1950 yılında Ankara'da doğan inşaat mühendisi Ahmet Gürel, Türkiye'nin en zengin Atatürk arşivlerinden birine sahiptir. Gürel 1997'den günümüze 15 ayrı konu başlıklı 300'e yakın Atatürk fotoğrafları sergisi açmıştır.Gürel'in üçü Atatürk albümü olmak üzere; 14 kitabı, 6'sı Kıbrıs temalı 15 belgeseli vardır. Gürel 2012 - 2017 arasında İTK Uşakizade Köşkü Müdürlüğü'nü yapmıştır.
İzmir’in Bilinmeyen Kahramanları
Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızı dizilerden öğreniyoruz, diye söylenirken, Yüzbaşı Mümin’i de diziler sayesinde tanıyıp, anar olduk. Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap TarihiEnstitüsü öğretim üyesi, değerli arkadaşım Yrd. Doç. Dr. Ahmet Mehmetefendioğlu’nun, 2010 yılında yayınladığı makalesinden, Yüzbaşı Mümin’in, Mart 1919 tarihinde, İzmir’deki Jandarma Alay Komutanlığı'na atandığını öğreniyoruz. Yunanlıların İzmir'i işgal etmesiyle, Yunanlarla iş birliği yaparak, Türk İstihbaratının içinde görev aldığını ve daha sonra da Yunanlılar tarafından yakalanarak, esir edildiğini anlıyoruz. Yrd. Doç. Mehmetefendioğlu’nun yaptığı diğer bir araştırmasında, başka bir vatan kahramanı, İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi’nin mezarının bulunduğunu ve evinin enkaz halinde olduğunu da öğreniyoruz.
09 Eylül 2013 günü, İzmir Büyük Şehir Belediyesi (APİKAM) tarafından basılan “Gazi’nin İzmir Anıları”adlı kitabımda, İzmir’in işgalinde direniş yapan, tüm kahramanların adları yer almıştır. O günleri kitabımdan anımsatıyorum:
Günlerdir tedirgin olan halkta gerilim ve öfke son kerteye varmış, öğretmen Mustafa Necati’nin çağrısı üzerine gençler ‘Mekteb-i Sultanî’de toplanmışlardır. 'Mukavemet Cemiyeti’ gençlerinden Köprülü Kazım, “Savaşa yarar herkes silahlarıyla dağa çıksın, savaşalım…”çağrısında bulunmuştur.
‘Müdafaa-i Hukuku Osmaniye Cemiyeti’ ile ‘Türk Ocağı’üyeleri, kentin tanınmış kişileri ve aydınlar, gelinen bu duruma bir çare bulmak amacıyla bir araya toplanmışlardır. Bunların arasında; asker olarak, Albay Süleyman Fethi Bey, Albay Kâzım Bey, Jandarma subaylarından Mümin Bey yer almıştır.
Bu İzmir için tarihi olan toplantıya İzmir eşrafından; Moralızâde Hâlit Bey, Ragıp Nurettin Bey (Ege), Eczacı Ferit Bey (Eczacıbaşı), Fesçizâde Halim Bey, Kahvecizâde Hamdi Bey, Dr. Hüsnü Bey (Menekşeli), Osman Nuri Bey katılmışlardır.
Toplantıda; vilâyet memurlarından Enver Bey (Özgen), Mekteb-i Sultanî Müdür Yardımcısı İsmail Habib Bey, Mekteb-i Sultanî öğretmenlerinden Mustafa Necati Bey, Kemal Bey, Ahmet Nailî Bey ve Matematik öğretmeni Nazmi Bey yer almıştır. Gazeteci olarak da; Anadolu gazetesi sahibi Haydar Rüştü Bey (Öktem), aynı gazetenin yazarlarından Reşat Bey, Köylü gazetesi sahibi Mehmet Refet Bey, Mevlevi Şeyhi Nurettin Efendi, Ahenk gazetesi sahibi Nazmi Bey, aynı gazetenin başyazarı Mehmet Şevki Bey, Hukuk-u Beşer gazetesinin sahibi ve Başyazarı Hasan Tahsin Bey katılmışlardır.
İlk konuşmayı yapan öğretmen Mustafa Necati Bey, Yunanlılara karşı koymak için bir direnme örgütü kurulması gerektiğini ileriye sürmüştür. Toplantı sonucunda; “İlhakı Red Heyet-i Milliye”komitesi oluşturulmuştur.
