küçük bir uygulama yüklüyorsunuz. Gitmek istediğiniz veya o sırada bulunduğunuz mekanlarla ilgili insanların yorumlarını okuyabiliyorsunuz. Ayrıca bir yerde bulunduğunuzu uygulamaya söylerseniz, size küçük indirimler veya hediyeler de sunuyor. Konuyu anlamışsınızdır. “Nerede olduğumuzu, nereden yolculuk yaptığımızı, nereyi beğendiğimizi, hep takip ediyorlar...” Buna “takip ediyorlar” denmez. Buna “Ben herkese yayıyorum” denir. Ayrıca bu konu “bir telefon aldım ve bunu yapmaya başladılar” da değil. Uygulamayı bilerek, isteyerek, hem de karşılığında hiç bir ücret ödemeden ediniyorsunuz. Bu sayede arkadaşlarınıza hava atıyor, bir mekana gitmeden önce hakkında bilgi ediniyor, bir yerde toplanmanızı destekleyebiliyorsunuz. Bir başka deyişle, fayda sağlamıyor da değilsiniz... Peki faturayı ödemeye gelince mi, yemeği beğenmediğiniz aklınıza geliyor?
Son bir örnek de, doğrudan yazılım satın almasından gelsin. Yaşı uygun olanlar hatırlayacaktır. Microsoft Internet Explorer ürününü satardı. Bu sayede internette dolaşabilirdiniz. İnternet tarayıcı olarak adlandırılan ürünü satın almanız gerekirdi. (Hatta ondan da önce Netscape Navigator’u belki hatırlarsınız ama daha da geriye gitmeyelim.) Şimdi Google Chrome ürününü çıkarttı ve herkes ücretsiz ve hızlı bu ürünü tercih etti. Küçük bir farkla. “İnternet tarayıcınız, kullanım deneyiminizi arttırabilmek için kullanım verilerinizi işlemek istiyor.” (Şu anda tüm tarayıcıların aynı şeyi yaptığını biliyorum.) Ancak neden o zaman, “Parası neyse veririm, sonuçta ürün alıyorum. Ama ücret yerine bilgilerimin işlenmesi bedelini ödemek istemiyorum” demiyorsunuz?
Aslında hiç kimse verilerinin kullanılmasını dert ediyor değil. Herkes bu konuyu çay sohbetlerinin, rakı masalarının bir parçası yapmaktan mutlu. Zira kullandığınız ve verilerinizi toplayan her uygulamanın alternatifi mevcut, sosyal medya ise siz yayınlamadığınız veya sisteme girmek istemediğiniz sürece sizi dahil edemiyor. Siz yeter ki şuna karar verin; her yaptığınızı herkese söylemekten ne zaman vazgeçeceksiniz?
Selamlar, Saygılar...
K. Ulaş BİRANT
01.11.2017