Ayşe Mayda100 Yaşında “İzmir’in Tanıklığı”

31 July 2015
Ahmet GÜREL

1950 yılında Ankara'da doğan inşaat mühendisi Ahmet Gürel, Türkiye'nin en zengin Atatürk arşivlerinden birine sahiptir. Gürel 1997'den günümüze 15 ayrı konu başlıklı 300'e yakın Atatürk fotoğrafları sergisi açmıştır.Gürel'in üçü Atatürk albümü olmak üzere; 14 kitabı, 6'sı Kıbrıs temalı 15 belgeseli vardır. Gürel 2012 - 2017 arasında İTK Uşakizade Köşkü Müdürlüğü'nü yapmıştır.

Ayşe Mayda100 Yaşında “İzmir’in Tanıklığı”

  • 31 July 2015
  • 1100 Görüntülenme
  • YORUM

 

Ayşe Mayda100 Yaşında “İzmir’in Tanıklığı”

 

İzmir’in ilk Ortodontisti olan Ayşe Mayda, 1916 yılında İzmir Beyler sokağı yakınındaki Salepçioğlu camisinin arkasındaki karanlık sokakta doğmuştur. Evlerinin yakınında bulunan anaokulunda okuduktan sonra, Ravzairfan ilkokuluna devam etmiştir. 

-Ravzairfan anılarına geçmeden önce, 9 Eylül 1922’yi, İzmir’in kurtuluşunu hatırlıyor musunuz?

AYŞE MAYDA- Tabii tabii, çok iyi hatırlıyorum. Ben daha ilkokula gitmemiştim, 6 yaşındaydım, çok küçüktüm, “Gazi Paşa İzmir’e gelecek” deniyordu. O günü hiç unutmuyorum. Annemler, sabahlara kadar dikiş makineleriyle bayrak diktiler. Sabahlara kadar ay yıldızı kesiyor, bayrakları dikiyorlardı. Ama Gazi Paşa geldi mi, gelmedi mi farkında değiliz. Sabahleyin kalktık, bizim yanı başımızda Ardahan Oteli vardı, otelin önüne kocaman bir bayrak yukardan aşağıya indirdiler, hepimiz koştuk o bayrağa baktık, tabii ki ağlayarak koşuyoruz. Beyler sokağının ön tarafına çıktık, alkışlar kıyamet gibiydi, bir müddet sonra Türk askerleri geçti, süvariler atların üzerinde çok yorgundu, zavallı askerlere su veriyorduk.

Tabii o zaman çok küçüğüm, ama gene aklım eriyor, her şeyi biliyordum. 9 Eylül günü çok hareketliyiz doğal olarak. O gün, arkaya baktım, bizim arka tarafta bir boşluk vardı. Evin arka tarafında bir Yunanlı asker kaçmak istiyor, ama kaçamıyordu, duvarın arkasında saklanıyordu, onu hiç unutamam. Daha yangın yoktu, yangın daha sonra başladı. O zaman Yunanlılar İzmir’den kaçmışlardı.

-İzmir Yangını’nı hatırlıyor musunuz?

MAYDA-Yangını ve yangın sonrasını hatırlıyorum. Yangın başladı, hepimiz telaş içindeyiz, herkes yangına bakıyor, alevler dumanlar görünüyor. Kordon bize çok uzaktı, ama yangın kordon taraftan geliyor, ben arada bir o tarafa bakıyorum, kırmızı alevleri görüyorum. Korkudan başımı yastığa dayadım, hem ağlıyorum, hem saklanıyordum, yangın bize de gelecek, o zaman ne olacak, diye. Akşam babam eve geldi, yangını Ermenilerin çıkardığını söyledi ve sövdü, saydı. Rumlar, Ermenilere söylemiş, “yangın çıkarın Türk mahallesinde” diye. Allahtan rüzgâr ters taraftan esmiş, yangın günlerce devam etti. Benim aklımda dört gün, ama sanki haftalarca gibi geliyordu bana, korku içindeydik tabii.

Ondan sonra 9 Eylül törenleri başladı, biz okul olarak gitmeye başladık. Babamın atlı arabaları vardı, atları kadanaydı, kocaman ayakları vardı, çok kuvvetliydiler ve top arabalarını çekerlerdi. Bizim arabalar bütün 9 Eylül törenlerinde en önde top arabasını çekerek geçerdi. Biz Ravzairfan öğrencileri törende melek olurduk, kanat takardık ve melek olurduk. Hilali Ahmer’e (Kızılay) giderdik, orada bizi hazırlarlar, arabalar gelir kurdelelerle süslenirdi. O törenlerde çekilmiş fotoğraflarım var, ama şimdi bulamam. Başımıza şapka giyerdik, sulh kızı olurduk, elimizde meşale olurdu. O zamanki törenlerde Basmane’den kalkan kortej, Kemeraltı’ndan çarşının içinden geçerdi. Halk Kemeraltı’ndaki dükkânların önlerine sıralanır, geçiş töreni izlenirdi. Halk, Tire’den, Ödemiş’ten, Bergama’dan şuradan buradan bir gün önceden gelirlerdi. Sonradan tören korteji varyanttan gelmeye başladı, tur yapıyorlardı, sonradan reklamcılığa döndürdüler. Üzüm atarlar, kolonya şişesi atarlar, incir atarlar, yani burada yetişen ürünleri atarlardı. Ama bizim zamanımızda öyle değildi, doğrudan doğruya askerler top arabalarıyla geçerdi, hiç unutmam.

