Molivos ve Şirince

31 January 2018
Işık TEOMAN

Işık Teoman, İzmir’de doğdu. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun oldu. Mesleğe 1977 yılında Yürüyüş dergisine katkılar koyarak adım attı. Profesyonel anlamda gazeteciliğe 1981 yılında Türk Haberler Ajansı’nda başladı. Hürriyet gazetesinde, Anadolu Ajansı’nda görev yaptıktan sonra Milliyet gazetesinin İzmir bürosunda gazeteciliğin her branşında görev aldı. Kuruluşunda yer aldığı İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZULAŞ’ta basın danışmanlığı görevinde bulundu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde, “Tanıtım Birimi”nin başına getirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden olan TANSAŞ’ın Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü’ne atandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı oldu. Konak Belediyesi şirketlerinden KONBEL’de basın danışmanı olarak çalıştı. Konak Belediyesi basın danışmanı oldu. Konak Belediyesi’nde yayın koordinatörü ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Üç ayda bir yayınlanan Kent Konak KNK isimli kültür, sanat, spor, tarih konularını içeren derginin yayın koordinatörlüğünü ve sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yürüttü. Ayda bir çıkan Konak Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü görevinde bulundu. Şu anda Ayvalık Belediyesi’nde basın danışmanı olarak görevini sürdürüyor.

Molivos ve Şirince

  • 31 January 2018
  • 1241 Görüntülenme
  • YORUM


Molivos ve Şirince




Paralı ve Parasız Otopark…



Binlerce zeytin ağacı ile ünlü Ege Denizi’nin üçüncü büyük adası Midilli’ye üç kez gittim. İlk gittiğimde iki gün, sonra dört gün, geçtiğimiz yıl da 15 gün kaldım. Adanın dört bir yanını gezdik, girip çıkmadığımız bir köşesi, dalıp yüzmediğimiz koyu kalmadı. Yeşillikler arasından sıyrılıp giden patika yollardan ulaşılan köylere kadar gezdik durduk.





Her yerleşim bölgesi birbirinden güzel, her biri kendine has güzellikler taşıyor. Bayılıyorum çatıları kırmızı kiremit ile kaplanmış küçük bahçeli evlere... Hepsi ama hepsini barındırıyor Midilli adası diğer bilinen adıyla Lesvos... Gitmek kolay, dönmek zor. Çok seviyorum bu adayı.


Nereden çıktı şimdi Midilli diyenler olduğunu duyar gibiyim. Şuradan çıktı Midilli Adası: Adaya gittiğimde sokaklarını doya doya gezdiğim bir bölge var ki tadına doyum olmuyor. 500 yıllık bir köy olan Molivos'u, evleriyle, sokaklarıyla öylece korumuşlar günümüze kadar gelebilmiş. Muhteşem kalesiyle, asırlık sarmaşıklarıyla, asırlık ağaçlarıyla, asırlık evleriyle, balık lokantasına dönüştürülmüş fabrikalarıyla Molivos… Molivos’da yaşamak isterdim.





Geçen yılın ağustos ayında Ayşe ile birlikte 15 gün kalmak üzere, sabah feribotu ile Midilli’ye yol almaya başladığımızda gözümün önünde canlandı Molivos. Sokaklarında bıkmadan usanmadan yürürüm, yürürüm… Canlı tarih, fotoğraf çekebileceğiniz o kadar çok görsel malzeme var ki anlatamam. Neyse, feribot iskeleye yanaştığında kısa sürede pasaport kontrollerinden geçtik ve limandan çıkış yaptık. 





Otele yerleştikten sonra çevrede kısa bir tur yaptık ve Ayşe’ye hemen o gün Molivos’u gezeceğimizi söyledim. Aracımızla yaklaşık birkaç kilometre uzaklıktaki bu tarihi köye ulaştığımızda otopark yeri nasıl bulacağımı düşünüyordum.  Köye giriş yaptığımızda otopark levhalarını takip ederek zeytinliklerin içinde yüzlerce aracın park ettiği bir alana ulaştık. Otopark girişinde kolunda kırmızı bantlı park görevlisi yazan elaman ararken ardımdan gelen araçların teker teker gidip park ettiğini görünce parkın ücretsiz olduğunu anladım. 





