Röportaj:Dilara İlayda Özsoy
Fotoğraflar: Ece Oğultürk
Her gün ekranlarda izleyiciyle buluşan Emanet dizisinin Duygu'su...
Kendisi ilk işinde başrol olabilecek kadar yetenekli bir isim; İpek Arkan! İpek'in hayalleri üzerine başladığı oyunculuk kariyerinde başarısı daim olmuş. Hayatını istediği yöne, çabalarıyla yönlendiren bir isim, bulunduğu noktaya nasıl geldiğinden ve kariyerinden bahsetti. Tüm ayrıntılarıyla İpek Arkan!
İpek Arkan'ı sevenleriniz ve okuyucularımız için tanıtır mısınız?
19 Şubat 1997 yılında İstanbul'da doğdum. Bu yıla kadar kendimi kova burcu zannediyordum ancak balık burcu olduğumu öğrendim. Karakter olarak tam bir kovayım. Akılcıyımdır ve analitik düşünce yapısına sahip biriyim. Ancak sanatsal yönüm de çok ağır basmış olacak ki 9 yaşımda resim dersi almaya başladım. Güzel sanatlar lisesinden sonra Marmara Üniversitesi Resim Öğretmenliği Bölümü’nden mezun oldum. Yüksek lisans yaparken oyunculuk hayallerim üzerine de yönelmeye başladım. Tümay Özokur Akademi’deki oyunculuk eğitimim sırasında birbirinden kıymetli isimlerden dersler aldım. İlk büyük projem ise ‘Emanet’ dizisi oldu, benim için yeri çok ayrı olan Duygu karakteri ile izleyicilerle buluşuyorum.
“KENDİNİZİ NE KADAR ÇOK ALANDA EĞİTEBİLİRSENİZ, CANLANDIRABİLECEĞİNİZ KARAKTERLER DE O KADAR ZENGİNLEŞİYOR”
Oyunculukla ilgili pek çok eğitim almışsınız. Aldığınız eğitimleri derlediğinizde, bu yolda ilerlemek isteyenlere vereceğiniz tavsiyeler neler olur?
Bir işe başlamadan önce o işin eğitiminin alınması gerektiğini düşünüyorum. Oyunculukta eğitim çok geniş bir alan. Canlandıracağınız karakterle birlikte, uzmanlık alanlarınız da değişiyor. Yeri geliyor bir dans türünde uzmanlaşmanız, yeri geliyor iyi bir şan eğitimi almış olmanız gerekiyor. Kendinizi ne kadar çok alanda eğitebilirseniz, canlandırabileceğiniz karakterler de o kadar zenginleşiyor. Bunu yaparken belli bir seviyeye gelmekten bahsediyorum tabi. Her şeyden biraz yapmak için başlangıç seviyesinde kalmaktan değil.
Genç yaşınıza rağmen pek çok hobiniz var. Hobi kazanmanın önemi nedir sizce?
Hobiler, zamanı gelince mesleğinizde kullanabileceğiniz avantajlara dönüşebilir. İyi resim çizen, at binen ya da şan eğitimi olan birinin canlandırdığı karakterine de böyle özellikler eklenmesi gibi… Bunun yanında mesleki anlamda bir fayda sağlamak zorunda da değil hobiler. Kişiye ruhsal tatmin sağladığı sürece hayatımızda olması yeterlidir. En zor anlarımızda, kötü hissettiğimiz zamanlarda, hayatımızı süsleyen güzel renklerdir.
“DUYGU, SERT KATMANLARI OLAN, GENÇ BİR KADIN”
Emanet dizisinde canlandırdığınız Duygu karakterini anlatır mısınız?
Duygu, sert katmanları olan, genç bir kadın. Derinlerdeki Duygu ile dışarıdan görünen Duygu arasında çok fark var. Aradaki bu duvarı yok edebilecek tek şey kardeşi. Hayatının merkezinde, yıllardır kayıp olan kardeşi var. Temel motivasyonu kardeşini bulmak. Duygularını, hayallerini yaşayamayan, her anlamda kendini geri plana atan sıkışmış biri. Aslında içinde sıcak ve sevgi dolu bir insan yatıyor. Sevdikleri için her şeyi yapmaya hazır, gözü kara... Ailesi onun hassas noktası ancak diğer konularda çok güçlü bir duruşu var. Ona haksızlık edeni, canını sıkanı doğduğuna pişman edebilir. Sevdiği insanları da el üstünde tutar, şımartır.
“HEM ÇOK EĞLENİYORUM HEM DE ÇOK ÖĞREN İYORUM”
Hafta içi her gün izleyici ile buluşan bir dizide rol almak nasıl bir tecrübe? Çalışma rutininizden ve bir gününüzden bahseder misiniz?
Emanet, benim ilk göz ağrım. Çok farklı bir yeri var bende. Her şeyi burada öğrendim. Benim için hem eğitim yeri hem de yuva olmuş bir set burası. Işıkçısından görüntü yönetmenine herkes ailemin bir parçası gibi. Annemden babamdan çok onları görüyorum diyebilirim. Haftada altı gün, sabahtan akşama kadar hep beraberiz. İnsan ister istemez ailesinden biri gibi görüyor etrafındakileri. Bir sevgi bağı kuruyor. Hem öğreniyorum hem de çok eğleniyorum burada. Çok heyecanlı aksiyon sahneleri çektiğimiz zamanlar oluyor. O anları gerçekten yaşıyoruz mesela. Normalde İpek olarak yaşayamayacağım pek çok enteresan olayı Duygu sayesinde yaşayabildiğim için çok mutlu oluyorum.
Normal bir günümde sabah kahvaltı edip sete gidiyorum. Hava güzel olduğunda dış sahneleri çekiyoruz. Dışardaysa aksiyon sahneleri oluyor genelde. Set hızlıca hazırlanıyor, biz hemen saç makyaj kostüme giriyoruz. Sonra çekimler başlıyor, gün sonunda programı bitirdiğimizde de paydos veriyoruz. Her gün farklı program, mekân ve sahneler oluyor. Bu yüzden her günümüz ayrı keyifle çalışarak geçiyor.