Ezgi Bağcı, 1991’in Mart ayında Denizli’de dünyaya gelmiştir. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Hukuk eğitimini tamamlamıştır. Küçük yaşlardan beri, bir tutku halinde yazmaktadır ve on yılı aşkın süredir yazdıklarını internet ortamında yayımlamaktadır. 2015 yılının Mart ve Kasım aylarında roman serisi olan Hançer I-II kitapları basılmıştır. Meslek hayatını ve yazma aşkını İzmir’de sürdürmektedir.
Hindistan inancına göre her nesilde bir beyaz kaplan doğmaktadır ve Bahram’ın temsili, varmaya çalıştığı nokta bu beyaz kaplan inancı üzerinden devam eder. Ait olduğu kast sisteminden ayrılmanın zor olduğu ve düşük kast sisteminde, yaşamaya mahkûm edildiği hayatı kabullenmeye itilen Hindistan toplumunda Bahram bu ait olduğu kasttan kurtulmak için mücadele verecektir. İlk okulu ziyarete gelen adamın onu beyaz kaplana benzetmesi ile hayatı için bir umuda kapılan küçük Bahram’ın tüm umutları babasının yakalandığı hastalık nedeni ile hayatını kaybetmesinden sonra yok olur. Katı büyükannesinin zorlaması ile ağabeyi gibi çalışmaya başlar ve düzenin bir parçası hâline gelir. Yine de bu durum Bahram için kabullenmesi zordur. Büyükannesini ikna ederek şoför olmak için eğitim alır ve üstün kast sınıfına ait köy efendinin küçük oğlunun şoförü olur.
Filmin ilk yarısında Bahram’ın bakış açısından ait olduğu sınıfın yaşam şeklini, anlatımı üzerine Hindistan’da binlerce değil, temel iki sınıfın olduğu zengin ve fakir yaşamların arasındaki farkı görüyor seyirci. Karanlık Hindistan’da yaşayan halkı bir horoz kümsine benzetiyor, kümeste olanlar bir gün sıranın ona geleceğini bilse bile isyan etmiyor ve başkaldırmıyor. Çünkü doğdukları andan itibaren güvenilir hizmetkâr olmak öğretiliyor. Bahram ise güvenilir uşak kalıplarından zorlukla da olsa sıyrılarak efendi oluyor.
Filmde geçmiş ve gelecek arasındaki geçişler ile Bahram’ın önceden olduğu ve efendi arasında gidişleri izlerken, olayları Bahram’ın Çin Başbakanı’na yazdığı mail ile takip ediyoruz. Tabii bu takip ile olaylar seyirciye çoğu zaman Bahram’ın ağzından anlatılıyor. İç sesi duymadığımız zamanlarda ise olayların ve diyalogları yüzeyde kaldığı, filmde duyguların derinine inemediğimizi görüyoruz. İç sesin çok anlatımı ve sürekli olarak sebep sunma isteği seyirciyi yoruyor ve odağı kaybettiriyor.
Elbette bu filmin kötü olduğu anlamına gelmiyor, birçok Hint filminden farklı olarak Beyaz Kaplan filminde doğuya ait o masalsı havadan sıyrılmış bir anlatım görüyoruz. Film mesaj kaygısı gütmeden Hindistan’ın kast yapısını ve sosyal yapısını sadelik ile seyirciye yansıtıyor ve belli noktalarda dünya sisteminde mevcut olan ötekileştirmeyi yüzünüze vuruyor. Hindistan’da mevcut ağır kast sisteminin, aslında iki türlü zengin ve fakir ayrımının yaşadığın kendi ülkende de mevcut olduğunu fark ettiriyor. Belki bu kadar görünür veya keskin değil ama bu sınıf sisteminifark ettiriyor. Birçok toplumda fakir olan insan dua etmeye ve şükretmeye, hayatının değişmeyeceğine alıştırılıyor. Zenginler ise politika ve rüşvet ile her şeyden sıyrılılıyor. Adalet ancak zengin olan için varoluyor. Zaten Bahram için her şeyi değiştirme, üstüne doğum ile biçilmiş kast kimliğinden de sıyrılma isteği, patronlarının arabayla çarparak öldürdüğü küçük çocuğun cinayetini üstlenmesi ile başlıyor.
Belki iç seslerin yoğunluğundan, belki de zıtlıkları verişte olayların yüzeysel kalmasından kaynaklı olarak Bahram ile empati kurmak zor oluyor ama yaptığı ya da yaşadığı şeyleri anlamak mümkün. Bahram efendi sınıfına iyi bir kişi olarak ulaşmıyor. Belki de filmin en realistik yönlerinden birisi efendi sınıfına ulaşırken pembe bulutlar ile donanmaması...
Yönetmen : Ramin Bahrani
Senaryo : Ramin Bahrani
Oyuncular : Adarsh Gourav, Priyanka Chopra Jonas, Rajkummar Rao
Tür : Dram, Polisiye
Ülke : Hindistan
Süre : 2 Saat 7 dk.