1989’da Gaziantep’te dünyaya geldi. Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nde lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Diyetisyenlik eğitimini Yakın Doğu Üniversitesi’nde birincilik ile bitirdi. Şu anda Nutribiom ve Havucapp bünyesinde fonksiyonel beslenme diyetisyeni olarak çalışmaktadır. Biyokimyadan aldığı metabolizma eğitiminin kuvvetli alt yapısı ile insan sağlığının vazgeçilmezi olan beslenme bilimini harmanlayarak beslenmenin sağlık üzerindeki gücüne tanıklık ettiği diyetisyenlik mesleğini pandemi sürecinde online platformda sürdürmektedir.
Neden Mevsimine Uygun Beslenmeliyiz?
Yüzyıllardır toprağın bize sunduğu besin çeşitliliği ve zenginlikten yararlanırken bizim de toprağı beslememiz gerektiğini unuttuk. Birçok alanda hep bana hep bana diyen insanoğlu doğanın bir parçası olduğunu unutarak toprakla da aynı ilişkiyi kurma eğiliminde.
Sebze ve meyvelerin vitamin, mineral, antioksidan ve diğer fonksiyonel besin bileşenlerince zengin olması; toprağın zenginliğinden, güneşin, suyun bitkiyi beslenmesinden ileri gelir. Hava, su, toprak, güneş hepsi gelişiminin birer parçasıdır. Biz bunları kirlettiğimiz sürece doğanın bize şifa sunusu olan sebze ve meyvelerden temiz içerikçe beslenmemiz ne kadar mümkün olabilir?
İçinde yaşadığımız coğrafya ve beslenme alışkanlıklarımız, atalarımızdan bize miras kalan genlerimiz ve mikrobiyotamızın çeşitliliği üzerinde etkin bir role sahip. Yaşadığımız coğrafyaya uyumlu besinlerin tüketimi bedenimizin biyoritmiyle uyumlu bir denge içinde. Bunun yanı sıra mevsimi olmayan sebze ve meyveleri tüketmek de vücut ritmimiz ile tutarsızlık gösteriyor. Mevsiminde beslenme ile hem bütünsel sağlığımız hem de gezegenimizin sağlığı için düşündüğümüzden çok daha büyük bir adım atıyoruz. Mevsimsel beslenmek;
Vitamin, mineral ve antioksidanlarca zengin içeriğe sahiptir
Sebze ve meyveleri mevsimine uygun tükettiğimizde doğanın besleyici gücünden de faydalanabiliriz. Doğal koşullarda ve mevsiminde olgunlaşan besinler vitamin, mineral ve antioksidan içerikçe en zengin durumdadır. Bizim ihtiyacımıza uygun olan besin ögelerince zengindirler. Ek vitamin ve mineral desteğinden bizi koruyabilecek güce ve içeriğe sahip olmalarının yanında doğayla iş birliği içindedirler.
Sürdürülebilir beslenme sistemini desteklemek her duyarlı bireyin üzerine düşünmesi gereken bir kavram. Küreselleşen dünyada hem gezegeni hem de yarınları da düşünerek beslenmek ve beslenmenin sürekliliğini sağlamaya hizmet etmektir sürdürülebilir beslenme. Özellikle deniz aşırı ülkelerden gelen besinlerin gezegende bıraktığı karbon ayak izini göz ardı etmemek ve yerel üreticiye, yerel beslenmeye öncelik tanımaktır. Kıtalar arası ülkelerden gelen sebze ve meyveler 3-4 hafta süren yolculuk sürelerine dayanabilmesi için mumsu maddelerle kaplama, kimyasal maddelere maruziyet ile koruma ve/veya olgunlaştırma işlemlerine tabi tutulurlar. Zamanında hasat edilen, toprağın besiniyle zenginleşen, güneşten fonksiyon kazanan, yerel üretici destekli sebze ve meyve tüketimi ile daha az kimyasal ve koruyucu işleme uğramış daha doğal besine ulaşabilirsiniz.
