Ezgi Bağcı, 1991’in Mart ayında Denizli’de dünyaya gelmiştir. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Hukuk eğitimini tamamlamıştır. Küçük yaşlardan beri, bir tutku halinde yazmaktadır ve on yılı aşkın süredir yazdıklarını internet ortamında yayımlamaktadır. 2015 yılının Mart ve Kasım aylarında roman serisi olan Hançer I-II kitapları basılmıştır. Meslek hayatını ve yazma aşkını İzmir’de sürdürmektedir.
“Dil en güçlü silahtır,”
Dünyanın her yerinde, evimizin sınırlarının dışında bu dünyanın acımasızlıklarını daha derin yaşayan insanlar var, ya doğumları, ya renkleri, ya dinleri veya ırkları nedeni ile toplum dışı edilmişler, hor görülmüşler, kullanılmışlar ve her daim yaşam mücadelesi vermişler… Okuduğumuz kitaplarda ya da izlediğimiz filmlerde gördüğümüz ama sokakta yanından geçerken ya dikkatimizi çekmeyen ya da görmezden geldiğimiz insanlar, dünyanın bir parçası…
Film Romain Gary’nin romanının tekrar uyarlaması… İlk uyarlama “Madame Rosa” adıyla yapılmış ve En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülünü kazanmıştır. Ayrıca Madam Rosa’yı canlandırmış olan Simone Signoret, En İyi Kadın Oyuncu dalında Cesar ödülünün sahibi olmuştur. Bu kez Holokost’tan kurtulmuş olan Madam Rosa rolüyle karşımıza çıkan Sophia Loren, yönetmen koltuğundaki oğlu Edoardo Ponti’nin açısında, çok güçlü bir karakter çıkarıyor.
İlk rolü olmasına rağmen başarılı çocuk oyuncu İbrahima Gueye’nin canlandırdığı Momo, Senagel’den o henüz çok küçükken İtalya’ya göçmüş bir ailenin çocuğudur. Fakat annesi fahişelik yapmayı reddedince babası tarafından öldürülür. Momo sosyal hizmetler tarafından Dr. Coen’in gözetimine verilmiş olsa da kendisine bir yer edinememiştir. Sokaklarda, hayatta kalma çabasının ötesinde güven bulmak için vahşileşmektedir. Mutluluk aradığı bir şey değildir, Momo’nun. Madam Rosa’nın çantasını çalmasıyla hayatın başka bir açısına geçiş yapacaktır. Dr. Coen onu Madam Rosa’nın gözetimine bırakır.
Madam Rosa, Auschwitz kampından sağ kurtulmayı başarmış artık geçimini yoksun kalmış çocuklara bakarak yapmaktadır. Her şeye isyan eden agresif Momo’ya bakmak istemese de zamanla onu kabullenir, hatta yüreğini açacak kadar sahiplenir. Birbirlerinin önyargılarını yıkarlar ve Momo’nun yaraları iyileşmeye başlar.
Dünyanın en büyük sorunlarından biri olarak gösterilen ama aslında temelinde insan olan mülteci “sorunu” Momo ile ele alınıyor. Momo; tüm dünyaya karşı öfkesinin yanında, koşulsuz sevgiyi Madam Rosa’nın evinde, kabullenmeyi Rosa’nın komşusu travesti olan Lola’da, inancı ve hoşgörüyü dindaşı Hamil’de görüyor.
İtalya’nın renkli ve sıcak atmosferinin seyirciyi yakalayan bir görselle aktarıldığı film, dengeli ve duygusal atmosferi ile dikkat çekiyor. Yönetmen Edoardo Ponti, hiçbir şekilde ajitasyona kaçmadan tüm ötekileştirilmiş insanları sevgi ile bir araya getiriyor. Hele ki her şeyin teknolojik ve sanal olduğu, sevginin ve birleşmenin online platformlara sıkıştırıldığı, tüketimin sınırsız bir hâle geldiği günümüzde “gerçekçilik” modasının yanında sıcacık bir yapım olarak seyirci ile buluşmuş, Onca Yoksulluk Varken.
Onca Yoksulluk Varken (La vita davanti a sé)
Yönetmen : Edoardo Ponti
Senaryo : Ugo Chiti, Romain Gary
Oyuncular :Sophia Lauren, İbrahima Gueye, Renato Carpentieri, Abril Zamaro, Babak Karimi
Tür : Drama
Ülke : İtalya
Süre : 1 Saat 34 Dakika