Ezgi Bağcı, 1991’in Mart ayında Denizli’de dünyaya gelmiştir. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Hukuk eğitimini tamamlamıştır. Küçük yaşlardan beri, bir tutku halinde yazmaktadır ve on yılı aşkın süredir yazdıklarını internet ortamında yayımlamaktadır. 2015 yılının Mart ve Kasım aylarında roman serisi olan Hançer I-II kitapları basılmıştır. Meslek hayatını ve yazma aşkını İzmir’de sürdürmektedir.
Yönetmen : Dome Karukoski
Senarist : David Gleeson, Stephen Bresford
Oyuncular : Nicholas Hoult, Lily Collins, Colm Meaney, Derek Jacobi, Anthony Boyle, Patrick Gibson, Tom Glynn - Carney
Tür : Biyografi, Dram
Ülke : İngiltere
Ünlü edebiyat serisi Yüzüklerin Efendisi’nin yazarı olan Tolkien’in çocukluk ve gençlik yıllarına odaklanan filmin yönetmenliğini Polonyalı yönetmen Dome Karukoski yapmıştır.
Tolkien babasını kaybettikten sonra annesi ve küçük erkek kardeşi ile birlikte Sarehole’de yaşamaya başlar. Annesinin hikâyeleri ile büyüyen Tolkien, onu da kaydettikten sonra kardeşi ile birlikte koruyucunun gözetimi altında yaşar. King Edward’s Okulunda okumaya başladığında yaşadığı sosyal statü problemini zekâsı ve bilgisiyle kapatacak, burada tanıştığı üç çocuk ile birlikte bir kulüp oluşturacak, büyük bir dostluğun temellerini atacaktır. Bir şairin, bir ressamın ve bir müzisyenin bulunduğu bu arkadaş grubu Tolkien’in hem kendi hayatı hem de kurgu dünyası ile ilgili önemli etken olmuştur. 16 yaşında iken Edith ile tanıştığında ise aşkı öğrenecektir. Filmde Tolkien’in yaşadığı maddi sıkıntılar arasında hem aşkı hem arkadaşları için mücadele edişini, seçimlerini, duygularını görüyoruz. Bir yandan da 1. Dünya Savaşında Tolkien’in olduğu cepheye götürüyor bizi yönetmen. Sadece ölümün olduğu bir ortamda Tolkien, dostlarını bulmak için kendisini ateşin ortasına atıyor. Yıllar sonra ise Tolkien’i ailesi ile birlikte görürüz. Her ne kadar bir dünya yaratmış olsa da yazmakta sıkıntı çekmiş olan Tolkien ilk eserini çocukları için yazmaya başlar.
Oyuncu seçimi açısından başarılı bulduğum filmde en çok hoşuma giden başrollerin uyumu oldu. Nicholas Hoult ve Lilly Collins karakterlerinin arasındaki aşkı, gelgitleri, engellere rağmen bir arada olmak isteyişlerini çok naif bir şekilde seyirciye aktarıyor. Nicholas Hoult’un ise Tolkien’i canlandırmada başarılı olduğunu düşünüyorum. Daha uzun ve daha detaylı, Tolkien’in yazarlığı üzerinde daha ayrıntılı duran bir yapımda da bu başarısını açık bir şekilde yansıtabilirdi.
Her ne kadar filmde aşka ağırlık veriliyor gibi bir izlenim elde edilmiş olsa da hem Tolkien’in edebiyatının sevenleri hem de yazarla ilk kez tanışmış olanlar için güzel bir yapım ortaya çıktığını düşünüyorum. Bir başyapıt veya tamamen biyografik özellikler taşıyan bir eser sayılmasa da Tolkien’in, onu böyle büyük ve derin bir dünya yaratmaya iten sebepleri oldukça güzel bir şekilde ele almış. Bir yazarın yaratıcılık aşamaları, onu geliştiren ve ilham veren sebepler ve Tolkien’in o ünlü ve büyük dünyasını nasıl ortaya çıkarttığı filmde çok güzel bir şekilde ele alınmış.
Yönetmenin yazarın hayatını daha duygusal bir şekilde ele alması rahatsız edici değildi. Tam tersine seyirciye başka bir açıdan bakabileceği yapım ortaya çıkartmış. Belki de yönetmen çevre faktörüne bu kadar eğilmese Tolkien’in hayatını objektif bir şekilde gördüğümüz veya yazar iç dünyasına daha fazla eğilim gösterilen film izleyebilirdik. Böylesi hem yazarın sevenleri hem de Tolkien’in kim olduğunu anlamaya gelmiş seyirci açısından daha açık olurdu. Fakat bu izlediğimiz filmin başarısız olduğunu göstermiyor. Kendi içerisinde oldukça etkileyici ve duygusal bir filmdi.
Ezgi Bağcı