Uzun zamandır Okültizm, Parapsikoloji, Ezoterizm ve Teorik Fizik üzerine araştırmaları olan İzmir doğumlu yazar; ilk kitabı ''Kozmik Arayış''ın ardından bilinmeyenlere yönelik ''Gizli Boyutlar'' TV programlarını hazırlayıp sunmuştur. İkinci kitabı ''Okültizm ve Enerji'' ile okuyucu gizemler dünyasında dolaştırırken, aynı zamanda hakikat arayışı ve bilgi ile güçlenmeye çağırıyor. Yazar, Facebook sayfasını da aktif olarak kullanmaktadır. facebook.com/okultizöveenerji
Valentıne Taşı ve Antik Pagan Lupercalıa Günü ile Sevgililer Günü Arasındaki Bağlantı
Ametist taşının efsanevi ve zengin geçmişi, Neolitik dönemlere dayanır, o zamanlardan bu yana kullanılmış olan taş, sonraları Perslerde, Işık ve Yaşam Kaynağı sembolü olan Mitra’nın figürlerine monte edilirken, Kleopatra da ametist taşlı bir yüzük takmaktaydı.
Aziz Valentine’in taşı olması ile bilinen ametist, Roma Mitolojisi’nde Aşk tanrısı Cupid’in figür ve heykellerinde sıkça kullanılmıştır. Cupid Venüs’ün oğludur, küçük güzel bir çocuk olarak betimlenir, kanatları vardır ve Eros gibi bir ok ve yay taşır. Aziz Valentine’in yüzüğünde yer aldığı söylenen taşın üzerinde de, bu sevimli Aşk tanrısı Cupid figürünün kazılı olduğu söylenir.
Ametist sözcüğü, "sarhoş olmayan ‘’ anlamındaki Yunanca kelime "amethystos" tan gelir. Bu durumda, onun, zehirlenmelere ve alkol etkisine karşı koruyuculuğu ifade edilmiş sayılmaktadır.
Mineralin mitolojik hikayesinde; şarap tanrısı Baküs, ayık olmadığı bir gün Amethyst adındaki periyi kaçırmak ister, O da, kendisini koruması için Vesta’ya yakarır ve Baküs’ün kollarında pırıltılı bir taşa dönüşür. Baküs utanç ve üzüntü hisseder. Ona, en sevdiği renk olan siyah üzümlerin rengini, soylu bir renk olan soluk moru verir.
Ametist saflık sembolü olarak Ortaçağ’dan bu yana, kilise oymalarında, piskopos yüzüklerinde, tesbihlerde kullanılagelmiş bir taştır. Tibet’te kutsal sayılan taş, Taç Çakra ile bağlantılandırılmış ve meditasyonda yoğunlaşma sağladığı düşünülmüştür.
Tepe ve alın noktasına bu taşla hafif masajlar önerilmesi, tansiyon yüksekliğine karşı etkinlik sağlayabilir. Ritüellerde ve birçok enerji çalışmasında yine öne çıkar.
Antik Roma'da, ametist bardaklar sıklıkla şarap içmek için kullanılmış ve fazla içenlerin, olası toksik etkiden korunması hedeflenmiştir. Dolayısı ile, ametist bardaktan içmenin sarhoş etmeyeceğine inanılmıştır.
Erken Mısırlılar, ametistin iyi güçlere sahip olduğunu düşündüklerinden firavunların mezarlarında bulunması doğaldı. Ortaçağ boyunca, uyku dağıtmaya, sağlıklı düşünmeye, büyüden korunmaya yaradığına dair inanç oldukça yaygındı.
Günümüzde; şifa, huzur veren, cilt hastalıklarına iyi gelen etkisi ile, canlandırıcı, uykusuzluğa iyi gelen, toksinleri bertaraf edebilen, radyasyonu uzaklaştıran bir taş olarak öneriliyor. Tene değmesi gerektiği için, gümüş kullanılarak monte edilmiş ve takıya dönüşmüş hali, bedendeki olumsuz elektriği çekerek yarar sağlayabilir.
Büyük kesilmiş ametist taşların, evde dekoratif amaçlı kullanıldığında, yaydığı enerji ile nazarı ve kavgaları uzak tutacağı düşünülür. Ametist, diğer taşlarla birarada kombine edilmemesi gereken bir takıdır. Böylece yararları korunabilir. Olumsuzlukları dönüştüren ve aşk taşı olarak bilinen bu taş, ortama yaydığı huzur ve sevgiyle, aşkı çekeceğine inanılarak, tavsiye edilir.
Valentine’in taşı olması ve Şubat ayına atanması, onun Aşk Taşı olarak anılmasına neden olmuştur.
February kelimesi, Febris kökü ile Latince’de - aşkın ateşi- sözcüğüne bağlanabilir. Antik Roma’nın pagan tanrıçalarından biri olan şifa tanrıçası Februa’nın ismi ile bağdaşır, o, aşk ateşinin de koruyucu gücüdür, nişan yüzüklerinde kullanıldığında sadakat sembolü olur.
Güç ve enerji verdiği düşünülen ametist, yerkabuğundaki ikinci en bol mineral olan kuvarsı içeren silisyum dioksit’in şeffaf ve saf halidir. Soluk leylaktan zengin bir mora dek değişen renk skalası, huzur vericidir. Koyu mor olan taşların rengi demir oksit’ten kaynaklanmaktadır. Ametist ısıya karşı çok hassastır. 500 dereceye kadar ısıtıldığında sarı veya kırmızı hatta yeşile dönüşebilir. Isıtma olmadan bile mor rengi zamanla solabilir.
