Kutsal Armağan Zeytin Ağacı

01 November 2021
Ferda ERCAN UYULAN

Uzun zamandır Okültizm, Parapsikoloji, Ezoterizm ve Teorik Fizik üzerine araştırmaları olan İzmir doğumlu yazar; ilk kitabı ''Kozmik Arayış''ın ardından bilinmeyenlere yönelik ''Gizli Boyutlar'' TV programlarını hazırlayıp sunmuştur. İkinci kitabı ''Okültizm ve Enerji'' ile okuyucu gizemler dünyasında dolaştırırken, aynı zamanda hakikat arayışı ve bilgi ile güçlenmeye çağırıyor. Yazar, Facebook sayfasını da aktif olarak kullanmaktadır. facebook.com/okultizöveenerji

Kutsal Armağan Zeytin Ağacı

  • 01 November 2021
  • 739 Görüntülenme
  • YORUM

“Bu ağaç şeref içinde yaşadı” dedi. Altın renginde ve doksan sekiz hastalık için bir tedavisi vardır. Kalbi güçlendiren başka yağ yok!

Zeytin ağacının yağındaki ışığı, dalındaki barışı, tanesindeki sağlığı ve kökündeki ölümsüzlük gizemini bilenler ona bir başka gözle bakacaklardır. Zeytin yaprağının alt tarafı beyazımsı pullarla kaplı, üst tarafı koyu yeşildir. Bu zıtlık, rüzgâr zeytin ağacının yapraklarını hışırdattığında, gümüşi bir parlaklık üretir. Rüzgâr, zeytin ağacının yapraklarını hareket ettirirken, göz alıcı ışık bulutları ağaçtan ağaca ilerler. Kendi kendine tozlaşan bu ağaç, polen taşımak için böcek veya kuşa gerek duymamaktadır. Homeros meyvenin değerli yağını “sıvı altın” olarak tanımlarken, Hipokrat onun “büyük şifacı” olduğuna inanıyordu.

Zeytin ağaçları kolayca yok edilemez. Kökleri o denli sağlamdır ki, ağaç yere kadar tahrip olsa bile, yer üstünde yeni bir ağaç oluşturur. Çünkü rejenerasyon açısından mükemmeldir. Kuraklık koşullarında da yaşamını sürdürebilen bu ağaç, bilindiği gibi uzun ömürlüdür. Akdeniz boyunca, 2000 ila 3000 yıllık olduğuna inanılan altı zeytin ağacı bulunurken, bunlardan Girit adasındaki ‘Vouves zeytin ağacı’ hâlâ meyve veriyor. Manisa Kırkağaç ilçesindeki 1658 yaşındaki anıt zeytin de meyve vermeyi sürdürüyor. Al-Walaja Beytüllahim bölge köyündeki ‘Al-Badawi zeytin ağacının ise 4000 yaşında olduğuna inanılıyor.

Hz. Süleyman tarafından yaptırılan Süleyman tapınağında, Kutsallar Kutsalı'na yerleştirilen Keruvlar zeytin ağacından yapılmıştı. (Keruvlar ya da İbranice Kerubim, kutsal emanetleri koruyan, ateşten kılıçlı, 4 yüzlü meleğimsi varlıklar, gizemli bir enerji formunun temsilcileridir) Burası Tanrı'nın huzurunun tam yeri, dünyevi meskeni görülürken, Tanrı ile zeytin ağacı arasındaki bağlantı kesinlikle gözden kaçmamıştı. Tapınakta, yalnızca ışık için dövülmüş saf zeytinyağı, kandillerin sürekli yanması için kullanılırdı. Ayrıca, tapınağın iç girişi, kapıları ve ana salonunun girişindeki pervazlar zeytin ağacından yapılmıştı. Zeytin dalları, Çardak Bayramı sırasında insanların oturması için çardakların yapımında da kullanılmıştı.

Zeytin ağacının, diğer tüm ağaçların başında gelmesinin nedenlerinden biri, insanı beslediği kadar, Allah'a ibadet etmek için de kullanılmış olmasıydı.

Bir başka alegoriye bakacak olursak; en iyi zeytinlerden elde edilen yağın ilk tonlarının, ilk pres altında kırmızı çıkması gibi, en iyi varlıklardan İsa peygamberin kanının saflığına benzetilen saf zeytinyağı; günah, hastalık ve ölümün neden olduğu yaraları iyileştiren Mesih'in kanının sembolü olarak görülmüştür. İncil, 1 Samuel 16:13'de yazdığı üzere; ''Sonra Samuel yağ boynuzunu aldı ve kardeşlerinin ortasında onu meshetti ve o günden itibaren Davud'un üzerine Rab'bin Ruhu geldi'' İşte buradaki alegori ile, yine mecazen saflaşmaya çalışmanın gereğidir.

Nuh peygamberin saldığı ve döndüğünde ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin; ümidin, barışın simgesi olmuş, dayanıklı zeytin ağacı ise ölümsüzlüğü betimlemiştir. Hayat ağacı zeytin ağacı olarak da tanımlanır. Zira tufandan sonra Nuh'un gemisine dönen beyaz güvercinin ağzındaki zeytin dalı, ağacın hayat ağacı olarak anılmasına neden olmuştur.

Zeytin ağacının sembolizmi çok derindir. İnsanlık için önemli değerlerin sembolü olmasının yanında, kutsal kitaplarda yeri olan ve refah, sağlık, bolluk, adalet, onur, yeniden doğuş gibi simgelerin ortak noktası hâline gelen zeytin ağacı, Orta Doğu'da cömert için bir İbranice kelime olan “tsedakah” ile, "iyi bir göze" sahip olmayı içerir. “Göz bedenin ışığı, gözlerin iyiyse, vücut ışıkla dolar.” denilir ki; işte cömertlik huyu, hayatın her alanına ışık tutan unsurlardandır. Bu alegoride, zeytin ağacının cömertliği sadaka ve hayırseverlikle bağdaşır.