Midilli adasının en çok konaklama yapılan, en çok gezilen ve görülen popüler köyleri arasında yer alan Molivos’a, her gün binlerce insanın geldiğini öğrendik. Araç sayısı ise yüzlerle ifade ediliyormuş. Hemen bizim ülkemizi düşündüm. Böyle turistik bir bölgede her gün en az beş yüz araç park edecek… 10-20 TL’den günlük hasılatı hesap edin artık. Ama adamlar böyle bir yerden gelir elde etmeyi akıllarına bile getirmemişler. Gelen turistlerin sıkıntı çekmeden araçlarını park etmelerini sağlamışlar. Bizim ülkemizde artık bu otopark işi öyle ahlaksız bir boyuta geldi ki, günlük otoparklar saatli çalışmaya başladı. Doymadılar, doyamadılar. 0-6 saat şu kadar… 6-12 saat bu kadar…





Yahu! Adamlar en çok turistin geldiği gezdiği, yiyip içtiği ve konakladığı turistik bir köyde insanların sıkıntı çekmeden huzurlu ve güvenli bir şekilde araçlarını bırakacağı alanlar yaratmışlar. Gece yarısını geçiyordu Molivos’tan ayrıldığımızda ve gelen her araca yer vardı zeytin ağaçlarının altındaki bu şirin otoparkta… Gezdik dolaştık, balık yedik uzo içtik, hediyelik eşyalar aldık ve biliyoruz ki aracımız güvende… Kimse çizmeyecek, kimse bizden zorla para almayacak ve kimsenin gözü bizim aracımızın ve cüzdanımızın üstünde  olmayacak. 





Gelelim ülkemize ve  Molivos’un birebir benzeri sayılacak tarihi ve turistik bir köyümüze… Sadece bu köyde deniz yok. Yaklaşık 20 kilometre giderseniz deniz de var tabii. Kuşadası’na çok yakın. Selçuk ilçesinin koynuna yatmış, İzmir Büyüşehir Belediyesi köye ulaşan her iki yolu da pırıl pırıl asfaltlamış, bal dök yala derler ya aynen öyle. Selçuk’un içinden giden bir yol ve Selçuk girişinden gelinen bir köy var Şirince’ye… Epeydir gitmiyordum ve Ayşe ile bir anda aklımıza düştü, çıkalım dedik. Yollar temiz, çevre yemyeşil, ağaçlar büyümüş çok keyif aldık köye ulaşmaya çalışırken. Köyün girişinde bir levhada araç ile girişin yasak olduğunu yazıyor. Girişte bir otopark, 10 TL… Otomobil değilsen aracın cinsine göre 5-10-15-20 liraya kadar uzuyor tarife.





Köyün girişinde yolun solunda bir otopark daha var, o da paralı. Köyün içine girdikten sonra bir otopark daha, paralı… Araçların biri geliyor biri gidiyor. Otoparkları işletenler mutlu, para basıyorlar. Bir Molivos’u düşündüm, bir de şu yaşanan araç kapma rezilliğini. On liradan ne çıkar demeyin. Molivos da turizm hedefli bir köy, Şirince de… Şirince’nin belki de üç beş katı aracın giriş çıkış yaptığı Molivos’ta otoparklar ücretsiz turizme katkı. Şirince’de  müşteri kapmaca… Bir garip araç trafiği karşılıyor Şirince girişinde insanları… Molivos’ta ise köye girmeden aracınızı yüzlerce araçlık otoparka bırakıyorsunuz. 





Bizim turizm anlayışımızda otopark gelirleri oldukça önemli bir yer tutuyor. Kuşadası’nda saatli otopark insanların cüzdanını boşaltıyor adeta… Fakat Marmaris’e gidiyorsunuz, yolun sağında ve solunda levhaları okuduğunuzda şaşırıp kalıyorsunuz. “Ücretsiz park edebilirsiniz” yazıyor.  Molivos, Şirince, Kuşadası ve Marmaris… Varın anlayın artık turizm anlayışının ilçeden ilçeye, köyden köye değiştiğini. 




Nereden geldik buralara... Molivos’u gezerken Şirince’yi düşünmüştüm çok benziyorlar diye birbirlerine. Her iki köy asırlık, her iki köy korunmuş, her iki köyün insanları sıcakkanlı. Molivos’ta balık, kalamar, ahtapot ve uzo, Şirince’de gözleme ayran. Almak istersen çakma Şirince şarabı. Ben Şirince’ye çıkarken, gezerken ve dönerken hiç üzüm bağı görmedim desem yalan olmaz. Bir şarap dükkanında sordum: “Hiç bağınız yok ama her dükkânda çeşit çeşit Şirince şarapları satılıyor.” diye. Delikanlı dedi ki: “Abi buradan göremezsin, şu dağın ardında bilmem nerede ve arkamızdaki dağın ardında bilmem şurada üzüm bağlarımız var.” Ben görmedim ya da göremedim. Gören varsa bildirsin, buradan yazalım. 




Molivos, balık ve uzo… Şirince, gözleme ve ayran… Paralı ve parasız otopark…
Işık Teoman

 

01.02.2018


Yorumlar

Yorum Yap

500