Kıymayın Karadeniz’e

31 October 2016
Işık TEOMAN

Işık Teoman, İzmir’de doğdu. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nden mezun oldu. Mesleğe 1977 yılında Yürüyüş dergisine katkılar koyarak adım attı. Profesyonel anlamda gazeteciliğe 1981 yılında Türk Haberler Ajansı’nda başladı. Hürriyet gazetesinde, Anadolu Ajansı’nda görev yaptıktan sonra Milliyet gazetesinin İzmir bürosunda gazeteciliğin her branşında görev aldı. Kuruluşunda yer aldığı İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden İZULAŞ’ta basın danışmanlığı görevinde bulundu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde, “Tanıtım Birimi”nin başına getirildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden olan TANSAŞ’ın Basın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü’ne atandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı oldu. Konak Belediyesi şirketlerinden KONBEL’de basın danışmanı olarak çalıştı. Konak Belediyesi basın danışmanı oldu. Konak Belediyesi’nde yayın koordinatörü ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Üç ayda bir yayınlanan Kent Konak KNK isimli kültür, sanat, spor, tarih konularını içeren derginin yayın koordinatörlüğünü ve sorumlu yazı işleri müdürlüğünü yürüttü. Ayda bir çıkan Konak Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü görevinde bulundu. Şu anda Ayvalık Belediyesi’nde basın danışmanı olarak görevini sürdürüyor.

Kıymayın Karadeniz’e

  • 31 October 2016
  • 1011 Görüntülenme
  • YORUM

 

Kıymayın Karadeniz’e

“Orman denizinde yeşile bulandık” diye yazmıştım 2008 yılında Karadeniz gezisinden döndükten sonra bu sayfalarda okumuşunuzdur. “Sinop'tan başlayıp   Sarp Kapısı'na kadar süren Doğu Karadeniz gezisinde orman denizi içinde yüzdük, yeşille iç içeydik. Özgür ortamda bir ağaç olup, kök salıp yerleşmek istedik bu doğal güzelliklerin arasına. İzmir'den çıkıp, onlarca il, ilçe ve köyü kapsayan gezi sonunda yaklaşık beş bin kilometre yol kat ettik” diye yazmıştım.  Gezi sırasında otoyol kabusundan söz etmiştim, bir de ormanın içine yapılan çok katlı yapılar canımızı sıkmıştı.

İzmir’den o gün tek başıma çıktım aracım ile yola, “yorulduğum yerde kalırım” dedim. Ilgaz Dağlarında pilim bitti. Ormanın içinde salaş bir otelde konakladım. Sabah heyecanla yola koyuldum, Ayancık’ta  eşim Ayşe ile buluştuk ve Karadeniz gezimize başladık. Yeşil, yeşil yemyeşil….Bu geziyi yaklaşık yedi yıl önce gerçekleştirmiştik. O günden bu güne, otoyolun dışında, Karadeniz’e HES’ler yapıldı, güzelim pırıl pırıl akan dereleri kuruttular, habitat yok edildi, endemik bitkileri ara ki bulasın. Onlar da yetmedi, nükleer santral yapımına soyundular. O da yetmedi denizi doldurdular havaalanı yaptılar. İhtiyaç ya. Sanki yıllardır orada yaşayanlar uçakla gelip gediyor eşine dostuna! Bir de okuduk ki, Rize’de deniz dolduruluyor cami yapılacak. Söyleyecek bir şey kalmadı derken gazetelerde çok küçük bir haber olarak yer alan “ Yeşil Yol” projesini okuyunca kan beynime hücum etti. “Ayıptır, günahtır, yazıktır, kıymayın, yapmayın” dedim. Sosyal medyada paylaşmaya çalıştım. Kimsenin umurunda değil.

Projeye bakın: adı “Yeşil Yol” neymiş efendim Karadeniz yaylalarını birbirine bağlayacakmış, neymiş efendim yayla turizmine çok büyük katkıları olacakmış.   Rant kafalı adamlar yaylanın ortasından 2 bin 600 kilometre uzunluğunda yol geçer mi? Dünyanın hangi ülkesinde böyle aptal bir proje uygulamaya konulmuş. İnsanlar tek bir endemik bitkiyi bile korumak için takla atarken, biz Karadeniz’in doğal güzelliğini özel yapısını bozmak için elimizden geleni yapıyoruz. Düşünebiliyor musunuz? Ayder Yaylası’ndan Kavron Yaylasına geçerken yedi metre genişliğinde gelişli gidişli bir  yoldan seyahat edeceksiniz! Ne güzel değil mi? Yeşili görmeye, doğallığı yaşamaya gidiyorsunuz, sizi yeşilin içinde uzun ince bir yol karşılıyor! Yazıktır, gerçekten yazıktır. Birileri çıksın durdursun diyeceğim ama ülke öyle bir konuma geldi ki! İtiraz edenlere öyle garip tepkiler yapılıyor ki! Ekonomi, turizm, bütçe, cari açık, enflasyon, rant, gelecek; bunlara benzer açıklamalar.

“Ben eski Karadeniz’i geri istiyorum” diye kampanya başlatmaya kalksam, ne kaldı ki geriye! Sahil otoyol oldu. Deniz doldu havaalanı yapıldı. Dereler kurudu HES’lendi. Yaylalar imara açıldı. Bir de nükleer santral tamamlandı mı! Doyamazsın  tadına… Sanki tüm bunlar yetmiyormuş gibi: “Yeşil Yol” 2 bin 600 kilometre uzunluğunda yedi metre genişliğinde geliş-gidiş! Neyse ki, doğal yapısı ve nemli iklimiyle orman yangınları yaşanmıyor da ağaçlar o bölgenin Karadeniz olduğunu hatırlatıyor.  Ben eski Karadeniz’i  geri istiyorum. Otoyolu olmayan, tünelleri bulunmayan, dereleri gürül gürül akan! Ben Karadenizlileri geri istiyorum. Tadına doyumsuz fıkralar üreten, kentine, doğasına, ormanına, yeşiline ve tarihine sahip çıkan insanları istiyorum. “Yalakalık yapacağım” diye denizi doldurup cami yapan, yayla turizmi diye yeşili ortadan ikiye bölen kafalara karşı çıkan direnen Karadenizlileri geri istiyorum.  

 

Işık Teoman

11.11.2016


Yorumlar

Yorum Yap

500