Işık Teoman, İzmir’de doğdu. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun oldu. Mesleğe 1977 yılında Yürüyüş dergisine katkılar koyarak adım attı. Profesyonel anlamda gazeteciliğe 1981 yılında Türk Haberler Ajansı’nda başladı. Hürriyet gazetesinde, Anadolu Ajansı’nda görev yaptıktan sonra Milliyet gazetesinin İzmir bürosunda gazeteciliğin her branşında görev aldı. Kuruluşunda yer aldığı İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZULAŞ’ta basın danışmanlığı görevinde bulundu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde, “Tanıtım Birimi”nin başına getirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden olan TANSAŞ’ın Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü’ne atandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı oldu. Konak Belediyesi şirketlerinden KONBEL’de basın danışmanı olarak çalıştı. Konak Belediyesi basın danışmanı oldu. Konak Belediyesi’nde yayın koordinatörü ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Üç ayda bir yayınlanan Kent Konak KNK isimli kültür, sanat, spor, tarih konularını içeren derginin yayın koordinatörlüğünü ve sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yürüttü. Ayda bir çıkan Konak Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü görevinde bulundu. Şu anda Ayvalık Belediyesi’nde basın danışmanı olarak görevini sürdürüyor.
UNESCO Dünya Tarihi Miras Listesine Aday
Sahip olduğu 700 yıllık servi ağaçlarıyla insanın içini ürperten Cumalıkızık Köyü, UNESCO dünya tarihi miras listesine aday önemli bir kültür mirası...
Köyün girişine geldiğinizde meydana sıralanmış tezgahlardan fırından yeni çıkmış ekmek kokusu genzinize doluyor. Kadınların pişirdiği gözlemelerden yayılan kokular ise tok insanda bile açlık hissi uyandırıyor. Tarihi meydanda görkemli bir şekilde boynunu göğe uzan asırlık çınar ağacı konukları karşılıyor. Köyün girişindeki tarihi mezarlık gömüye kapatılmış. 700 yıldan daha eski olduğu anlaşılan ve eski yazıların ağırlıkta olduğu mezar taşlarının sıralandığı gömü alanında mermer kullanımı yasaklanmış. Köyün girişinden, ara sokaklara kadar uzanan eski yapıların hemen hepsinin önünde kadınlar gelip gidenlere bir şeyler satmaya çalışıyor. Kimi odun ateşinde pişirdiği ekmeğini, kimi güneşte olgunlaşmaya bıraktığı rengarenk kavanozlara doldurulmuş reçellerini, kimisi de dağlardan toplayıp kuruttuğu mis kokulu otlarını…
Köyün içine girişi önlemek için okul ve hemen karşısındaki arsa otopark olarak kullanıma açılmış. Ancak bu yasağa köyde yaşayan vatandaşlar pek uymuyor. Fotoğraf çekmek isteğiniz özellikli bir tarihi binanın önüne park eden son model bir araç ile tezat görüntü oluşturuyor. Bu nedenle birçok binanın fotoğrafını çekemiyoruz. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini oluşturan ve içlerinde hala yaşamların sürdürülebildiği evlerin olduğu, özgün yapısıyla günümüze kadar bir açık hava müzesi gibi ulaşabilmiş, tarihi-doğal-kültürel değerleri ile koruma altına alınan, UNESCO dünya tarihi miras listesine aday olan Cumalıkızık Türkiye’nin ve dünyanın önemli bir kültür mirası, Bu 700 yıllık Osmanlı Köyü’nden söz ediyorum. Cumalıkızık’ta kadınlar önemli bir projeye el atmışlar Cumalıkızık Kadınları Eğitimi Dayanışma ve Kalkındırma Derneği köyün girişindeki binasında, pansiyonculuk da yapıyor. Kahvaltı dahil geceliği 30 lira ve sudan ucuz. Dernek üyesi kadınlar gün boyunca gözleme, kahvaltı, ev ürünleri ve reçellerin satışını binasının önünde yapıyor. Tezgahta reçeller, mis gibi kokan cevizli ekmeler, erişteler, kurutulmuş otlar, tığ ile işlemiş elişleri alıcı buluyor.
Bursa’nın koruma altına alınmış birkaç köyünden biri olan ve uluslararası örgütler tarafından da sahiplenilmiş olan Cumalıkızık, Bursa’nın merkezine on kilometre uzaklıkta. Biz İzmir’den gittiğimiz için uzun bir yolculuktan sonra köye ulaşabildik. Yollarda kahvaltı dışında pek mola vermediğimiz için sabah saat altıda başladığımız yolculuğumuzu onbir gibi Bursa merkezde sonlandırdık. Kent merkezinde vakit geçirdikten sonra öğle yemeğinde çiğ börekler ile karnımızı doyurduk. On dakikalık bir yolculuğun ardından Cumalıkız’a ulaştık. Aracımızı otoparka bıraktık. Köyün girişindeki mezarlıktan gelip gidenleri selamlayan yaklaşık 700 yaşındaki servi ağaçları insanın içini ürpertiyor. Adımınızı attığınız anda teknolojiden, sanayiden, asfalttan, betondan, kent gürültüsünden, korna sesinden uzaklaşıyorsunuz. Bir anda 700 yıllık geçmişe sahip bir köy yaşamının içine dalıyor insan.
Gün boyu her sokağından birkaç kez geçtiğimiz Cumalıkızık Köyü, 700 yıl önce yapıldığı gibi ayakta duruyor. Dar sokaklarında kaldırım yok. Çünkü araç trafiğinin bulunmadığı bir köyde 700 yıl önce yayalara kaldırım yapmayı düşünecek değil ya! adamlar… Kış nedeniyle akşam saat dört gibi hava kararmaya, ovadan esen sıcak rüzgar yerini insanın içini üşüten hava ile değiştirirken, tezgahlardaki ürünler, kadınlar tarafından büyük kovalara doldurulup evlerine taşındı bile. Öğlen saatlerinde sokaklarında yüzlerce insanın yürüdüğü Cumalıkızık bir anda sessizliğe büründü. Sokak lambalarının yanmasıyla birlikte de tüm köyün üzerine karanlığın yanında hüzün de çöktü. Saatler altıyı gösterdiğinde el ayak çekildi, eski yapıların pencerelerinden lambaların zayıf ışıkları açık kalmış perdelerin ardından sokağa yansıdı. Rüzgar hızını artırdı, mezarlık servileri görkemli gövdeleriyle sallanmaya başladı. 700 yılık ahşap kapılara birer birer kilit vuruldu; ertesi gün başlayacak olan yeni güne “merhaba” diyene kadar.
Işık Teoman
11.11.2016