Doktor Ox’un Deneyi JULES VERNE

01 January 2021
Dila KIRIK

Dila Kırık 8 Eylül 2000 tarihinde İstanbul'da doğdu. İlkokul yıllarından beri kitap okumaya ve yazı yazmaya karşı olan ilgisi asla azalmadı. Yazı yazmaya basit kompozisyonlar ve amatör hikâyeler yazmakla başladı. 2018 yılında Sancaktepe Anadolu Lisesi'nden mezun oldu, lise öğrenimi sırasında İngilizce ve Almanca eğitimi aldı. Bunun yanı sıra okul tarafından düzenlenen Erasmus+ projesi kapsamında Almanya'da bulundu. Şu anda Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenimini sürdürmektedir.

Doktor Ox’un Deneyi JULES VERNE

  • 01 January 2021
  • 1188 Görüntülenme
  • YORUM

Dila Kırık

İlkokul yıllarıma dönüp baktığımda çok net hatırladığım şeylerden biri Jules Verne kitaplarıdır. Seksen Günde Devr-i Alem, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Dünyanın Merkezine Yolculuk gibi birçok kitabıyla çocukluk yıllarımızda hayal gücümüzü besleyen önemli yazarlardan biri Jules Verne’dir. Çünkü isimlerinden de anlaşılacağı üzere okuyucuyu fantastik boyutlara taşıyan kitaplarıyla, ‘Bilimkurgunun Babası’ olarak kabul edilir.

Doktor Ox’un Deneyi de tıpkı diğerleri gibi Fransız yazar Jules Verne’in kurgu konusunda ustalığını konuşturduğu önemli eserlerinden biridir. Müthiş bir hayalgücünün ürünü olan bu eserde Verne’in tasvirlerini, çeşitli buluşlarını, teknoloji ve bilimle alakalı birçok detayı görmek de mümkün.

Gelelim Doktor Ox’un Deneyi hakkındaki ayrıntılara… 80 sayfalık merak uyandıran bu eserde olaylar Flandre’da, Quiquendone adlı tamamen hayali bir kentte geçiyor. Bu kentte yaşayan insanlar öyle bir sakinlik ve sessizliğin kölesi olmuşlar ki seneler boyunca öfke, heyecan, stres gibi günlük duygulardan uzak kalmışlar. Aslında bir nevi ütopya tasvir edilmiş de diyebiliriz. Bazen içimizden geçiririz ya, ‘şöyle sakin sessiz bir yere gitsem, kuş uçmasa, çıt çıkmasa, rahat rahat kendi kafamı dinlesem’, işte Quiquendone tam öyle bir yer! Ama bu sakinlik bir yandan da sinir bozucu hâle geliyor; çünkü insanlar bu sakinlikte öyle ağırkanlı olmuşlar ki ekstrem durumlarda bile hızlı karar verme yeteneklerini kaybetmişler. Adeta uyuşmuşlar. Tüm sistem yavaş çalışıyor. İnsanlar yavaş düşünüyor, yavaş hareket ediyor, yavaş karar veriyor. Kanları bile ortalama bir insanınkinden daha yavaş akıyor damarlarında. Bu kentte en ufak kavga, yükselen bir ses, hızlı ve ani gelişen hiçbir şey göremezsiniz. Adliyeler boş, avukatlar iş yapmıyor. Çünkü dava açılacak hiçbir olay yaşanmıyor bu kentte. Sanat bile bu sakinliğe uyum sağlamış. Tiyatro oyunları, konserler… Her şey şehrin uyuşuk standartlarına uyumlu hâle getiriliyor. Bunun yanında, halk arasında bir doktor ve bir avukatın arasında geçen ufacık bir fikir ayrılığı bile sanki silahlı çatışma yaşanmış gibi algılanıyor insanlar tarafından. Ufak bir benzetme yapmak gerekirse, Quiquendone felçli bir kent, felçli bir toplum denebilir.

Bu ruhsuz şehir Doktor Ox’un üzerinde çalıştığı bir deneyle değişime uğrar. Doktor Ox tüm şehri aydınlatacak bir sistem oluşturacağını vaat eder. Üstelik tüm masrafları da kendisi karşılayacaktır. Böylece, belediye başkanı tarafından onay alır. Doktor Ox’un çalışmalarının başlamasıyla birlikte insanlarda bazı değişimler görülüyor. Alışılmışın dışında duygularla tanışan toplum adeta kaos yaşar. İnsanlar daha sinirli, daha sabırsız ve daha kavgaya meyilli hâle gelirler. Komşu kentleriyle yaşadıkları münakaşa bile denilemeyecek kadar ‘saçma’ bir olay yüzünden savaş kararı alacak kadar değişir insanlar.

