1989’da Gaziantep’te dünyaya geldi. Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Diyetisyenlik eğitimini Yakın Doğu Üniversitesi’nde birincilik ile bitirdi. Şu anda Nutribiom ve Havucapp bünyesinde fonksiyonel beslenme diyetisyeni olarak çalışmaktadır. Biyokimyadan aldığı metabolizma eğitiminin kuvvetli alt yapısı ile insan sağlığının vazgeçilmezi olan beslenme bilimini harmanlayarak beslenmenin sağlık üzerindeki gücüne tanıklık ettiği diyetisyenlik mesleğini pandemi sürecinde online platformda sürdürmektedir.
Son yıllarda ülkemiz bir yanda salgın, bir yanda doğal afetler ile mücadele ederken gezegenimizin ve kendi sağlığımızı korumanın ne kadar da önemli ve ayrılmaz bir bütün olduğunu anladık. Anladık ki biz insanoğlu doğanın hükmedici sahipleri değil birer parçasıyız sadece. Anladık ki yaşamak için doğanın bize değil bizim doğaya ihtiyacımız var. Ve gene anladık ki, sağlıklı hâlimizi korumak ve sürdürmek istiyorsak bu doğada saklı.
Sürdürülebilir yaşam biçimi tüm canlılar ve doğanın devamlılığını kapsıyor. Dünya artık havasıyla, suyuyla, toprağı ile hasta bir gezegen. Bu hasta gezegeni iyileştirmek bizim elimizde. Yeni yılda yeni hedefler belirlerken sadece kendimizi değil gezegeni de düşünen ve besleyen hedefler belirleyebiliriz.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO tarafından gıda israfının azaltılmasına yönelik hazırlanmış 9 tavsiyeye kulak verelim;
Daha küçük porsiyonlar isteyin. Yemeğe başlarken, özellikle dışarıda yediğimiz öğünlerde, tabağımıza tüketebileceğinizden fazla porsiyonlar almadığınızdan emin olun. Unutmayın ki fizyolojik gereksinimden fazlasını tüketmek de atıktır.
Arta kalan yemekleri/besinleri değerlendirin. Kalan yemekleri çöpe atmak yerine buzlukta saklayabilir veya ertesi göne dönüştürerek kullanabilirsiniz. Kalmış pilavı veya kurubaklagil yemeğini çorbaya dönüştürmek gibi.
Buzdolabının doğru sıcaklıkta olduğundan emin olun. Gıdalarınızın tazeliğini koruyabilmek ve daha uzun süre bozulmadan muhafaza edebilmek için buzdolabınızı 1-5 derece arasına getirin. Çok fazla doldurmayın.
Güzel görünmeyen sebze ve meyvelere de şans verin. Sebze ve meyveleri şekilsel olarak mükemmelleştirip güzel, çirkin şekilsiz diye ayırmayın. Bu şekilde atık olarak çöpe gitmelerine izin vermeyin.
Mutfakta genel kural: ilk giren ilk çıkar. Daha önce aldığınız besinlerin dayanma sürelerinin azalmış olduğunu hatırlayarak dolabınızda ön plana çıkartın ve öncelikle tüketin.
Atıkları geri dönüşüme kazandırın. Mutfağınızda oluşan atıkları ayrı ayrı geri dönüşüme gönderebilir, organik atıkları komposta dönüştürerek bahçenize veya bitkilerinize gübre olarak kullanabilirsiniz.
Etiket okumayı öğrenin. Gıda paketlerinde yer alan son tüketim tarihi (STT) geçen bir besinin tüketilmesi güvenli değildir. Ancak üzerinde tavsiye edilen tüketim tarihi (TETT) ibaresi yer alan besinleri, hâlâ eski özelliklerini taşıyorlarsa tüketebilirsiniz.
Gıdanızı paylaşın. İhtiyacınız olandan fazlasına sahip konumda iseniz ihtiyacı olanlarla paylaşıp, gıda bankacılığı sistemine dahil olabilirsiniz.
Akıllı alışveriş yapın. Alışverişe çıkarken mutlaka ihtiyaç listesi yapın ve ihtiyacınızın dışına çıkamayın. Aç karnına alışveriş yapmamaya özen gösterin.
Gıda israfını azaltmanın yanı sıra gezegeni korumak için yapacaklarınız da çok önemli. Yerel beslenme anlayışını benimseyerek karbon salınımını azaltabileceğinizi biliyor muydunuz? Bir besin ne kadar uzaktan geliyorsa unutmayın ki su tüketimi ve karbon salınımı o kadar yüksektir. Et tüketiminin fizyolojik gereksiniminizin çok üzerinde olması da gene karbon ayak izini arttırıcı etki göstermektedir. 1 kg et için 15 bin ton su harcanırken 1 kg bitkisel protein kaynağı için 1,5 ton su harcanmaktadır. Beslenmenizde etsiz günlere yer vererek gezegeni korumak bu kadar çeşitlilik ve renklilik içinde sebzeyi ulaşabildiğimiz bir coğrafyada yaşarken çok da zor olmasa gerek.
Sebze ve meyvelerin mevsimini öğrenerek hem sürdürülebilirliğe hem de sağlığınıza katkıda bulunabilirsiniz. Geçmiş sayılardaki “mevsimine göre beslenme” ve “besinlerin su ayak izi” yazılarıma göz atmanızı öneririm. Tarımda çeşitliliği destekleyin. Monokültür tarım, habitat kaybı demektir. Toprağın kendisini beslemesine ve zenginleştirmesine izin vermezsek bizi de besleyemeyeceğini unutmayın. Bu nedenle tarımda ve beslenmede mutlaka çeşitliliğe yer verin.
Tüketim alışkanlıklarınızı doğal ve sürdürülebilir olandan yana kullanın. İhtiyaç fazlası olan tüketim alışkanlıklarınızı saptayın ve minimize etmeye çalışın. Çok miktarda, doğa zararlısı tüketimler yerine az miktarda doğa dostu olanları tercih etmeye özen gösterin. Bugün mikroplastik bulunan giyecek üzürnlerin yıkanması ile suya karışan mikro atıklar tekrar toprağa döndüğünde yiyeceklerimizle vücudumuza giriş yapıyor. Denizlerimizdeki balıkların ikisinden birinin midesinde bu mikro plastiklerden buluyor. Sağlıklı beslenmeye dikkat eden bireyler dahi haftada ortalama 1 kredi kardı kadar mikroplastik yutuyor. Durum bu kadar ciddi iken alerjik, otoimmün vb. hastalıkların artan prevalansının tüm tüketim alışkanlıklarımızla ilişkili olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Unutmayın ki eylemlerimiz ve satın alma davranışlarımız ekonomik, ticari bir eylem olduğu kadar aynı zamanda hayati bir mesele. Sağlıkla nefes alabilmek, hayatta kalmak istiyorsak sürdürülebilirlik kavramını merkezimize taşımamız kaçınılmaz bir gereklilik.