Göztepe’de Bir Atatürk Anısı

01 February 2020
Ahmet GÜREL

1950 yılında Ankara'da doğan inşaat mühendisi Ahmet Gürel, Türkiye'nin en zengin Atatürk arşivlerinden birine sahiptir. Gürel 1997'den günümüze 15 ayrı konu başlıklı 300'e yakın Atatürk fotoğrafları sergisi açmıştır.Gürel'in üçü Atatürk albümü olmak üzere; 14 kitabı, 6'sı Kıbrıs temalı 15 belgeseli vardır. Gürel 2012 - 2017 arasında İTK Uşakizade Köşkü Müdürlüğü'nü yapmıştır.

Göztepe’de Bir Atatürk Anısı

  • 01 February 2020
  • 1404 Görüntülenme
  • YORUM

1924 yılında, Çankaya Köşkü’nde kalp krizi geçiren Gazi Mustafa Kemal Paşa, dinlenmeye İzmir’e eşi Latife Hanım ile gelmiştir. Ancak, hiç dinlenmemiş ve hep çalışmıştır. Bu süreçte, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Göztepe sokaklarından yaşadığı bir anıyı bu makalemde aktaracağım.

 

Anılar vardır adeta insana tapulu olurlar. Tüm yaşantısında düşüncelerinden kopamazlar. Tahsin Öztin, benim de böyle bir anım var diyor;

“Bu benim ilkokul çağından filizlenip, bugüne değin zevkle düşüncemde kilitlediğim bir anımdır.

Çocukluğum İzmir’in Göztepe’sinde geçti. Yakınımız olan Sadık Bey’e giderdik. Uşakizade Muammer Bey’in köşkünün geniş bahçesine yaşlarımız 7–8 olduğundan bahçıvan amca bizleri bırakır, ikindi serinliğinde bahçede Karadeniz oyunları, Zeybek oynayan muhafızları seyrederdik. Karanlık basmadan, bahçıvan amca ‘Hadi çocuklar’ der, topluca köşkü terk ederdik.

Gazi yanında hanımı Latife Hanım ve yakın arkadaşlarıyla bu oyunları seyretmekten büyük zevk duyar, ara sıra ‘Bravo’ der, alkışlardı. Bazı ikindiler, Sadık Bey’deki kayınpederi Uşakizade Muammer Bey’in köşkünden çıkar, yaya olarak, hanımı, arkadaşlarıyla Göztepe’ye kadar yürüyüş yaparlardı.

Bizler de, Göztepeli çocuklar, yaya kaldırımlardan toplu olarak Gazi’yi izler, zevkle, heyecanla beraber yürürdük.

Bir gün, gene bir ikindi, güneşin sıcaklığının henüz Göztepe Tramvay Caddesi’nden çekildiği bir zamandır. O zaman, öyle trafik yoktu, ne otobüsler, ne de ardı arkası kesilmeyen otomobiller. Yalnızca 15 dakikada bir geçen Konak-Kokaryalı (Güzelyalı) atlı tramvayları vardı.

Gazi yanında Latife Hanım’la, arkasında onu takip eden arkadaşlarıyla caddenin ortasından yürüyorlardı. Karşı taraftan, Güzelyalı tarafından da elinde yuları bir deveci, devesiyle geliyordu. Tam vapur iskelesi önünde karşılaştılar. Deveci:

‘Aman bey, yan dur’ diye titizlendi. ‘Deve huysuzdur.’ Gazi ve deveci adeta karşı karşıya, caddenin ortasında konuşuyorlardı. Bizler de hemen çepeçevre halka yapıp merakla onları dinlemeye koyulmuştuk.

‘Deve ısırır beyim.’

‘Bana onlar bir şey yapmazlar ağa.’

‘Benim deve nalettir.’

Gazi;

‘Nalet olamaz onlar. Koca harpte, onlar bana az mı cephane, yiyecek taşıdılar. Develer beni severler, ben de onları severim, ağa.’ Deveci anlayıvermişti:

‘Bu bey Mustafa Kemal Paşamdır’ diye. Ne korkmuştu, ‘Yan dur, bey’ diye Gazi’ye seslenişinden. Çünkü etrafı bizler de dahil kalabalıklaşıvermişti.

Gazi’nin ellerine sarılmak istedi. Gazi devecinin sırtını okşadı. Kendisine bir sigara ikram etti, deveci iki büklüm olarak utandı.

‘Sana güle güle ağam’ dedi. Gazi’nin ikramı sigarayı alarak kuşağının arasına soktu. Ve yoluna devesiyle ağır ağır İzmir istikametinde devam etti. Yedi yaşın anısı, bu bende. Atatürk hâlâ sesiyle, sapsarı buğday rengi saçlarıyla, tunca çalar çehresiyle çocukluk düşüncelerimden beni yoklar.”

 

Ahmet Gürel


Yorumlar

Yorum Yap

500