Doktor Ox yaptığı deneyle insanların içindeki hırçınlığı ve kötülüğü ortaya çıkarmayı hedefliyor. Her ne kadar sakin, barış dolu bir kent hepimizin hayallerini süslese de aslında bu durum bir zaman sonra rahatsız edici bir boşluktan ibaret oluyor. Çünkü iyi olan her şey yanında kötü olanlar varken fark edilebilir. Bence Jules Verne’in biz okuyucuları aydınlatmak istediği nokta da bu. Dünya zıtlıklar üzerine kurulmuş. Tek yönlü hiçbir şey dünyanın düzenine uymaz. Olumlu olan her şeyi olumlu yapan aslında olumsuzluklardır. Bu dünyanın ve insanlığın doğal bir kuralı diyebiliriz bence. Adeta, ‘üzerine ölü toprağı serilmiş’ deyiminin karşılığı olan Quiquendone kenti tek yönlülüğün ve monotonluğun esiri olduğu için insanlar yaradılışlarının getirdiği birçok yeteneği kaybetmişler. Heyecandan, öfkeden ve benzer birçok duygudan kopup ruhsuzlaşmışlar. İdeal edindiğimiz sakin yaşam bir ‘salgın’ gibi ele geçirmiş tüm kenti. Doktor Ox ise bu salgını sonlandırmak istiyor. Aydınlatma sistemi adı altında yaptığı deneyle tüm şehri saf oksijenle doldurarak insanların iç dünyalarında tamamen unuttukları hisleri onlara anımsatmayı amaçlıyor. Çünkü oksijen seviyesinin bir toplumun karakteri ve yetenekleri üzerinde büyük ölçüde etkili olduğuna inanıyor. Görülen o ki, deney biraz haddini aşıyor ve beklenenin dışında sonuçlar doğuruyor. Hatta, kontrolden çıkıyor. Çünkü havada bulunması gerekenin üzerindeki oksijen miktarı insanların ruh sağlığı üzerinde ciddi değişimler oluşturuyor ve insanlar bu ruhsal dengesizlik yüzünden ellerinde kayda değer hiçbir silah olmadan savaşa girebilecek kadar temelsiz bir cesaret ve öfke tarafından ele geçiriliyor. Mantık barındırmayan bu ekstrem duygular insanlara geri dönülmesi güç sonuçlar yaratmak üzereyken şans Quiquendone halkı için devreye giriyor.

Doktor Ox’un fabrikasındaki patlamayla tüm deney iptal oluyor. İnsanlar solunabilir havayla buluşur buluşmaz normal ruhsal durumlarına geri dönüyorlar. Kalkıştıkları savaş hâlinin bile farkına varamadan eski sakin düzenlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar. Eğer Doktor Ox’un deneyi sonlanmasaydı muhtemelen Quiquendone halkı için hiç de iyi olmayacaktı.

Jules Verne 80 sayfa boyunca yarattığı bu ilginç kurguda okuyucuyu şaşırtmaya devam ediyor. Kitabı okumak gayet keyifli ve eğlenceli olsa da özellikle başlarda kitaba adapte olabilmenin biraz zor olabileceğini düşünüyorum. Ayrıntılı tanımlamalar kitaba dahil olma konusunda biraz sorun yaratsa da sayfalar ilerledikçe kitap sizi kendine çekmeyi başarıyor ve bu aşamada Quiquendone halkının ağır kanlılığı karşısında çıldırma seviyesine geleceğinizden, hatta arada bir ‘hadi artık canlanın biraz ya’ diyeceğinizden eminim.

Kitap boyunca Jules Verne’in anlatımındaki samimiyet okuyucuya tatlı bir rahatlık hissi veriyor. Ancak bazı bölümlerde özellikle müzikle alakalı terimler çok sık kullanılmış. Bu terimleri okurken ‘bu adam ne diyor burada?’ diye düşündüğüm ve sanki kitaptan kopuyormuş gibi hissettiğim anlar olsa da bunun Verne’in tüm ayrıntıları kitaba yansıtarak okuyucuyu o ana davet etme çabasından kaynaklandığına inanıyorum. Ki bu amaç da şüphesiz yerini buluyor.

Sona yaklaşırken Jules Verne’in Doktor Ox’un Deneyi adlı eseri çok keyifli ve ilgi çekiciydi. Beklentilerimin altında kalmadığı için de oldukça memnunum. 80 sayfalık bu novella türündeki eser her yaş grubuna uygun, aynı zamanda büyük ölçüde ironi içeriyor. Jules Verne kitap boyunca bize bazı şeyleri işaret ediyor. Her şeyin fazlası zarar deyimini bir kez daha doğruluyor. Fazla sükûnet insanlara bir hastalık gibi etki ederken, Doktor Ox’un deneyi de bu sükunetin tam aksini yaratıyor. Sonuç olarak, insanı insan yapan şey duygularıdır ve bu duygular yerine göre, olması gereken ölçüde yaşanmalıdır. Aksi takdirde kontrolden çıkarız ve insanlığımızın getirdiği birçok şeyi kaybederiz. Quiquendone halkının Doktor Ox’un deneyi için kobay olarak kullanılmasına şahitlik ettiğimiz Doktor Ox’un Deneyi adlı eseri okurken bazen gülecek, bazen meraktan çatlayacaksınız ama eminim ki kitabın son sayfasına geldiğinizde okuduğunuza pişman olmayacaksınız.


Yorumlar

Yorum Yap

500