Albay Kazım (Özalp) Bey, o gün yaşadıklarını şöyle anlatmıştır:
“...O akşam, memleketin hamiyetli ve coşkun gençleri bağırarak, tekbirler getirerek, heyecanlı sözler söyleyerek İzmir sokaklarını dolaşıyor ve halkı toplantı yeri olan Yahudi maşatlığına davet ediyorlardı. Evimizin kapısına gelen ülke gençleri heyecanlı sesleriyle haykırıyorlardı; ‘Vatanını seven Yahudi maşatlığına gelsin.’ Evde bulunan bütün kardeşlerimle beraber maşatlığa gitmek üzere ayrılırken, annemiz ağlayarak bizleri gitmeye teşvik ediyordu. Kadın-erkek, büyük-küçük bütün İzmir halkı bir nehir gibi sokaklardan akıyor, ağlayarak ve haykırarak gece karanlığında maşatlığa koşuyordu. İşgal görecek bir şehrin matemi ile karışan korkunç bir karanlık ortalığa büsbütün dehşet veriyordu.”
Maşatlık mevkiinde düzenlenen bu miting, cemiyetin yaptığı en önemli etkinliklerinden biri olmuştur. Maşatlıkta yapılan konuşmacılar arasında Mekteb-i Sultanî’den öğretmen Vasıf Bey, Mustafa Necati Bey, Mehmet Şevki Bey, Hasan Tahsin Bey, eski Müftü Rahmetullah Efendi de vardır.İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi, mitingdeki konuşmasında vatan sevgisinin imandan olduğunu açıklamış ve konuşmasını şöyle bitirmiştir:
“Kardeşlerim... Ciğerlerinizde bir soluk nefes kaldıkça, damarlarınızda bir damla kan kaldıkça, anavatanımızı düşmanlara teslim etmeyeceğinize Kuran’a el basarak benimle birlikte yemin edin...”
Mustafa Necati, Moralızade Halit, Ragıp Nurettin Beyler bir bildiri hazırlamış ve bildirileri basarak halka dağıtılmışlardır. Tarihsel değeri olan‘Reddi İlhak Heyet-i Milliye’nin bildirisinde şunlar yer almıştır:
“Ey Bedbaht Türk!
Wilson ilkeleri adı altında hakkın zorla elinden alınıyor ve namusun parçalanıyor. Bunun sonucunda güzel memleketin Yunan'a verildi. Şimdi sana soruyoruz: Rum senden daha mı çoktur? Yunan egemenliğini kabul ediyor musun? Artık kendini göster. Tüm kardeşlerin Maşatlık' tadır. Oraya yüz binlerle toplan ve ezici çoğunluğunu bütün dünyaya orada göster. Burada zengin, fakir, âlim, cahil yok. Yunan egemenliğini istemeyen ezici bir kitle vardır. Bu sana düşen en büyük görevdir. Geri kalma, düş yıkımı ve kötü kaderine yanmak yarar getirmez. Binlerle, yüz binlerle Maşatlık' a koş ve Milli Heyetin emrine uy.”
Rahmetullah Efendi, İzmir Valisi İzzet Efendi’nin işgale karşı çıkılmaması emri üzerine de kızarak; “Vali Bey... Bu sakalım kanunla kazınabilir; ama bu alnıma işgalciyi selamlamanın kara lekesini sürerek huzuru ilahiye çıkamam.” deyip, toplantıyı terk etmiştir. İşte Yunan işgaline karşı ilk isyan bayrağını çekenlerden biri olan Rahmetullah Hoca'nın, ‘Milli Mücadele’ye çok yararları olmuştur. ‘İlhakı Red Heyet-i Milliye’komitesinin İzmir’deki çalışmaları, kentin Yunan işgalcilerinin eline geçmesi yüzünden çok kısa sürmüştür. Cemiyet, 16-17 saat sonra, çalışmalarına son vererek, merkezlerini İstanbul’a taşımak durumunda kalmıştır. Üyelerinin bir bölümü de Denizli’ye gitmiştir.
Bu durum Yıldırım Orduları Müfettişi Cemal Paşa’nın, Havza’da bulunan Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği telgrafta şu cümleden yer almıştır:
“…İzmir Müdafaa-i Milliye ve Redd-i İlhak Cemiyeti Denizli’de bulunmaktadır, Efendim.”
Mezunu olmaktan gurur duyduğum, İzmir Atatürk Lisesi’nin (Mekteb-i Sultanî) öğretmenleri Vasıf Bey, Mustafa Necati Bey, İsmail Habib Bey, Kemal Bey, Ahmet Nailî Bey ve Nazmi Bey ile ilk kurşunu atan Hasan Tahsin Bey, eski Müftü Rahmetullah Efendi, Albay Süleyman Fethi Bey ve tüm vatansever İzmir eşrafının o döneme ait kahramanlıkları bir kitap konusu olmalıdır. Akademisyenlere ve araştırmacılara bu konuda büyük görevler düşmektedir.
Atatürk ve Latife Hanım’ın Uşakizade Köşkü’nde nikahlarını kıyan Rahmetullah Efendi’nin mezarını ve yıkılan evini onarmak, tüm İzmirlilerin özlemidir. İzmir Büyük Şehir Belediyesi’ne bu ve benzeri görevlerin, bir onur olacağı kanısındayım.
Ahmet Gürel
11.04.2017