Bağışıklık sistemimizin desteklenmesine katkıda bulunur
Mevsim sebze ve meyveleri hastalıklara karşı korunmamıza destek olacak niteliktedir. Her mevsim bağışıklık sistemimizin korunmasına yönelik besin ögelerince farklı zenginliğe ve çeşitliliğe sahiptir. Vücuttaki toksinlerden arınmamıza katkıda bulunan bu çeşitlilik aynı zamanda dost bakteriler olan probiyotikler için de destektir. Mevsimi gelmemiş sebze ve meyvelerin üretimi için kullanılan kimyasal tarım ilaçları bağırsak sistemimize zarar veren toksinler içerir. Bağışıklık sistemi faaliyetlerinin % 70-80’i bağırsaklarımızda oluşur. Hem besim ögesi içeriğinin zenginliği hem de kimyasal yük içeriğince az olması, bağışıklık sistemi ve mevsimsel beslene arasındaki kuvvetli bağı oluşturur.
Evrimsel sürecimizle uyumludur
Atalarımızın mirası genlerimiz ve süregelen beslenme alışkanlıklarımız bizim hastalıklara olan eğilimimizi önemli ölçüde etkiler. Özellikle kalp hastalıkları, tansiyon, diyabet gibi birçok kronik hastalığın genetik olduğunu çok sık duyarız. Ancak bu genlerin daha önceki nesillerde ne kadar görüldüğünü veya neden şimdi bu ‘genetik’ dediğimiz konik hastalıkların bu kadar hızlı arttığını pek sorgulamayız. Ne değişti de silahı dolduran genetik, ateş aldı? Bu tetiği kim, nasıl çekiyor? Yanlış hayat tarzı ve beslenme anlayışımızla tetiği biz çekiyoruz. Biyolojik ritmimize uygun olmayan ve yerelden uzak beslenme ile devam ettiğimiz sürece sağlıklı beslenmeden adım adım uzaklaştığımızı unutmayalım.
Daha ekonomiktir
Pazara, manava veya markete gittiğinizde mevsimine uygun sebze ve meyvelerin çok daha ekonomik olduğunu görebiliriz. Doğanın katkısıyla büyüyen bu besinler daha az girdi ile yetiştirilebildiğinden maliyet yönünden daha uygundur.
Ön Yargılar ve Doğru Bilinen Yanlışlar
Mevsim sebzeleri sadece organik pazarda bulunur.
Mevsimsel beslenmek demek sadece organik pazarlardan satın alınan sebze ve meyveleri tüketebileceğimiz anlamına gelmez. Doğaya rağmen değil doğa ile uyumlu olgunlaşan besinleri semt pazarlarından, manavlardan veya marketlerden kolaylıkla bulabilirsiniz.
Pazarda, manavda veya market reyonlarında yer verilen sebze ve meyvelerin mevsimi gelmiştir.
Tarım sektöründe teknolojinin yaygınlaşması, ulaşım olanaklarının gelişmesi, koruyucu işlemlerin ve kimyasalların kullanımı ile mevsimi olmayan besinler daha ulaşılabilir bir hâl aldı. Bu sebze ve meyveler mevsiminde hasat edilenlere göre çok daha düşük besin ögesi ve antioksidan içeriğe sahip olsa da arz talep dengesine bağlı olarak gittikçe yaygınlaşan bir şekilde hayatımızda.
Üretiliyor ve satılıyor ise tüketmemde sakınca yoktur.
Kimyasal yükü yüksek, doğaya rağmen üretilen bu ürünler hem vücudumuzda toksin yükü arttırıp bağırsaklarımızda ve karaciğerimizde hasara sebep olurken hem de besleyici değeri düşük olduğu için ihtiyacımız olan besin ögelerini gereken miktarda almamızın önüne geçiyor. Yani; bağışıklık sistemimizin zayıflamasına sebep olarak hastalıklara karşı gardımızı düşürüyor.
Doğa ile uyumlu beslenmek demek onun bir parçası olduğunu kabullenmek ve onunla bağ kurabilmek demektir. Biz toprağı beslemedikçe onun bizi beslemesini bekleyemeyiz. Bugün, geçmişe göre çok daha fazla otoimmün temelli hastalıkları görüyorsak ve konuşuyorsak, besin takviyelerine ihtiyaç duyuyorsak artık toprağın bizi besleyemediğinin daha doğru bir ifade ile artık bizim de toprağı beslememiz gerektiğinin bir kanıtıdır. Mevsimsel beslenme bize lezzet ve besin ögesi içeriğinin yanında çeşitlilik ve buna bağlı çeşitli hastalıklara karşı bağışıklık kalkanı sunabilir. Sürdürebilir beslenme, sürdürülebilir yarınlar için toprağı beslememiz, gezegeni beslememiz, bugün artık kaçınılmaz.