1950 yılında Ankara'da doğan inşaat mühendisi Ahmet Gürel, Türkiye'nin en zengin Atatürk arşivlerinden birine sahiptir. Gürel 1997'den günümüze 15 ayrı konu başlıklı 300'e yakın Atatürk fotoğrafları sergisi açmıştır.Gürel'in üçü Atatürk albümü olmak üzere; 14 kitabı, 6'sı Kıbrıs temalı 15 belgeseli vardır. Gürel 2012 - 2017 arasında İTK Uşakizade Köşkü Müdürlüğü'nü yapmıştır.
8 Mart ve Türk Kadını
1910 yılında, Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı “Sosyalist Kadınlar Kongresi” yapılmıştır. Bu kongreye 110 kadın delege katılır ve bu delegelerden, Clara Zetkin ve Alexandra Kollontay, 8 Mart'ı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlamayı önermişlerdir. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan “Kadınlar Günü” önerisi oy birliği ile kabul edilmiş ve “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başlanmıştır. 1975 yılında “Dünya Kadınlar Günü”nü ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırmıştır.
Türkiye’de ilk kez 8 Mart 1921 tarihinde Cemile Rahime ve Naciye Hanım’ların önderliğinde Ankara’da kutlanmıştır. Türk kadını, “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü kutlamayı acaba hak etmiş miydi?
Kocasını, oğlunu cepheye gönderen Türk kadını acaba evinde ne yapıyordu? Türk kadını, vatan savunması için cepheye uğurladıklarının ardından ağıt yakacağına, Türk askerine silah ve malzeme yetiştirmiştir. Onlar kağnı peşinde cepheye mermi taşıyarak “Kurtuluş Savaşı Destanı”nı yazmıştır. Nene Hatun’u, Kara Fatma, Gördesli Makbule’yi, Egeli Nezahat Onbaşı’yı, Bilecikli Ayşe Çavuş’u, Halime Çavuş’u, Ayşe Hanım’ı, Hatice Hanım’ı, Tayyar Rahmiye’yi, Melek Hanım’ı, Tarsuslu Kara Fatma’yı, Gaziantepli Yirik Fatma’yı, Bodrumlu Ümmüşen’i, Mudurnulu Fatma Kadın’ı, Nazife Kadın’ı, Asker Saime Hanım’ı da unuttuğumuz Gazi kadınları temsilen saygıyla analım.
İzmir’in İşgali üzerine Anadolu’nun her yerinde mitingler düzenlenmiştir. Türk kadının öncü olduğu ve konuşma yaptığı mitinglerden bir kaçı şöyledir; Sultanahmet Mitingi, Fatih Mitingi, Kadıköy Mitingi, Kastamonu Kadın Mitingi, Bursa Kadınları Protestosu, Anadolu Kadınları Müdafaa-i Hukuk Protestosu. Bu mitinglerde konuşan öncü kadınlardan; Halide Edip’i, Nakiye Elgün’ü, Sabahat Hüsamettin’i, Naciye Faham Hanım’ı, Münevver Saime Hanım’ı, Sabahat Hanım’ı, Sivas Valisi Reşit Paşa’nın eşi Melek Reşit Hanım’ı, Nezihe Muhittin’i, Sabiha Zekeriya’yı, Belkıs Hanım’ı, Meliha Avni’yi ve İffet Halim Hanım’ı hatırlayalım.
Atatürk diyor ki; “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim diyemez.”
5 Aralık 1934 günü çıkan 2599 sayılı yasa ile, yirmi iki yaşını bitiren her Türk, “Milletvekili Seçme Hakkına”, aynı yasanın 11. maddesiyle de, otuz yaşını bitiren kadın-erkek her Türk, “Milletvekili Seçilebilme Hakkı”na kavuşmuştur.
Başbakan İsmet İnönü, yaptığı tasarıyı sunuş konuşmasında, kadına siyasal haklarının tümünü tanımakla, Türkiye’nin ona, eski yetkilerini vermekten başka bir şey yapmadığını söylüyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyordu:
“Türk kadınının hakkı olduğu yerden ayrılıp, bir süs gibi, memleket işine karışmaz bir varlık gibi köşeye konması, Türk töresinin ve Türk anlayışına uymayan bir usuldür ki, bu usulün Türk memleketlerinde yerleşmesi, asırlarca geçirdiğimiz felaketlerin başlıcalarından ve esaslılarından birini teşkil eder.”
Gazi Mustafa Kemal Paşa, kadınların genel seçimlere katılma hakkının önemini daha sonra şöyle vurgulamıştır:
“Bu karar Türk kadınına, toplumsal ve siyasal yaşamda, başka ulusların kadınlarının sahip olduğundan daha yüksek bir yer kazandırmıştır. Çarşaflı ve kapalı Türk kadınını, gelecekte tarih kitaplarında aramak gerekecektir. Türk kadını büyük bir yeterlikle aile içindeki yerini doldurmuştur; mesleksel yaşamda ise; tüm alanlarda büyük başarılar kazanmıştır. Belediye seçimlerine katılarak siyasal yaşamda kendini deneyen Türk kadını, şimdi genel seçimlere katılırken hakların en önemlisini kullanmaktadır. Pek çok uygar ülkede kadınlara tanınmayan bu hak, bugün Türk kadınının elinde bulunmaktadır. O bu hakkı, yetkinlikle ve gerektiği gibi kullanacaktır.”
Cumhuriyetin 11. yılında Türk kadınının elde ettiği milletvekili seçilme hakkına; Fransız kadını 1944’te, İtalya 1945’te, Yunanistan’da 1952’de, Belçika’da 1960’ta ve İsviçre’de 1971’de kavuşmuştur.
1935 yılında yapılan genel seçimde, 17 kadın milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girer ve yapılan ara seçimle de bu sayı 18’e ulaşmıştır.
Türk kadını, yukarıda anımsattığım, nenelerinin kurtuluş savaşında yaptığı mücadeleyi yok sayıp, evine kapanıp sadece çocuk doğurmak görevine asla dönmeyecektir. Türk kadınları Atatürk’e verdiği sözü unutmayıp, çağdaş Türkiye’nin her yerinde ve her görevinde yerine almaya devam edecek ve asla geri dönüşü kabul etmeyecektir. Türk kadının 08 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlarım.
Saygılarımla...
Ahmet Gürel
İzmir Özel Türk Koleji
Uşakizade Köşkü Md.
11.03.2017