1950 yılında Ankara'da doğan inşaat mühendisi Ahmet Gürel, Türkiye'nin en zengin Atatürk arşivlerinden birine sahiptir. Gürel 1997'den günümüze 15 ayrı konu başlıklı 300'e yakın Atatürk fotoğrafları sergisi açmıştır.Gürel'in üçü Atatürk albümü olmak üzere; 14 kitabı, 6'sı Kıbrıs temalı 15 belgeseli vardır. Gürel 2012 - 2017 arasında İTK Uşakizade Köşkü Müdürlüğü'nü yapmıştır.
28 Ekim 1923 gecesi, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın talimatıyla açılan, Hakkâri Milletvekili Mazhar Müfit (Kansu) Bey’in defterinden Cumhuriyet'in ilanının öyküsünü izleyelim. Mustafa Kemal Paşa, gerçekleşen Amasya Tamiminde ilk kez Ulusal Egemenlik'ten bahsetmiştir. Erzurum Kongresi’nde alınan kararlardan birinde de “Milli Meclisin derhal toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır” denilmektedir.
Sivas Kongresi yapılacaktı, kongrelerde Mustafa Kemal Paşa, yaşamı boyunca kafasında olan ülkemizin idare şeklini arkadaşlarına hissettiriyordu, ancak hükümet şeklinin ne olacağını açıklamıyordu. Erzurum Kongresi sırasında, 7-8 Temmuz 1919 sabaha karşı, Selanik’ten arkadaşı Süreyya Yiğit ve Eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit Bey ile yaptığı özel konuşmayı belgelerle izleyerek, Cumhuriyet’in kuruluşunu analım.
Süreyya (Yiğit) Bey; “Başarıya ulaştıktan sonra dahi iş bitmiyor Paşam, memleketin sonu gelmez çalışmaya ve devrimler yapmaya ihtiyacı var” biçimindeki düşüncesi ile konu, memleketin sosyal bünyesine aktarıldı. Mustafa Kemal Paşa vatanın kurtulmasından sonra Cumhuriyet ilanının şart olduğu hakkındaki düşünce ve inanını bir kere daha belirttikten sonra:
“Mazhar not defterin yanında mı?” diye sordu.
“Hayır, Paşam” dedim.
“Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel” dedi. Nerede ise sabah olacaktı. Not defterini alıp geldim. O, hatıra defterime ve günü gününe her olayı not edişime hem memnun olur hem de bazen şaka yapmaktan kendisini alıkoyamazdı.
“Belleğimiz zayıfladığı zaman Mazhar Müfit’in defteri çok işimize yarayacak” derdi. Defteri getirdiğimi görünce, sigarasını birkaç nefes üst üste çektikten sonra:
“Ama bu defterin bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir Süreyya, bir de sen bileceksin. Şartım bu…” dedi. Süreyya Bey’de, ben de:
“Buna emin olabilirsiniz Paşam” dedik. Paşa, bundan sonra:
“Öyleyse önce tarih koy” dedi. Koydum: 7–8 Temmuz 1919, sabaha karşı...
Tarihi sayfanın üzerine yazdığımı görünce:
“Pekâlâ… Yaz” diyerek devam etti:
“Zaferden sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır. Bunu size daha önce de bir sorunuz nedeniyle söylemiştim. Bu bir.
İki: Padişah ve Hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır.
Üç: Örtünmek kalkacaktır.
Dört: Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.”
Bu anda gayri ihtiyari kalem elimden düştü. Yüzüne baktım. O da benim yüzüme baktı. Bu gözlerin bir takılışta birbirine çok şey anlatan konuşuşuydu.
Paşa ile zaman zaman senli benli konuşmaktan çekinmezdim.
“Neden durakladın?”
“Darılma ama Paşam, sizin de hayal peşinde koşan taraflarınız var” dedim, gülerek:
“Bunu zaman gösterir. Sen yaz” dedi. Yazmaya devam ettim:
“Beş: Latin harfleri kabul edilecek.”
“Paşam yeter… Yeter…” dedim ve biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insan davranışı ile:
“Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter” diyerek, defterimi kapadım ve koltuğumun altına sıkıştırdım. İnanmayan bir adam davranışı ile, “Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edecekseniz hoşça kalın” diyerek yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı. Süreyya da benimle beraber odadan çıktı. Fakat burada ve bu anda olayların beni nasıl yalanladığını ve Mustafa Kemal Paşa’nın beni nasıl bir cümle ile susturduğunu ve utandırdığını açıklamalıyım. (Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber - Mazhar Müfit Kansu)
Cumhuriyetin İşte Zamanı Geldi
28 Ekim 1923 gecesi, mütevezi Çankaya Köşkü’nde yemekte yaşananları Mazhar Müfit Bey, şöyle anlatmıştır:
“Bir gece evvel beraberdik. Mustafa Necati Bey, Vasıf (Çınar) Bey, Yunus Nadi Bey, Mahmut Esat (Bozkurt) Bey ve sair arkadaşlar vardı. Mustafa Kemal Paşa gülerek; ‘Ey, çocuklar, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ dedi. Ve bana döndü:
‘Erzurum’dan beri ağzından çıkarmadığın Cumhuriyet’in işte zamanı geldi. Yarın istediğin kadar Cumhuriyet diye açıkça artık bahsedebilirsin’ dedi. Tabidir ki hepimiz son derece memnun olduk.
2. devre T.B.M.M.’si 29 Ekim 1923 günü Anayasanın 1. maddesini değiştirerek, şu kararı kabul etti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümet şekli ‘Cumhuriyet’tir.”
Saat 20.30’u gösterirken, o heyecanın coşkusu içinde olan milletvekilleri 3 defa ‘Yaşasın Cumhuriyet’ diye haykırmışlardı. 159 üyeli meclisin 158 üyesinin oyuyla Gazi Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Ahmet Gürel