Biz İngiliz Bahçesi’nde oturuyorduk. Babam, şimdiki oturduğumuz Köprü’deki bu evi satın almıştı ve burayı İtalyan Okulu olarak kiraya vermişti. Bütün arkadaşlarım Amerikan Koleji’ne gidiyorlardı. Ben de Amerikan Koleji’ne yazıldım.

MAYDA- 1937 yılında kolejden mezun oldum. Benim zamanımda beyaz elbiseler yaptırırdık. Bizim zamanımızda kep yoktu, doğrudan doğruya beyaz tuvaletler giyilir, saçlarımız yapılırdı. Biz kolejden çıkınca, arabanın önünü keserler, para isterlerdi. Konak Kordon’da Cumhuriyet Gazinosu vardı. Cumhuriyet Gazinosu’nda yemek yenirdi, orada eğlenilir, babası gelen babasıyla dans ederdi. Gelin alayı gibi öyle çok güzel geçti yani kolej hayatım. Artık resimlere baktıkça çok şeyler gelir aklıma. 

-1937 yılında İstanbul’a üniversiteye gittiniz. Biraz anlatır mısınız?

AYŞE MAYDA O devirde İstanbul’da bir kızın okuması çok zordu. Diş hekimi oldum, asistan oldum. 1945’de İzmir’e döndüm. 1945 yılında 2. Beyler sokağında Halim Alanyalı bir yer verdi, ilk muayenehanemi açtım. Prof. Dr. Kantorowicz’in uyarısıyla, sadece “Ayşe Mayda” diye levha astım. Amerikan Koleji mezunları, öğrencileri ve Amerikalılar hastam olarak gelmeye başladılar. İzmir’in ilk ortodontistiydim, birden meşhur oldum ve tanındım. 1951 yılında Ankara Palas’taki muayenehaneme taşındım.

-Hastalarından biraz örnek verir misiniz?

AYŞE MAYDA Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Fevzi Uçaner hastamdı, yanında Sarı Kışla’ya bayrak çeken Orgeneral Zeki Doğan’ı tanıdım. İstanbul’da üniversitede Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i tanıdım. İzmir’de önce Safiye Ayla’yı tanıdım. Naci Sadullah beni Cevat Şakir Kabaağaçlı’yla tanıştırdı. Arkadaş oldum, kızı seramik sanatçısı Füreyya ve eşi ressam Aliye Kabaağaçlı’yla arkadaş oldum. İstanbul konservatuarını kuran Şerif Muhittin Targan ile tanıştım. Daha sonra Safiye Ayla ile evlendi.

Ruhi Su’yla tanıştım. Sanırım 1960’lı yıllardı. Araba kullanıyordum, Çeşme’ye ve Şifne’ye götürdüm. Kaplıcada verdiği konser herkesi şaşırttı. Selçuk Yaşar’ı ve babası İbrahim Bey’i tanıdım. Şerif Remzi Reyent’i ve İzmirli Talat’ı tanıdım. Necati Cumalı’yı tanıdım, beraber geziler yapardık. Behçet Uz Bey komşumdu, çocuklarını tanırım. Osman Kibar’ı tanırım, babama belediyeden alacağı karşılığında eski yol taşlarını vermiş, hala birazı bahçede durur.

Vedide Baha Pars, kolejde İngilizce öğretmenimdi, sonradan milletvekili oldu. Pakize Suda ve Sezen Aksu komşumuzdu.

-Köprü’deki evinize ne zaman taşındınız?

MAYDA İngiliz Bahçesinden sonra Güzelyalı’da oturduk. İtalyan okulundan sonra çeşitli okullar kiracımız oldu. Kiracıları mahkeme kararıyla 1950 yılında çıkarabildik ve o tarihten itibaren orada kardeşim Seniha Mayda ile beraber oturuyoruz. 1905 yılında, bizim ev Kamil Paşa tarafından İzmir saat kulesinin mimarına yaptırılmıştır.

-Bu güzel köşkünüzü müze yapmak istediğinizi biliyorum. Köşkünüzün yanından geçen caddenin “Ayşe Mayda Caddesi” olarak değiştirilmesinin teklifini Konak Belediyesi’ne ben yaptım. “Ayşe Mayda Caddesi” gerçekleşti.

20 Eylül 2015 günü, 100 yaşına girecek olan Ayşe Mayda, İzmir’in “Cumhuriyet Kadını” olarak yeriri yadsınamaz, ayrıca kent belleği olarak yeri doldurulmaz. Her fırsatta onunla röportaj yapıyorum. Ona uzun ömürler diliyorum… 

 

Ahmet Gürel

11.11.2016


Yorumlar

Yorum Yap

500