Kur'an'da bu ışık, nur ile ilişkili zeytin ağacından bahsedilen ayetlerden (En'am, Nahl, Müminun, Abese, Tin ve Nur) biri olan Nur Suresi'nde misal verilerek aktarılır. 35. Ayette; '' Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. Bu ışık, nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara böyle misal verir; Allah her şeyi bilir.'' buyurulmuştur.

Tıbb-ı Nebevi'de, akciğer zarı iltihabı-zatülcenp için, safran, zeytinyağı ve öd ağacı tozu karışımı; İslam peygamberinin aktardığı üzere yer almaktadır. Cilt hastalıklarına ise zeytinyağı ve yaprağı önerilmiştir. MÖ. 2500 yılında yapılmış Mısır Sakkara piramidi iç duvarlarında zeytinyağı sıkma işlemleri ile uğraşan figürler yer alır. Yaprakları ateş ve sıtma tedavisinde kullanılmıştır. Bazı insanlar, şans tılsımı olarak keselerinde bir zeytin yaprağı bulundururlardı. Demokritus bal ve zeytinyağı diyetini ömür uzatmak için antioksidan olarak önermiş, o dönemlerde insanlar ve nesneler altın rengi yağ ile kutsanmış, sonrasında bulunan sabun; sağlıkta devrim niteliği kazanmıştır.

Tevrat ve İncil de 140 yerde adı geçen Zeytin; İsa'nın zeytinyağı ile mesh edilerek kutsanmasını, zeytin ağacının yağındaki ışığı, dalındaki barışı, tanesindeki sağlık ve yaşamı, kökündeki ölümsüzlük gizemini bize tüm kutsal kitaplardan aktarıyor.

Zeytin ağaçları olağanüstü. Onlar, inançlarla sıkı bağlantılı şanlı ve güçlü bolluk sembolleridir. Usta şifacılar olan bu ağaçlar; nasıl Tanrı'nın armağanı olarak görüldüyse, bu alegori ile, tıpkı Zeytin ağacının ve zeytinyağının yaşama katkısı gibi, bizi ayakta tutan da inançlarımızın katkısıdır.

Zeytin dalları ile sarılı dünya ile betimlenen mavi-beyaz Barış sembolü Birleşmiş Milletler bayrağı, 7 Aralık 1946 tarihinde kabul edilerek, resmi bir amblem olmuştur. Barış ve dostluğun sembolü olan dallar, antik olimpiyat oyunlarında zaferi taçlandırırdı.

Eski Yunan'da zeytin ağacının altında doğan kişinin kutsanacağına inanılması, bilge Solon'un yasaları ile, zeytin kesenlere ağır cezalar verilmesi, Hipokrat'ın şifalı zeytinyağı önerileri, kandillerde ışık için kullanımı, değerli bir ödül olarak yağının hediye edilmesi, dini törenlerde kutsama ve şifa sembolü haline gelmesi ve ağaçların ilki olarak kabul edilmesi Zeytin'e atfedilen yüceltmenin ifadeleridir.

Karanlığın Mesajı, Zeytin Ağacı ile İlgili Satırlardan:

(Ghayat al- Hakim) Herhangi biri, dallarımdan, yapraklarımdan, meyvelerimden alır, evlerinde saklarsa, yoksulluk, keder, endişe görmeyecekleri, ailesiyle birlikte, kutsanmış bir yaşam süreceklerini söylerim. Kutsanmışım, ıssızlık, telaş ve kötü düşüncelerden uzak. Beni, her gün Güneş doğarken elleriyle kucaklayan herkese gün boyu mutluluk ve neşe vererek, zararları, endişeleri, sakatlığı, üzüntüleri ve kötü şeytanları uzak tutacağım. Şükran duyuyorum. Ben Satürn'ün ağır ağacıyım, yavaş hareket ederim, yalnızlıktan hoşlanan, kötü şansı kaldıran nimet benim.

Daghreeth ise şöyle yazar; ''Herhangi bir kişi, zeytin ağacının dallarından alırsa, üzerinde yalnızca yeşil yaprakları olan ve sarı yaprakları olmayanları almalı, bunu, Ay’ın hilal olduğu ilk gününün, ilk saatinde yapmalı. Dalları 1 aylığına evin içine koymalı, sonra başkasını ayni biçimde alarak, ilkinin yerine koymalı, o ilkini de mangalın üzerine koyup yakmalı, her ay bunu yapmaya devam etmelisiniz, sağlık, mutluluk ve servetinizin bunu yaptıkça artacağını, ölümün yaşlanana kadar sizden uzak kalacağını her gün o yeşil yapraklı dallara bakanın gözlerinin düzelteceğini, 90 çekirdeğini temizce delip, ipe dizerek, yalnız ve korkmuş kişinin odasına asınca, onun doğasını sosyal olarak değiştireceğini, kalbine iyi duygular ekleyeceğini bildiririm.''

Ayrıca kristal veya camdan yapılmış bir şişe alıp berrak zeytinyağıyla doldurup, üstünü iyice kapatırsanız, o şişeye günde birçok kez bakarsınız, her gün gözünüzü güçlendirir, herhangi bir hastalığı uzak tutar, yaptığınız zaman gölgede oturduğunuzdan, şişenin de Güneş’te olduğundan ve ruhunuza büyük bir mutluluk vereceğinden emin olun. (Ghayat al- Hakim)


 


Yorumlar

Yorum Yap

500