Dünya Vatandaşı Olmak

31 January 2019
Ferda ERCAN UYULAN

Uzun zamandır Okültizm, Parapsikoloji, Ezoterizm ve Teorik Fizik üzerine araştırmaları olan İzmir doğumlu yazar; ilk kitabı ''Kozmik Arayış''ın ardından bilinmeyenlere yönelik ''Gizli Boyutlar'' TV programlarını hazırlayıp sunmuştur. İkinci kitabı ''Okültizm ve Enerji'' ile okuyucu gizemler dünyasında dolaştırırken, aynı zamanda hakikat arayışı ve bilgi ile güçlenmeye çağırıyor. Yazar, Facebook sayfasını da aktif olarak kullanmaktadır. facebook.com/okultizöveenerji

Dünya Vatandaşı Olmak

  • 31 January 2019
  • 1331 Görüntülenme
  • YORUM


Dünya Vatandaşı Olmak


Oldum olası gezmeyi, yeni bir yerleri görmeyi seviyorum. Belki de bu kadar renkli bir kişiliğe sahip olmamım nedeni bu olabilir. Uzun yıllardır, dünyanın pek çok ülkesini gezdim. Her ülkenin anıları, hafızamda ilk gittiğim gün gibi taze duruyor. Bazı ülkelerde, doğanın güzelliklerine hayran oldum. Bazılarında insana vermiş oldukları değeri fark ederek, takdir ettim. 



Bazılarında geçmişin yansımalarını, bazılarında ise fakirliğin ve yoksulluğun bir ülke insanını ne hâle getirdiğine tanık oldum. Ancak çok kısa bir zaman önce Cezayir’e yapmış olduğum gezi, beni şimdiye kadar hiç unutamayacağım farklı diyarlara götürdü. Bir ülkenin sadece tek bir şehrini görerek, karar vermek pek mümkün gözükmese de Cezayir’in başkenti Cezayir’de yaşadığım iki günlük kısa gezi, beni çok derinden etkiledi. Beni, tarihin, insani değerlerin, sevginin ancak bir arada kucaklaşmış olduğu küçücük bir kalbe taşıdı. 



Yıllar önce, bir “Dünya Vatandaşı” olduğumu fark ettiğimden bu yana, gittiğim ülkelerin kültürleri ve yaşam şekilleri ile daha yakından ilgilenmeye başladım. Bu duygulara sahip olmamı etkileyen en büyük neden, şüphesiz, üniversitede ilk defa düzenlemiş olduğum “Uluslararası Kültür Festivali”ydi. 



Bundan yıllar önce, şimdi ne yazık ki, çok azaldı; üniversitemize farklı ülkelerden öğrenciler gelmeye başlamıştı. Onları ilk defa koridorlarımızda gördüğümde, içimden bir annelik güdüsünün etkisiyle, hepsini kucaklama isteği uyanmıştı. Hiç bilmedikleri ülkeye, tek başlarına gelmişlerdi. Yalnızdılar ve tutunacak bir dal arıyorlardı. Bunu fark edince, hemen toplayabildiğim bütün yabancı öğrencilerimi odaya çağırdım. O dönemlerde okulumuzda “Genç Liderler Kulubü” isimli bir kulübümüz vardı. Kulüp üyeleri ile, okul günlerimizin hem eğlenceli hem de bilgiyi paylaşıma yönelik çeşitli aktiviteler yapıyorduk. Yabancı öğrencilere bir teklif sundum, “haydi hep birlikte bir uluslararası etkinlik yapalım”. O gün, bütün öğrencilerin gözlerindeki parıltıyı hiç unutmuyorum. Onlardan çok zor bir görev istediğimin bilinciydim, çünkü bu etkinlikte hem kendi ülkelerine has yemekler yapacaklardı, hem de geleneksel danslarını göstereceklerdi. 



Ekonomik olarak hiçbir şekilde destek alamayacağımızı bildiğimiz için, işimiz zordu. Çünkü, her yemek bir masraftı ve ciddi bir emek istiyordu. Bu etkinliği 6 Mayıs “Hıdrellez Bayramı”na getirmeye çalışmıştık çünkü aynı gece ateşin üzerinde atlayacak ve bir arada olmanın tadını çıkaracaktık. Öyle de oldu. Gecenin sonuna doğru, tam 200 yabancı öğrenci ile el ele tutuşup, halay çekerken kendimi bulduğumda, bir Dünya Vatandaşı olmanın, ancak bu kadar olağanüstü bir duygu olduğunu söyleyebiliyordum. Bu gençlere bir sözüm vardı. Her birinin ülkesini ziyaret edecektim. 