Brezilya, Uruguay, Bolivya, Zambia, Namibya, Arjantin, Hindistan, Arizona ve Kuzey Carolina’da zengin yataklar bulunur. Türkiye’de Balıkesir, Erzincan ve Ordu’da çıkarılır. En değerli ametist kızıl pırıltılı, ‘’Sibiryalı ‘’ türüdür.
Aziz Valentine'nin yüzüğünde bulunduğu söylenen Ametist taştan bahsettikten sonra, Valentine Günü veya Sevgililer Günü olarak kutlanan günün, 1969 yılında Katolik kilisesi takviminden çıkarıldığını eklemek isterim. Bunun bir nedeni ise, pagan Lupercalia Festivali’nin içerdiği adetler.
ANTİK PAGAN LUPERCALIA GÜNÜ İLE, SEVGİLİLER GÜNÜ ARASINDAKİ BAĞLANTI
Erken Roma döneminin bu pastoral festivali 13-14-15 Şubat günleri kutlanırdı. Lupercus, Grekçe Lukos-kurt ve Latince Lupus- kurt sözcüğünden türemiş bir Tanrı adı. Ayni zamanda, Romus ile Romulus’u emziren kurtun bulunduğu Lupercal mağarasının da, adı ile bağlantılı. Lupa ise, Lupercalia festivalinin onuruna düzenlendiği ve kardeşleri emziren dişi kurdun adıdır. Festival günü başlangıcında, 2 erkek keçi ve 1 köpek kurban edilirdi.
İlk kez M.Ö 44' de, Kurt Kardeşliği- Brothers of the Wolf/Lupus- rahiplerinin keçi postları giyerek yönettiği ayinlerle ilerletilen çeşitli ritüellerin yaygınlaştığı bilinmektedir.
5. yüzyılda, pagan ayinlerinin kamudaki performansları yasadışı sayılsa da, sözde Hıristiyan Roma halkı, hala bunlardan vazgeçemiyordu. Papa Gelasius (494-96) döneminde Lupercalia, ahlak dışı bulunarak yasaklandı.
Papa Gelasius ‘un "Kutsal Meryem Arındırma Bayramı" ile Lupercalia’nın yerini doldurduğu ise, yanlış bir iddia. Sonraları ise, Aziz Valentine Günü’nün tekrar, Lupercalia festivalinin yerini alması sağlanmıştır.
Sevgililer günü’nün, Aziz Valentine’in ölüm yıldönümü olduğu biliniyor, ancak, bu gün; görüldüğü gibi, 14 Şubat’ta kutlanan Pagan Lupercalia gününe de karşılık gelmektedir.
Antik Roma’nın bereket tanrısı Lupercus için kutlanan günde, kurban edilen keçilerin derilerini paylaşarak başlarına koyan ve Lupercus ‘a adanmış olanların, koşarak herkese ellerindeki kamçılarla vurması adettendi. Genç kızlar da, onların kendilerine dokunmasını beklerler, böylece bereket tanrısının kutsamasına ereceklerine inanırlardı.
Bazı bölgelerde meydandaki büyük kaseye isimlerini yazarak atan kızların, bekar erkeklerle çekiliş yolu ile tanışmasını ve festival boyu birlikte olmasını sağlayan yöntem, M.S 498 yılında Papa Gelasius tarafından aykırı bulunarak kaldırılmıştır.
1969 yılında ise, Katolik kilisesi takviminden Aziz Valentine gününü çıkarmıştır. Birçok katolik tarafından kutlanılmamaktadır. Çünkü, Lupercus'tan sonra, bayramın hamisi ve koruyucusu Valentine olmuştu ancak, Aziz'in efsanevi boyutu da bunda etken. Yine de bazı Katolikler, o günlerde Valentine orucu tutmaya devam ediyorlar.
İngiltere’de sevgililer günü 1600’lü yıllarla yaygınlaşmış ve 18. Yüzyıl ortalarında, yalnız sevgililer değil, arkadaşlar için de, iyi dileklerle kutlanılmaktaydı. Valentine kelimesi ise, artık, hoşlanılan kimse ve sevgili anlamlarında kullanılmaya başlanıyordu.
Antik Yunanlılar bu günü Zeus ile Hera'nın kutsal evliliğine adamış olduğundan, kilisenin, sonraki dönemlerde pagan adetlerini bir aziz gününe dönüştürmüş olması ihtimali gözardı edilemez.
Hristiyan olduğu için öldürülmüş aziz Valentine ile, aşk arasındaki bağlantı, onu anlatan efsanelerde yer alır; İmparator II. Claudius, bekar erkeklerin, iyi savaşçı olabilmesi için onlara evliliği yasaklamış ve Valentine de, sevgilileri gizlice evlendirmeye başlamıştır, sonunda dövülerek idam olunmuş ve minnetle anılmıştır. Bu olay, MS. 270 yılının 14 Şubat tarihinde geçmiş sayılmaktadır.
St. Valentine's Day (Aziz Valentine Günü) dünyanın birçok ülkesinde, ticari canlılığı sağlaması ile, kalpler eşliğinde, sevgililerin ve eşlerin günü olarak süreklilik kazanmış, sevginin güzelliğini yansıtan hale dönüşen bir gün olarak belirlenmiştir. Türkiye'ye ise, 90'lı yıllarda ithal edilmiştir.
Ferda Ercan Uyulan