İlk yolculuğum Azerbeycan-Bakü’ye oldu. Hemen arkasında Kırgızistan ve Kazakistan. Bu bölgeleri çok merak ediyordum. Bunun en büyük nedeni, yıllar boyunca Türki Cumhuriyetlerin bizlere “geçmiş kardeşlerimiz” olarak tanıtılmış olmasıydı. Açıkça belirtmem gerekir ki, biraz hüsrana uğramıştım. Eğer öğrencilerim ile birlikte olmasaydım, onların aileleri ile tanışmasaydım, bu algının ne kadar eksik kalmış bir bilgi olduğunu sizlere söyleyebilirdim. Türklere karşı yakınlıkları yoktu, bizi tanımıyorlardı bile. Hatta yaşanan bazı olumsuz olaylardan dolayı da çekindiklerini bile söyleyebilirim. 




Benim pek çok şapkam var. Bu şapkalarımdan birisi de; bir Rotary Kulübü üyesiyim. 1905 yılında kurulan Rotary Kulübü, yeryüzünde barış ve iyi niyetin kurulmasına yardımcı olmak, bütün mesleklerde yüksek ahlak standartlarını teşvik etmek için dünya çapında örgütlenmiş ve toplamda 1.200.000’i aşkın üyesi olan bir hizmet kuruluşudur. Bu kulübün en güzel faaliyetlerinden birisi, dünyanın herhangi bir ülkesinde ya da şehrinde bulunan Rotary Kulüpleri ile, sanki kendi ülkende faaliyet gösteren bir kulüp gibi yakın olabiliyor olmamdır. 



Bir Dünya Vatandaşı olarak bu güçlü ağı, iyi kullanabileceğimi düşündüm. Dikkatimi çeken üç ülke vardı. Fas, Tunus ve Cezayir. Neden olduğunu bilmediğim bir yakınlık hissediyordum bu üç ülkeye karşı kendimi. Başladım o ülkede bağlantı kuracağım kulüp başkanlarının isim ve mail adreslerini araştırmaya. İlk yanıt Tunus’tan geldi. Mohamed Ghammam ile sadece mail ortamında başlayan dostluk, bir gün onların İzmir’e gelmesi, çok kısa bir süre sonra benim Sidi Bou Said’e gitmemle güçlendi. 



Düşünebiliyor musunuz, yaşamınızın bu zaman dilimine kadar tanımadığınız birisi ile, ilk kez yazıştınız, ilk görüştüğünüz andan itibaren “DOST” oluveriyorsunuz. Kucaklaşıyor, bir küçük aile oluyorsunuz. İkinci buluşmam; Cezayir’den Abderrahman Ali Khodja ile oldu. Bir cuma sabahı havaalanında beni sevgiyle bekleyen üç dost vardı. Karşılama töreninin hemen arkasından, evlerini bana açmışlardı. Geleneksel Cezayir yemeklerini yerken, sevgili Abderrahman’ın annesinin beni görmeye gelmesi en büyük sürpriz olmuştu. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyorduk, büyük bir kucaklaşma yaşadık. Dünyanın pek çok yerine giden birisi olarak, bu ülkede beni en çok etkileyen iki konu bu oldu. 



Hâlen Osmanlı Kültürü’ne karşı saygıları, diğer yandan Mustafa Kemal Atatürk’e olan hayranlıkları. Türkiye Büyükelçi’si Mehmet Poroy’un dediğine göre: “Kendi bağımsızlık savaşlarında, askerlerin cebinde Atatürk’ün bir fotoğrafı varmış”. Bu ülke insanına bir kez daha hayranlık duydum. Hani bizim halk arasında dediğimiz bir söz vardır: “Ağırlamak için deli oldular”. Benim iki kısa günlük ziyaretim sırasında, bütün kulüp üyeleri birbirleri ile adeta yarıştılar. Birisi gezdirdi, diğeri yemeğe götürdü, bir diğeri hediyelerini verdi. Gülümseyen ve beni kucaklayan insanların yanından ayrılırken, yine geleceğim diyerek ayrıldım.



Sırada Fas var. Sevgili Fatem Bouacraoui. Geceleri birbirimize “iyi geceler” diyoruz. Sabahleyin ise “günaydın”. Mart başında onunla buluşacağım. Biliyorum ki, aynı duyguları da Fas’ta Agadir’de yaşayacağım. Ve diyeceğim ki; iyi ki dünya vatandaşıyım. 



Eğer halen bu duyguyu yaşamadıysanız, sizlere tavsiye ederim. İnsanlığı, sevgi dilini görmek ve hissetmek istiyorsanız, “Dünya Vatandaşı” olmaya çalışın. Sevgi, dünyanın en kutsal hazinesi.

 

01.02.2019


Yorumlar

Yorum Yap

500